Güven çok zor kazanılan ancak çok kolay kaybedilen bir duygudur.
– Birilerine güven duymak bir ihtiyaçdır.
Hem toplum hayatı, hem iş hayatı, hemde aile hayatının temelinde güven duygusu yatar. Bu duygu bizi bir arada tutarak hayatın zorluklarına karşı bir emniyet sigortası görevi görür. Hayatın her anında güven duygusu ile hareket ederiz. Güvendiğimiz marketten alışveriş yapar, güvendiğimiz kasaba gider, güvendiğimiz tamirciye aracımızı götürür, güvendiğimiz insanlara sırrımızı açar, güvendiğimiz işçilerler çalışır, çocuklarımızı güvendiğimiz insanlara emanet eder, güvendiğimiz sitelerde internete girer kısaca hep güven, güven , güven...
– Güvenmek beklentiyi arttırıyor.
Ancak artan beklentiler de mutsuzluğu tetikliyor. Çünkü, ‘sana güveniyorum’ demek, ‘beni yarı yolda bırakmazsın’ beklentisi doğuruyor. Mutlu olmanın en temel kuralı ise, aslında kimseden bir şey beklememek. Fakat tüketici bir toplum hayatı yaşadığımız için ister istemez başkalarına ihtiyaç duymaktayız. Buda beraberinde tabiki güven olgusunu tekrar gündeme getiriyor. Aslında bakıldığında tam bir kör döngü içerisendeyiz. İhtiyaçlar, toplumsal ilişkilerin oluşmasını sağlarken , ilişkiler de doğal olarak güven olgusunun ortaya çıkmasını sağlıyor.
– Herkese kuşkuyla yaklaşanlar yalnız kalıyor.
Dostları pek olmuyor. Kuşku; kendini en çabuk ele veren duygulardan biri. Mesafeli duruş, seçilen kelimeler veya verilen tepkiler karşı taraftan hemen algılanıyor. Kuşku duyan anlaşılmadığını sansa da, kimse aptal değil. ‘Bana kuşkuyla yaklaşırsan, ben de sana öyle davranırım’ kuralı devreye giriyor ve olası yakınlık daha ilk anlardan kendini yok ediyor. Aslında güveni kemirip yok eden kuşkudur.
– Güven karşıdan istenilecek bir şey değil.
‘Bana güvenebilirsin’ demekle kimse kimseye güvenmiyor. En kötü ihtimal kırmamak için ‘güveniyormuş gibi’ yapıp durum kurtarılıyor. Başta ne kadar yüksek kredi ile başlasan da, güven aslında verilen değil kazanılan bir şeydir. Güven kazanmak bir süreçtir ve bu süreçte karşılıklı tecrübeler test edilir.
– En güvendiklerin seni en çok üzenlerdir.
Şöyle bir geçmişe bakınca görüyorum ki, ben insanlara güvenmeyi hep tercih etmişimdir. Çoğuna göre saflık, hatta aptallık bile olsa ben tercihimi hep güvenden yana kullanımışımdır. Çünkü güvenmezsen hayatın hangi alanı olursa olsun, ister iş, ister ev, ister günlük hayat olsun, hep kuşkuyla yaşamak zorunda kalırsın. Buda her alanda başarısızlığı ve mutsuz bir hayatı beraberinde getirir. Kuşku ile yaşayanlar gerçek dost ve güvenilir insanları kaybetmeye mahkumdur.
Kuşku ile yaşamaktansa güvenmeyi tercih ederim. Sonunda güvendiklerim beni hayal kırıklığına uğratsa bile. Güven toplumunu oluşturabilmek için mutlaka birbirimize güven konusunda şans vermeli, kuşkuya ve önyargıya dayalı ilişkilerden uzak durmalıyız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.