İsviçre’de yaşayan Türkler için en önemli kültürel etkinliklerden biri, İsviçre Türk Diyanet Vakfı (İTDV)tarafından düzenlenen Türk Kültür Festivalidir. Geçmiş yıllarda Almanya, Avusturya ve Fransa’dan da yoğun katılım alarak 35 bini aşkın kişiyi bir araya getiren bu festival, her yıl daha profesyonel ve organize bir hale gelerek büyüyordu. Ancak dördüncüsü düzenlenmeye hazırlanan festival, tüm hazırlıklar tamamlanmışken Lindau Belediyesi tarafından beklenmedik bir şekilde iptal edildi.

Bu karar, yalnızca İsviçre Türk Diyanet Vakfı için değil, festival sayesinde bir araya gelen Türk toplumu için de büyük bir hayal kırıklığı oldu. Festivale sadece iki ay kala alınan bu iptal kararının ardından, İsviçre Türk Diyanet Vakfı konuyu hukuki yollarla takip edeceklerini duyurdu.

Yaklaşık 60 yıldır İsviçre’nin kalkınmasına katkı sağlayan 150 binden fazla Türk’ün yaşadığı ülkede alınan bu karar, birçok kişi tarafından haksız ve vefasızca bulundu. Post Gazetesi olarak Lindau Belediye Başkanı Bernard Hosang’a bir e-posta göndererek iptal gerekçesini sorduk ve Türk toplumunun tepkilerini ilettik. Başkan Hosang, mektubumuza yanıt vererek iptalin gerekçelerini sıraladı. Ancak cevap, maalesef tatmin edici olmaktan uzaktı. Daha samimi bir yaklaşım sergilemek mümkünken, soğuk ve resmi bir iptal yazısı göndermek, durumu daha da rahatsız edici hale getirdi.

Her ne kadar festivallerin bazı olumsuz etkileri olsa da, bunlar organizasyon sürecinde planlanarak minimize edilebilir. İsviçre’de her yıl yüzlerce organizasyon düzenlenirken karşılaşılabilecek olumsuzluklar bilinmekte ve buna göre önlemler alınmaktadır. Yani Türk Kültür Festivali, diğer festivallerle kıyaslandığında oldukça mazlum bir etkinlik kalmaktadır. Eğer Lindau Belediyesi, Türk Kültür Festivali’ne onay vermediyse, aynı kriterlere sahip diğer etkinliklere de onay vermemesi gerekir.

Örneğin, festival alanlarında atık birikebilir; ancak organizatörler yeterli temizlik önlemleri alarak bu sorunu çözebilir. Yüksek ses ve kalabalık çevreyi etkileyebilir; ancak etkinlik alanı, yerleşim yerlerinden uzak noktalarda seçildiğinde bu da engellenebilir. Trafik yoğunluğu artabilir; fakat bu yalnızca festivallere özgü bir durum değildir. Eğer bu gerekçelerle iptal kararı verilecekse, o halde futbol maçları ve konserler de yasaklanmalıdır. Kalabalık etkinliklerde güvenlik sorunları yaşanabilir; ancak bugüne kadar Türk Kültür Festivali’nde herhangi bir güvenlik sorunu yaşanmamıştır. Üstelik festivalde alkol tüketimine de izin verilmemektedir.

Her ne kadar bazı olumsuz yönler öne sürülse de, festivallerin kültürel, ekonomik ve sosyal açıdan sağladığı faydalar çok daha büyüktür. Geleneksel yemekler, el sanatları ve yerel değerler geniş kitlelere tanıtılır. Festivaller, turizmi canlandırır ve yerel işletmelere büyük ekonomik destek sağlar. İnsanları bir araya getirerek toplumsal dayanışmayı ve hoşgörüyü artırır. Uluslararası festivaller sayesinde şehirler, turistik açıdan daha fazla tanınır. Ayrıca, insanlara günlük hayatın stresinden uzaklaşma ve keyifli zaman geçirme fırsatı sunar.

İyi planlanan bir festival, bireysel ve toplumsal fayda sağlar. Hem ekonomik hem de kültürel gelişime katkıda bulunarak bölgenin kalkınmasını destekler.

Biz, festivallerin hem olumlu hem de olumsuz yönlerini tarafsız bir şekilde sıraladık. Ancak vicdan sahibi yöneticilerin böyle bir festivalin iptal edilmesi yerine desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. Belediyelerin bu tür etkinliklere sponsor olmak için yarışması gerekirken, tam tersi bir karar almaları düşündürücüdür.

Her ne olursa olsun, Lindau Belediyesi’nin aldığı bu karar, festivalin iptali için yeterli bir gerekçe değildir. Eğer belediye, "Mayıs ayına yetiştiremedik, sonbaharda yapalım" deseydi, bu daha inandırıcı olurdu. Ancak alınan kararın ardında başka gerekçelerin olup olmadığı da soru olarak zihinlerimizi meşgul edecektir