İnsan Kendi Zindanını Örer Yaptığı Kalelerle
11/12/2024 de aklıma düşen bu söz yazdırdı,
onca kelamı Dostlar. Başlayalım mı?
Biliyormusunuz Zindanlarımızı Kendimiz Örüyoruz ;Her insan, içinde yaşadığı duvarları kendi elleriyle yükseltir. Başkalarına açılmayı, paylaşmayı reddettikçe, yalnızlığını pekiştiren bir sur daha ekler hayatına. Başlangıçta güvenlik arayışı gibi görünen bu tutum, zamanla kendi zindanını inşa etmeye dönüşür. Güvensizlik ve kontrol arzusu, kaleler kurdurtur bize. Ama ne ironiktir ki, bu kaleler bizi koruyan değil, esir alan yapılara dönüşür.
Bir düşünelim, insan neden kendini soyutlar? Neden başkalarının varlığına tahammül etmekte zorlanır? Çoğu zaman sebep basit ama etkisi derindir: Kendi dünyamızın diktatörü olma isteği. Her şeyi kontrol etmek, her sese susmayı öğretmek… Ne var ki, sessizlik huzur getirmez; aksine içten içe büyüyen bir yankıya dönüşür.
Kalpler arasında yolculuk etmek yerine duvarlar inşa etmek, dışarıdan bakıldığında güçlü bir duruş gibi görünebilir. Ancak içeriden bakıldığında, yalnızlıkla yoğrulmuş bir mahpusluk hissinden başka bir şey değildir. İnsan, hayatındaki çatışmaları dışarıda çözmek yerine içeriye hapsettiğinde, o çatışmalar büyüyüp taşar. Bir gün gelir, sığındığımız kale duvarlarından yankılanan kendi sesimizle yüzleşiriz. İşte o zaman asıl soru şudur: Duvarları yükseltmeye devam mı edeceğiz, yoksa kapıları aralayacak cesareti mi bulacağız?
Despotça hareket etmek, insanı bir süre tatmin eder belki, ancak sonunda tek başına kalmanın ağırlığını hissettirir. Bu zindanlar, ruhumuzu hapsetmekle kalmaz; hayatımızdaki renkleri, dostluğu ve paylaşmanın sıcaklığını da bizden alır. Ne kadar yükseltirseniz yükseltin, bir kale sizi dış dünyadan tamamen kopardığında artık korunak değil, yalnızlık abidesine dönüşür.
Duvarları yıkmak, kalpler arası köprüler kurmak cesaret ister. Ancak bu cesaret, özgürlüğün ve gerçek mutluluğun anahtarıdır. İnsanlara uzanan yollar açtığınızda, o yolların size de yeni dünyalar sunduğunu fark edersiniz.
Şimdi kendinize şu soruyu sorun: Kaleleriniz sizi koruyor mu, yoksa tutsak mı ediyor? Eğer cevap ikinciyse, belki de o duvarları yıkmanın vakti gelmiştir. Unutmayın, insanı gerçekten güçlü kılan, kendini hapsetmek değil, dünyaya açılma cesaretidir.
Muhabbetle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.