İsviçre Türk Diyanet Vakfı tarafından bu yıl 3.sü düzenlenen Türk Kültür Festivali İsviçre’deki Türk varlığının yarım asrın sonunda gerçekleştirdiği en büyük etkinlik olma hüviyetine kavuştu. 2018’de mütevazı bir şekilde ilki gerçekleşen festivalin son ayağına 35 bini aşkın bir ziyaretçi geldi. Bu da demek oluyor ki İsviçre’de yaşayan her Türk aile ferdinden ikisi festivale gelmiştir.

Salgınla ara verilen festivallerin her birini yakından gözlemleyen biri olarak şunu itiraf etmeliyim ki festival her yıl, her yönüyle gelişerek önemli bir etkinlik haline geldi. Hepimizin ömrünün geçtiği İsviçre’de, göçmenler arasında bu kadar geniş kapsamlı bir festival bu zamana kadar yapılmamıştı.

Festivalin bu günlere gelmesinde emeği geçen İTDV Organizasyon Sorumlusu Büşra Cirit Durmaz Hanımefendiye, Genel Müdür Zafer Terkeşli ve Din Hizmetleri Müşavir Vekili ve İsviçre Türk Diyanet Vakıf Başkanı Bilal Yıldız Beye Türk topluma adına teşekkür ediyoruz. Son festivalin ana sponsorluğunu üstlenen MÜSİAD İsviçre Şubesinin gayretlerini de unutmamak lazım.

Türk gençlerinin bir araya gelerek Türkçe konuşmalarını bir kültür hadisesi olarak değerlendirdiğimiz karamsar günlerden on binlercesinin bir araya geldiği günlere ve toylara kavuşmanın heyecanını yaşıyoruz. İnsanımız asimile olacak endişesi yaşadığımız günlerden bu günlere gelmek gerçekten büyük bir başarı.
Türk Kültür Festivali her yönüyle mükemmel mi? Hayır değil. Fakat her geçen yıl daha kalabalık olması, büyümesi eksikliklerin giderildiğini göstermektedir.
Fikir vermesi bakımında bazı notlarımızı sizinle paylaşayım. Festival boyunca çok sayıda katılımcıyla konuştum, hepsinin memnuniyeti en üst sevideydi. Tenkit ettikleri şeyler de oldu. Yeme içme tezgahlarında bekleme sürelerinin fazla olmasından yakındılar. Bunlar hallolacak meseleler. Günlük 17 bin kişinin ziyaret ettiği bir etkinlik için ciddi bir ön çalışma yapmak lazım.
Öyle bir istişare komitesi kurulmalı ki, bu komitede, öğretmenden, spor adamına, yemek sektöründe, eğlence bölümüne kadar uzmanlar olmalı. İsviçre genelinde düzenlenecek futbol elemelerinin final maçı festival günü oynanmalı. Farklı bir kitleyi festivale çekmek için daha aktiviteler yapmak lazım.
Keza, halk oyunları yarışması tertiplenerek belli yaş grubu gençlerimiz halay çekmeli, horon oynamalı, Efeler gibi toprağa diz vurmalıdır. Festivalin kültür boyutu oluşmalı ve çocuklarımıza dönük yarışmalar düzenlenmelidir. Türk kültürü, Türk dünyası üzerine sorular sorularak “Cemiyetler Yarışıyor” başlığı altında teşkilatlarımız yetiştireceği çocuklarımızı yarışmaya hazırlamalıdır. Yemek yapma yarışması, en iyi hamur açma, en zarif sarma sarmak ve en iyi tarhana çorbası yapılması gibi konular altında kızlarımızın becerileri ödüllendirilmelidir. Mümkünse festivalin gün sayısı üç güne çıkartılmalı, ona göre takvim oluşturulmalı. Öyle bir festival olmalı ki, bir ailenin her bireyinin kendine has bir bölüm bulmalı. Festivalin yapılma tarihi hasretle beklenmelidir.

Bizim gözlemlediklerimiz mutlaka komite tarafından düşünülmüştür. Fakat bir sporcu gözüyle turnuva düzenlemeyi herkes yapamaz. Bir öğretmen kadar çocukların ruh halini herkes anlayamaz. Bundan dolayı her kesimin elini taşın altına koyması gerekiyor. Bu festival toplumun bütün katmanlarını bir araya geldirdiği önemli bir buluşma vesilesi oldu. Hepimiz sahip çıkarak uluslararası bir boyuta getirmeliyiz. Almanya, Fransa ve Avusturya’daki vatandaşlarımız etkinliğe katılmak için planlama yapmalıdır. Avrupa Türklüğünün buluşma kurultayı olmalı. Mehter gösteri yapacaksa en iyisi davet edilmeli. En güzel sesli hafızla tilavet etmeli. En popüler sanatçılar sahne almalıdır. İnşallah 2024 Türk Kültür Festivali çok daha farlı güzelliklere sahne olur. Bu vesileyle Kurban Bayramınızı tebrik eder, bayramın bütün insanlığa hayırlar getirmesini dileriz