Türkiye ile ilgili bunları biliyor muydunuz?

Asırlardır doğu ile batı arasında köprü olmuş Anadolu, birçok uygarlığa evsahipliği yapmış, tek tanrılı üç dinin de merkezi olmuştur. Sayısız uygarlığın yaşadığı ülkemizde binlerce arkeleojik yerleşim bulunmuş olup, ayrıca cok tanrılı dinlerden müslümanlığa, museviliğe, hristiyanlığa ve daha çok sayıda dine ait izler mevcut.

Bu yazımda en önemlilerinden bazı örnekler yer almakta:

Tarihin en eski peyzaj boyaması ülkemizde, dünyanın bilinen ilk neolitik yerleşimi olan Konya’nın Çatalhöyük’teki bir evin duvarında bulunmuş olup milattan önce 6500 yılına ait bir volkan püskürmesini ifade etmektedir.

Dionysos tarafından dokunduğu herşeyi altına dönüştürme gücü verilen ve «Altın elli kral» olarak adlandırılan kral Midas, Anadolu’da yaşamıştı.

İlk tescilli uluslararası antlaşma, milattan önce 1284 yılında Hitit ve Mısır imparatorlukları arasında Kadeş antlasması olarak bilinir ve Kral III. Hattuşili ve II. Ramses arasında ülkemizde yapılmıştır.

Büyük İskender Ankara yakınlarında, çözümü imkansız denen ve kimsenin çözemediği Gordion düğümünü çözer ve bir rivayete göre kendisine Asya’nın kapıları açılır.

Tarihte ilk kez Selçuklular, ülkemiz topraklarında tüccarların zararlarını karşılayan bir devlet sigortası oluşturmuslardır.

Romalılardan kaçan, dünyevi işleri biryana bırakıp kendilerini dine adayan ve inzivaya çekilen ilk Hristiyanlar Kapadokya’yı seçip , yüzlerce kaya parçasını oyarak kilise ve manastırlarını inşa etmiş ve buraya sığınmışlardır.

Tarihte bilinen en eski gemi enkazı, Don Frey liderliğindeki bir ekip tarafından ülkemizde Kaş yakınlarındaki Ulu Burun kazılarında bulunmuştur.

Julius Sezar’ın sözleri « Veni, vidi, vici » (geldim, gördüm ve fethettim), Milattan önce 47 yılında Ankara’nın doğusundaki Amasya’da konuşulmuştur.

Hristiyan aleminin en önemli isimlerinden aziz Nikola (St. Niklaus) Demre’de doğdu ve orada Myra Piskopozu görevinde yaşayarak, fakirlerin bacasından para atıp, onlara ve çocuklara yardım edermiş. Bu gelenek Hristiyanlığın Noel’i haline gelmiş. Hristiyanlığı şekle sokan ve önemli kararların alındığı Konsil toplantılarınin tümü Türkiye’nin 5 bölgesinde (İznik, Efes, Kadıköy, İstanbul ve Bergama) yedi kere yapılmıştır.

II. Sultan Beyazıt, İspanya’da enkizisyonda kovulmuş musevileri kurtarmak ve Osmanlı İmparatorluğuna kabul etmek icin 1492 yılında Avrupa’ya bir filo göndermiştir.

Laleler, 1554 yılında Ogier Ghiselin de Busbecq tarafından Anadolu’dan Hollanda’ya gizlice götürülmüştür.

Fransızların sahiplendiği ve ilk kez atalarının yaptığını düşündüğü ay çöreğinin (kruvasan) tarihi, Osmanlı savaşlarının yoğun olarak yaşandığı 17. yüzyıla dayanmaktadır. Hatta kruvasan, Avusturyalıların Osmanlı İmparatorluğu'nun 1683 yılında yaptığı Viyana Kuşatması'ndan kurtulmalarını simgelemekte. Rivayete göre Viyana, Osmanlı kuşatmasından kurtulduktan sonra, kuşatmada önemli etkileri olan fırıncılar bu olayı anmak üzere kipferl isimli hamur işini Osmanlı sancağındaki hilalden esinlenerek hilal şeklinde yapmaya başlıyorlar ve kruvasan, bugün de bildiğimiz şekline kavuşmuş oluyor.

