ZÜRİH- İsviçre, doğrudan demokrasisiyle tanınmasına rağmen, seçim ve referandumlara katılım oranlarının düşüklüğü dikkat çekiyor. Ülkede yaşayan yaklaşık dokuz milyon kişiden 5,6 milyonu oy kullanma hakkına sahipken, ortalama katılım oranı %45 civarında seyrediyor. Bu da yaklaşık 2,6 milyon seçmenin karar verdiği anlamına geliyor. Sonuç olarak, toplam nüfusun sadece yedide biri, yani yaklaşık 1,3 milyon kişi, ülke çapındaki önemli kararları belirliyor. 

Sistem Nasıl İşliyor?

İsviçre’nin siyasi sistemi, vatandaşlarına geniş katılım hakları tanıyor. Her anayasa değişikliği zorunlu olarak halk oylamasına sunuluyor ve federal düzeyde halkın 100.000 imza toplayarak anayasa değişikliği teklif etme hakkı bulunuyor. Ayrıca, parlamento tarafından kabul edilen yasalar, 50.000 imza toplanarak referanduma götürülebiliyor. 

Katılımın Artırılması İçin Öneriler

Düşük katılım oranlarının nedenleri arasında siyasi eğitimin yetersizliği ve politikacılara duyulan güven eksikliği öne çıkıyor. Uzmanlar, okullarda öğrencilerin siyasi süreçleri deneyimleyerek öğrenmelerini sağlayacak uygulamaların, örneğin münazara derslerinin veya okul parlamentolarının, katılımı artırabileceğini belirtiyor. Ayrıca, politikacıların daha açık ve anlaşılır bir dil kullanarak halkla doğrudan iletişim kurmalarının, güveni yeniden tesis edebileceği ifade ediliyor. 

Gençlerin Politikaya İlgisi

Gençler arasında politikaya ilgi mevcut olsa da, karmaşık siyasi dil ve bazı konuların gündemde yeterince yer almaması, onların katılımını olumsuz etkiliyor. Gençler özellikle ırkçılık, ayrımcılık ve iklim değişikliği gibi konulara ilgi gösteriyor. Bu nedenle, siyasi süreçlerin gençlerin ilgi alanlarına daha fazla hitap etmesi gerektiği vurgulanıyor. 

İsviçre, demokratik süreçlere katılımı artırmak için eğitim ve iletişim alanlarında yenilikçi yaklaşımlar geliştirmeye devam ediyor.