Sizler bizim "Evetlerimiz" ve "hayırlarımızsınız"
Anayasa referandumu yapıldı ve halkımız hür iradesini sandığa yansıtarak demokratik bir olgunluk gösterdi. Bunun için halkımızla ne kadar övünsek azdır. Evetlerle Hayırlarla kendi geleceğimize istikamet çizmeye çalıştık. Rekabet içinde geçen bu yarışta bazı kırgınlıkların dışında olumsuzluk yaşanmadı. Biz evetle ve hayırlı biriz ve bir milletin parçalarıyız. Biz birbirimizi tamamlayarak hayatta kalabileceğimizi hiç unutmamamız lazım.
Bizim bu demokratik yarışımızı fırsat bilerek aramıza fitne tohumları ekmeye çalışanlar yaptıkları yanlarına kar kalmadı. Halkımız onların kirli niyetlerini anlayarak oyuna gelmediler. İstedikleri olmayınca şimdide yeni, yeni oyunları sahneye koymaya çalışıyorlar. Buna da aldanmayarak oyunlarını boşa çıkaracağız.
Türkiye'de referandumun ertesi günü evetlerle hayırlar aynı masanın etrafında bir araya gelerek çaylarını yudumlarken, aralarından herhangi bir ayrılık olmadığını gösterdiler. Bizde vatandan uzakta olarak daha sıkı bir şekilde bir araya gelerek kimsenin aramıza girmesine fırsat vermemeliyiz. Her yarışın bir galibi olur. Bunun için yarışa girerken bunun bilincindeydik. Bundan sonra bize düşen fırsat kollayanların heveslerini kursaklarında bırakmaktır. Bizi bizden daha fazla düşünenler kendi ülkelerinde bizlere yapılan haksızlıkları gidersin. Haklarımızı versinler. Eşit imkanlar sunsunlar. İsimlerimizden milliyetimizden veya dinimizden dolayı ayrımcılık yapmasınlar.
Avrupa'dan Türkiye'yi idare etmeye kalkmasınlar. Onlar Libya'ya Tunus'a ve Irak'a demokrasi getireceklerdi. Oysa yaşanılanlar onların diktatör dediklerini mumla aratır oldular. Ülkeler perişan oldu. Bir ülke düşünün ülke içinde 13 milyon kişi yerinden oldu. Beş milyonu aşkın Suriyeli ülke dışında mülteci olarak yaşıyor. 3 milyon çocuk açlık ve ilaçsızlıktan ölümü bekliyor. Türkiye'ye ayar vermeye çalışan batılı ülkeler ve medyası acaba halkına zehirli gazlarla saldıran Esat rejimine karşı ne yaptılar. Türkiye'ye karşı giriştikleri linç girişimini acaba kaç Suriyeli çocuk için yaptılar.
Kaç Suriyeliyi almak için kollarını açtılar. Oysa bundan on yıl önceye kadar "Arap baharı" yalanıyla oradaki halkı sokağa döktüler ve sonra onları tek başına diktatörlerin eline bırakarak silah satma yollarını aramaya başladılar. İnanın Türkiye için de yapacakları budur. Önce hakkınızı aramak için sokağa çıkın. Sonra birbirinize saldırın. İç savaş çıksın ve bize muhtaç olun ve biz sizin teslim alarak sizi kendi ülkenizde köle olarak kullanalım derdindeler. Onların demokrasi anlayışı insan hakları fikir özgürlüğü böyledir.
Suriye konusunda bir şey yapmak isteyen bir batılı ülke çıktı da biz mi engel olduk. Onlar Türkiye'deki Suriyeli mültecileri biz misafir edelim dediler de biz mi göndermedik. İnsanlık ölürken bunlar ne yapıyor biliyor musunuz. Sık, sık konferanslar düzenleyerek toplanıp dağılıyorlar. Bolca açıklama yaparak endişelerini diye getiriyorlar. Hatta taraflara sükunet çağrısında bulunarak silah sattıkları taraflara bir an önce ateşkesin sağlanmasını isterler.
Bunlar dünya yansa ısınma telaşına düşerler. Bunlara güvenerek binlerce yıllık kardeşliğimize helal getirmeyelim. Bizim bizden başka kimsemiz yoktur. Yüzde 70 hayır diyen Van ilimize yüzde 70 evet diyen Bayburtluların nefesiyle onları ısıtmaya çalıştığını kimse unutmasın. Siz bizim evetlerimiz ve Hayırlarımızsınız. Bizde sizin. Bu böyle biline.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.