Trump haklı gibi
Ticaretle uğraşan biri olarak, iş yaptığım kişilerle alışveriş yapmayı tercih ederim. Ticaretin her iki tarafa da kazanç sağlaması, sürdürülebilirliği açısından kritik bir faktördür. ABD Başkanı Donald Trump da iş dünyasından gelen bir lider olarak ticareti kurallarına göre oynuyor. Bu doğrultuda aldığı gümrük vergilerini yüzde 25 seviyesine çıkarma kararı, başta Kanada, Meksika, Çin, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ve İsviçre olmak üzere birçok yerde tepkiyle karşılandı.
Ancak bu vergilerin ABD'nin toplam ticaretinin yüzde 40'ını kapsadığını göz önünde bulundurursak, söz konusu artışın ciddi bir ticaret açığını kapatma potansiyeli taşıdığını söyleyebiliriz. Örneğin, 27 AB ülkesinin ABD ile olan ticaret hacmi 975,9 milyar dolar. ABD'nin 2024'teki ihracatı ise 370,2 milyar dolar seviyesinde kaldı. Aradaki ticaret açığı 600 milyar doların üzerinde.
Bu açığı kapatmak için siz olsaydınız ne yapardınız? ABD haklı olarak, "Hem sizi koruyorum hem de savunma için harcama yapmıyorsunuz. Üstelik bana rakip ülkelerle ticaret yaparak dolaylı olarak zarar veriyorsunuz. Bu durumu değiştireceğim ve belirli kalemlerde gümrük vergilerini yüzde 25'e çıkarıyorum," diyor. Bu noktada gösterilen tepkinin ne kadar haklı olduğu tartışılır. Avrupa ve diğer ülkeler kazanırken her şey normal, ancak ABD çıkarlarını korumak istediğinde itiraz etmek pek mantıklı görünmüyor. Sonuçta ya konulan kurallara uyarsınız ya da mal satamazsınız.
Trump’ın temel argümanı, Amerikan üreticilerini Avrupa’dan gelen daha ucuz mallara karşı koruyarak yerli üretimi teşvik etmek. ABD, Avrupa ile ticarette genellikle açık veriyor. Vergilerin artırılması, ithalatı azaltarak bu açığı kapatmaya yardımcı olabilir. Bunun yanı sıra, bu hamle ABD'ye Avrupa ile yeni ticaret anlaşmaları yaparken pazarlık gücü kazandıracaktır. Ayrıca Trump, ABD’ye yatırım yapacak şirketlere teşvikler sunarak sanayiyi yeniden canlandırmayı hedefliyor. Uzmanlar, gümrük vergilerinden elde edilecek gelirlerin, 2017’deki vergi indirimlerini finanse etmek için kullanılacağını belirtiyor. Bu adımlarla birlikte Trump, hem işsizliği azaltmayı hem de yeni istihdam alanları açmayı planlıyor.
Öte yandan Avrupa Birliği de misilleme yaparak ABD’den gelen ürünlere benzer gümrük vergileri koyabilir. Ancak bu durum Amerikan ihracatçılarını zor duruma sokarken, Avrupa’dan ithal edilen malların daha pahalı hale gelmesi Amerikan tüketicilerini de olumsuz etkileyebilir. Aynı zamanda Amerikan şirketlerinin Avrupa’dan aldığı ham madde ve ara ürünlerin vergilendirilmesi, üretim maliyetlerini artıracaktır. Sonuç olarak, Avrupa’nın ticaret savaşı başlatması halinde, bu savaşta her iki tarafın da kayıpları olacaktır.
Avrupa, Ukrayna savaşı nedeniyle yaşadığı ham madde ve enerji sıkıntısının ardından şimdi de ABD ile ticari bir savaşa mı girişecek? Bu ne kadar mantıklı bir hamle olur? Ekonomik kriz içindeki AB ülkeleri, kendi aralarında farklı bloklara ayrılmış durumda. Ekonomik sıkıntılar, siyasi istikrarsızlığı da beraberinde getiriyor. Irkçı partilerin birçok AB ülkesinde yükselişe geçmesinin ardında da ekonomik gerekçeleri aramak gerekiyor.
AB'nin bu çok cepheli savaştan nasıl çıkacağı belirsiz. Ancak görünen o ki Donald Trump’ın “Önce ABD” sloganı, Avrupa kıtasında da yankı buluyor. ABD pazarı terk edilmeyecek kadar önemli ve ABD karşısına alınacak büyük bir ülke.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.