Almanya sevimsizleşmeye devam ediyor
Komşumuz Almanya’nın dış politikası “fırsat, menfaat ve barış” ekseninde seyreder. Eline fırsat geçince de babasının oğlunu tanımaz. Menfaati varsa dostluklarını siler gider. Gücü yetmiyorsa barış ipine sarılır ve hümanist olur. 1945’ten beri bu politikalar hiç değişmedi. Koronavirüs salgını nedeniyle Almanya gerçek yüzünü bir kez daha gösterdi. Avrupa ülkelerinin İtalya'ya tıbbi malzeme göndermeye yanaşmaması ve aralarında Almanya'nın da bulunması manidardır. Daha sonra bazı ülkelerin koronavirüsle mücadelede ortak Euro tahvili çıkarılmasını reddetmesi Almanya ve Hollanda güdümündeki Brüksel ile Roma arasında soğukluk yaşatmasının arkasında da Berlin var. İtalya, “Yapacağınız yardımlar, AB’yi kurtaracak” açıklamasının ardından geri adım atıldı ve ortak kurtarma fonu kabul edildi.
Genelde Almanya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg’u kullanarak vermek istediği mesajı verir. İtalya, Fransa ve İspanya bloku ise mesajlarını doğrudan Almanya’ya vererek topu çevirmez. Aynı Almanya, Rusya ile ticaretini yapar sonra da ABD’ye “Beni Rus saldırganlığından koru” der. ABD Başkanı Trump’a kadar bu şekilde zikzaklar çizen Almanya şimdi ise gerçeklerle yüz yüze kaldı. ABD hem ülkelere hem de iş birliği yapan firmalara yaptırım uygularım diyor. Bu açıklama, Almanya’nın eteklerini tutuşturmuştur. Almanya tarihinin en başarısız Dışişleri Bakanı dönemini yaşıyor. Alman medyasında “Bu adam bizi temsil edemiyor. Ülkemize zarar veriyor” manşetleri bile atmıştı. Öyle ki bir daha aday olmayacağım diyen Merkel’in yerine aday bile bulamadılar. Almanya gelecek yıllar için lider ve tecrübeli siyasetçi sıkıntısı yaşayacaktır.
Yeri gelmişken Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas geçtiğimiz haftalarda Türk mevkiidaşı Mevlüt Çavuşoğlu’yla Berlin’de bir araya geldi. Ortak basın toplantısında Türkiye’nin riskli ülkeler listesine alınmasını Robert Koch Enstitüsünün ilmi kriterleri paralelinde alındığını söyleyince Çavuşoğlu, Maas’ın kalesine Alman kamuoyu önünde doksanlık bir gol attı. Çavuşoğlu, “Hangi ilmi kriterler? Bizim bütün ilmi kriterlerimiz ortada. Listede bulunmayıp kriterleri hiçbir kategoriye uymayan ülkeler var. Bu ülkeler Türkiye ile mukayese kabul edilemeyecek kadar kötü durumdalar. Onlar riskli ülke değil de Türkiye’nin riskli ülke olması siyasi bir karardır” diyerek Heiko Maas’a üzüntülerini ve hayretlerini bildirirken yapılan bu iki yüzlülüğü unutmayacağı mesajını verdi. Basın toplantısında riskli ülke konusunun AB sorunu olduğunu tekrar görüşeceklerini dile getirince kendi kendini yalanladı. Almanya’nın Türkiye’ye karşı bu tavrı kabul edilir gibi değil. Heiko Maas’tan cesaret alan sağlık sigortaları, “Riskli ülkelere gidenlerin sağlık harcamalarının ödemeyeceğiz”, firmalar bile “Karantinaya kalırsanız işinizi kaybedersiniz” gibi olmadık açıklamalarla Türkiye’ye dönük olumsuz kampanya başlattı. Almanya’nın ardından aynı şekilde Hollanda da küstah açıklamalar yaparak Almanya’ya destek verdi. Almanya eline geçirdiği bu fırsatı hemen Türkiye aleyhine kullanarak bir şeylerin intikamını almaya çalışıyor. Oysa Türk turizm sektörü Almanya’dan bir kazanırken Almanya ise üç kazandığını unutuyor. Bu zor günler geçer de yapılanlar hiçbir zaman unutulmaz. Tükler aynı millet olan Truvalıların intikamını dört bin sene sonra aldı. Almanya mülteciler konusunda Türkiye’yi insani bir durumdan yararlanarak Avrupa’yı tehdit etmekle suçlarken kendisi uluslararası bir salgını ucuz bir dış politika malzemesi yapmayı kendine yakıştırdı. Maske, sağlık tulumu konusunda aciz kaldıklarını belirtirken bu durumun Almanya’nın bir ayıbı olarak açıklarken, Türkiye’nin gönderdiği yardımları bile kabul etmekte zorlandılar. Almanya’nın bu tavrını ne İtalya ne de Türkiye unutur! Aynı Almanya Hırvatistan’nın tatil beldelerindeki fiyatları aşağı çekebilmek için Hırvatistan’ı riskli ülkeler listesiyle tehdit etti. Alman tur operatörü TUI’nin, Yunanistan’ın test yapmak istemesi üzerine “turistleri geri çekerim” şantajı Yunan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis’in araya girmesiyle krize dönüşmeden sona erdi.
Almanya çapsız politikacıları yüzünde daha da sevimsiz olmaya devam ediyor. Almanya için riskli olan Türkiye’ye İsviçre herhangi bir seyahat kısıtlamasına gitmedi. Almanya şimdi Türkiye’ye giden İsviçrelilere yaptırım mı uygulayacak? Kimsenin yaptığı iyilik ve kötülük kimsenin yanına kâr olarak kalmıyor. Hele bu Türkiye ise o zaman işler daha da farklı olur. Diplomatik nezaket denilerek yıllarca bizi aşağılayanlar artık her platformda cevabını alacaktır. Ayrıca yaptıkları her şeyin hesabını da soracağımızı bilmesi gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.