Hayat, bir yelkenli gibi; bazen rüzgarla hız kazanır bazen de durgun sulara teslim olur. Hepimiz, rüzgarın gücünü arkamıza alarak ilerlemek isteriz; ancak rüzgarın nereden estiğini, bizi nereye götürdüğünü bilmezsek, hangi fırtınalarla karşılaşacağımızı ya da hangi kıyıya yanaşacağımızı kestiremeyiz. İşte tam bu noktada dikkat devreye girer.

Bir düşünün; günümüzde hızla yayılan trendler, moda akımları ya da popüler kültür ne kadar farkında olmadan hayatımızın rüzgarlarını oluşturuyor? Mesela sosyal medyada bir akıma kapıldığınızda, neyi savunduğunuzu ya da gerçekten o fikre inanıp inanmadığınızı sorguladığınız oluyor mu? Bir arkadaş grubunda tartışılan bir konu sizi anında harekete geçirip, siz fark etmeden düşüncelerinizi değiştirebiliyor. Günümüz yüzyilinda genelin minimalistlikten uzak kaldığı bir döngüde nefsin her arzu ettiğini istediği, her nefesin er nefesten uzaklaşmaya meyletmesiyle başka rüzgarların dalgasında oradan oraya savrulan bir 'ben'den ötesi olmak daha yeğ değil midir a dostlar? Hayatın detaylarını kaçırmamak adına dünyadaki güzelliklerin peşinden gitmeyi dert edinenlerden, seni sen yapan kalıcı dünyalarda özgün olmak daha can alıcı değil midir?

Takip ettiğimiz, sevdiğimiz kişiler de hayatımızdaki rüzgarları oluşturabilir. Fikirlerine hayran olduğumuz bir yazar, sanatçı ya da liderin söylediklerine gönülden inanmak isteyebiliriz. Ancak her söyledikleri doğru mudur? Bizim yaşam tarzımıza ya da değerlerimize birebir uyar mı? Bunu her zaman sorgulamak gerek. Sevdiğimiz birinin düşünceleri bize ilham verebilir, ama körü körüne onların rüzgarına kapılmak, kendi yolumuzu kaybetmemize neden olabilir. İşte bu noktada dengeyi sağlamak önemlidir. Fikirler ilham kaynağı olabilir ama kendi rüzgarımızı bulmamız, yelkenlerimizi ona göre açmamız gerekir.

Bir başka örnegi iş dünyasından verelim. Yoğun iş temposuna kapılıp sadece kariyer odaklı yaşamaya başladığınızda, bir noktada kişisel hayatınızın ne kadar ihmal edildiğini fark ediyorsunuz. Şirket kültürlerinin dayattığı başarı anlayışı, sizi hızla başka bir yön rüzgarına savurabilir. Kendi rotanızda ilerlemek yerine, dışarıdan gelen bu rüzgarlarla yön değiştirdiğinizde, bir gün kendinizi içsel huzurunuzu kaybetmiş bir halde bulabilirsiniz. Oysa ki, iş hayatında da farkında olmak, rüzgarın nereden estiğini bilmek ve kendi değerlerinize sadık kalmak çok önemli.

Dikkat, hayatın akışında farkında olmanın anahtarıdır. Rüzgarın nereden estiğini anlamak, sadece bir düşünceye kapılmak yerine, bilinçli bir şekilde kendi rotamızı belirlememizi sağlar. Unutmayalım ki, rüzgar her zaman bizim lehimize esmez. Bazı rüzgarlar bizi karaya oturtur, bazılarıysa dibe çeker. Ancak dikkati elden bırakmazsak, hangi rüzgarla nasıl başa çıkacağımızı biliriz. Yelkenlerimizi nereye açtığımızı bilmek, hayatın sert rüzgarlarına karşı en büyük gücümüzdür.

Bu akış içinde sen, hayatındaki rüzgarları ne kadar fark ediyorsun? Hangi akımların etkisiyle yön değiştiriyorsun? Sevdiğin kişilerin her söylediğine kapılmadan, kendi rotanı ne kadar belirliyorsun?

Rüzgarınız gönlünüzce olsun, güzel limanlara çıkarsın.

Muhabbetle…