Mutlaka eğitim

Gazetemizin internet sayfasında bir anket çalışması yapıyoruz. Anketimiz henüz soruçlanmamasına rağmen gidişat önemli bir gerçeği ortaya koyuyor.  Ankete katılanların kahir ekseriyeti  İsviçre'de yaşayan vatandaşlarımızın en büyük sorununu cevaplarken ilk sırayı "işsizlik", ikinci sırayı "dil yetersizliği" ve üçünsü sırayı "eğitim" yetersizliği aldı.

Anketlerde ilk üç sıra çok önemlidir.  Bu anketi şöyle okumak lazım. Yeterli dil bilmediğimizden gerekli eğitimi alamadığımız için iş bulamadık ve bu da bizim en büyük sorumuz oldu. Biz vasıfsız olduğumuz için kimse bizi tercih etmiyor.  Peki biz niye böyle olduk.  Yarım asra yakın bir zamandır İsviçre'de yaşamamıza rağmen hala üniversiteye giden öğrenci sayımız binin üzerine çıkamadı. Niye çocuklarımızı geçerli bir meslek eğitimi aldıramadık.

Hem günlük hayatta  dil yetersizliğinden sorunlar yaşadık. Hem de çocuklarımıza ne ana dilini ne de yaşadığımız kantonun resmi dilini öğretmedik.  Aynı durumu iş hayatında da karşılaştık. Vasıfsız olduğumuz için kimse bize iş vermedi. İş verenler ise kimsenin yapmayı tercih etmediği en ağır işlerde çalıştırıldık en az maaşi aldık. Buna rağmen çocuklarımızı vasıflı birer eleman olması için gayret göstermedik.  Bu nasıl bir anlayıştır. Sonrada en çok yaşadığımız en önemli sorun nedir diye sorulanca başlıyoruz ağlamaya sızlanmaya.  Hatta bize iş vermedikleri için karşı tarafı tarafgirlikle suçlayabiliyoruz. 

Öz eleştiri yaparak kendimizi hesaba çekmeliyiz.  Bu zamana kadar yaptığımız yanlışları bundan sonra yapmamaya çalışalım.  Bizim için İsviçre veya Avrupa gurbeti, ikinci vatan olmaya yeni başladı. Bir yerde kök salaçaksak mutlaka bunun temelini eğitimle atmamız lazım. Size ibretlik tarihi bir menkıbeye anlatarak eğitimin önemini anlatmaya çalışayım. 

İstanbul fethedilince Fatih Sultan Mehmet Han vezirlerini toplar ve şu fermanı buyurur.  "Bundan sonra bütün yatırımlar eğitime yapılsın. Sokkata gezenlerimiz bile  eğitimli olsun."  Hazinenin önemli bir bölümü eğitime aktarılır. Zaman gelir hazinede yetirli nakit kalmayınca durum Sultana arz olunur. Sultan ise "bu kadar altını nereye harcadınız" deyince Vezir, "Emriniz üzerine eğiteme harcadık" der. Bunun üzerine sultan sevinir ve "İyi yaptınız. Eğer tekrar hazinemiz yerine gelince tekrar eğitime harcayalım. Biz İstanbulu fethetmekle bir imparatorluk kuruyoruz. Sağlam devletlerin yapısı eğitimle mümkündür" der. Vezir Efendim eğittiğimiz kişileri iş veremiyoruz. Devletimize lazım olan kadar isnana eğitimi verelim teklifine Sultan şiddetle hayır karşılığını verir ve "Eğittiklerimizden en kalitelilerini devlet işlerin kullanalım" talimatını vererek illa eğitim diyerek ta o günlerden bize hedef göstermiştir.  Biz de ikinci vatanımız olarak kabul ettiğimiz İsviçre'deki temellerimizi sağlam temeller üzerine oturtmamız için eğitime ağırlık vermeliyiz.

Bundan sonra yapacağımız anketlerde inşallah eğitim dil veya işsizlikten şikayetler yerine daha lüks taleplerle karşılaşmayı umut ediyoruz.
 

Bu yazı toplam 3256 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ömür Çelik Arşivi