Avrupa’nın dengesi bozuldu
Korona salgını nedeniyle alınan önlemler kapsamında kırılan tedarik zinciri, duran üretimler, iki yıl boyunca dünya ticaretine çok pahalıya mal oldu. Hatta ticaret ve yatırım, üretim yeniden yapılanma yollarını aramaya başladı. Onlarca yıldır doğu ülkelerine kaydırılan üretimlerin bir kriz anında batı ülkelerini nasıl etkilediğini Fukuşima depreminden sonra ve ardından korona salgınında daha da derinden yaşadık. Demek ki yatırımlar bundan böyle alternatifli coğrafyalarda yapılması gerektiğini herkes öğrendi.
Ekonomiyi iyi yönettiğini iddia edenler küresel salgınlar ve afetleri iyi hesap edemediler. Son on yılda yaşadıklarımız hepimize ders olsun. Daha salgının ekonomik yansımalarını hesaplamadan, Rusya Ukrayna savaşı, gündemin başına oturdu ve enerji fiyatlarındaki, hammadde tedarikindeki sıkıntılar, gıda maddelerinin yetersizliği, açlık ve kuraklık gibi olumsuzluklar arka arkaya geldi.
Savaşa karşı olanlar en savaşçı taraf oldular. Rusya’ya ardı ardına yaptırımlar uygulanmaya başlandı. Enerji ve hammadde bakımında dünyanın önde gelen ülkelerinden Rusya da kendisine uygulanan ambargolara karşı Ukrayna’nın ihracat kapısı olan Odesa limanını abluka altına alarak hiç bir ticari geminin çıkışına izin vermiyor. Savaş bu her türlü hile taraflar arasında mubah görülüyor.
Batı, yine bildiğiniz gibi tek taraflı olarak masumları oynayarak, “Putin, buğdayla dünyaya şantaj yapmak istiyor!” diyerek suçu başkasına yıkıyor. Buğday ihracatına Rusya engel olduğu için Afrika’da açlık oluşacakmış, fakat Afrika’yı asırlardır sömüren batılı ülkelere kimse ses çıkarmıyor! Rusya’ya yaptırım uygulayarak Rus halkını cezalandıran batı maalesef çuvaldızı hiç bir zaman kendine batırmadığı için adil olamadığı gibi inandırıcı da olmayacak.
Batılı ülkeler Ukrayna’ya verdikleri silah kadar sömürdükleri Afrika ülkelerine gıda yardımı yapılsa kimse aç kalmaz. Onlar sömürmeye devam edecekler, fakat yaşanması muhtemel açlığın suçlusu Rusya olacak.
Bakınız, ekonomisi güçlü sosyal refahı yüksek olan Avrupalılar Rusya Ukrayna savaşı karşısında ne kadar aciz ve hareketsiz olduklarını hep birlikte gördük. Türkiye son 30 yıldır bölgesinde onlarca savaş ve krizler yaşadı. Ülke olarak her birini az sıyrıklarla atlattı. Türkiye küresel rakamlara bakarak veya birilerinin raporları ile değerlendirilecek ülke değildir. Avrupa’nın bir savaş karşısında düştüğü çaresizliği görünce bir kez daha Türkiye’nin ne kadar güçlü bir ülke olduğunu müşahede ettik.
Neyse biz biraz kendi gündemimize dönelim. Geçenlerde iş görüşmesi için Latin Amerika ülkesi Venezüela’nın başkenti Karakas’a gittik. Türkiye'nin Venezuela arasındaki ticari hacim 1 milyar dolayı yaklaştı. Türkiye Venezuela arasındaki 1957'den beri diplomatik ilişkileri devam ediyor. Türkiye’nin Karakas Büyükelçiliğine ek olarak ülkenin en kalabalık eyaleti Zulia'nın merkezi ve Karakas’ın ardından ikinci büyük şehri Maracaibo'da Fahri Konsolosluk bulunuyor. Venezuela ekonomisi ağırlıklı olarak petrol üretimi ve ihracatına dayanmaktadır. Venezuela’nın kanıtlanmış petrol rezervi 302,8 milyar varil, doğalgaz rezervi 6,4 trilyon metreküp dolayındadır. Ülkenin başlıca ihraç kalemleri petrol ve petrol ürünleri, altın, demir cevheri, boksit, alüminyum, mineraller, kimyasallar ve tarım ürünleridir. ABD, 2019'da Venezuela'ya uyguladığı yaptırımlarla ülke gelirlerinin yüzde 96'sını oluşturan ham petrol ticaretine darbe vurdu. Ticaret yarıdan fazla azalarak yüzde 41 düzeyine geriledi. ABD’den bir heyetin Venezuela lideri Nicolas Maduro hükümetiyle görüştüğü yakın bir zamanda uyguladığı yaptırımların kalkacağı kulislerede seslendirildi. Dolayısıyla Venazuela yaptırımların kaldırılmasıyla birlikte yeniden parlayan bir yıldız haline gelecekği kesin. Türk iş insanlarının bu günden Vanezuela konusunda adım atmaları gerekiyor.
Türkiye’nin Karakas Büyükelçisi Şevki Mütevellioğlu ve MÜSİAD Venezüella Başkanı Hayri Küçükyavuz tarafından çok sıcak bir şekilde karşılandık. Türkiye’nin ve MÜSİAD’ın büyüklüğünü etki alanını vatandan binlerce kilometre uzaklarda daha iyi anlıyor ve gururlanıyorsanız. Sağ olsunlar başta Büyükelçimiz Mütevellioğlu olmak üzere Müstaşarlarınız ve MÜSİAD Başkanımız Küçükyavuz bütün imkanlarını Türk iş insanları için seferber etmiş durumdalar. Yeter ki siz ülkeniz ve milletinizin refahı için bir şeyler yapmaya çalışın, devletimizin gücünü yanınızda görürsünüz.
MÜSİAD ailesinin bir mensubu iseniz rakiplerimizden on adım ilerdesiniz. Sizi karşılayan ülkenin analizini yapar sizin gibi ülkesini ve insanını seven ve ticari düşünen bir MÜSİAD üyesi sizin danışmanınız, yol göstericiniz oluyor. Bunu dünyanın çok farklı ülkelerinde gördüm. Dünyanın en gelişmiş ülkeleri bile böyle bir teşkilat kuramamıştır. Kuruluşunda MÜSİAD’ı küçümseyenler yaptıklarından utanıyorlardır.
İşimiz çalışmak, üretmek ve insanlığa faydalı olmaktır. Şeyh Edebali hazretlerinin buyurduğu gibi ”Çok konuşma, boş konuşma, kem konuşma. Dilin cümrü küçük, cürmü büyük olur. Aziz de yapar, zelil de. Biz çok çalışacak, az konuşarak haddimizi bileceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.