İstanbul'daki Sirkeci istasyonu, 1883'ten 1977'ye kadar ünlü Simplon-Orient-Ekspres'in son durağıydı.

Hristiyanlarin kendilerini tarihte ilk kez Hristiyan olarak adlandırdıkları topraklar Antakya’da, eski adıyla Antioch’dur. Burada museviler ve hristiyanlar müslümanlarla birlikte yıllarca örnek bir şekilde barış ve huzur içinde yaşadıkları gibi bugün de sayıları az olsa da yine birlikte yaşamaktadırlar.

Hıristiyanlıkta ciddi bir yeri olan ilk yedi kilise de yine Anadolu’da bulunmaktadır.

Küçük Asya olarak da geçen Anadolu’nun ana tanrıçası olan Artemis için dünyanın yedi harikasından biri olan Artemision Efes’te inşa edilmiştir.

Semavi dinlerinin önemli peygamberi Nuh, eşi ve çocuklarıyla birlikte tufan öncesi bindikleri gemi 40 gün kadar sular üzerinde kaldıktan sonra, İslam inancına göre Cudi dağında, Hristiyan inancına göre Ağrı dağında karaya çıkmış. Bu nedenle Nuh’un çocukları Anadolu kavimlerinin ataları olarak kabul edilmektedir.

Kaynaklarda; Adem ile Havva’nın cennetten kovulduktan sonra geldikleri yer Şanlıurfa cıvarı olduğu bilinmektedir. Şanlıurfa’nin 50 kilometre uzaklığındaki Harran, Tevrat’ta bile geçen, 5000 yıllık adını aynen korumaktadır.

Geleneğe göre, St. John, Meryem Ana'yı, İsa'nın ölümünden sonra son günlerini geçirdiği söylenen Efes'e götürdü. Burada bulunan Meryem Ana evi Vatikan ve Papa tarafindan resmi onay alarak günümüzde Katolik kilisesinin bir haç yeri haline geldi. Her yıl 15 Ağustos'ta bir anma töreni yapılır.

Anadolu'dan birçok değerli buluntu, dünyanın dört bir yanındaki müzelerde de görülebilir. Berlin'deki Pergamon Müzesinde, Zeus tapınağı sunağı, Pergamon Athena tapınağının girişi, Milet'in büyük pazar kapısı ve Priene heykeli mevcuttur. British Museum, Efes Artemis Tapınağı, Halikarnas Mozolesi ve Xanthos Harpy Mezarı'nın yedek vatanı olmuştur.

Tevrat, incil ve kuran okunduğunda üç tek tanrılı dinde çok sayıda benzerlikler görülür. Museviler Salamon, müslümanlar Süleyman diye adlandırır. Hristiyanlar Eva, Müslümanlar Havva adını verir. Musevilikte Abraham, müslümanlıkta İbrahim’e dönüşür. Tüm dinlerde müşterek bir amaç var ki, o da iyi bir insan olmak ve diğerlerine iyi davanmak. Dünyada sayıca en çok uygarlığın yaşamış olduğu ülke Türkiye. Ülkemiz binlerce yıldır değişik uygarlıkları bağrına basmış. Ülkemizde Hristiyan alemi ile ilgili o kadar cok iz ve eser vardır ki, milyonlarca turist bu zenginlikleri ve dini yerleri görmek için ülkemizi ziyaret etmetedir.

Bu topraklarda sadece Türkler şimdiye kadar 17 devlet ve imparatorluk kurmuş. Dünyada bu denli tarih ve kültür zenginliğine sahip başka hiçbir ülke yok. Bundan dolayı çok şanslı bir ülkeyiz, ancak başka ülkelerde olmayan bu zenginliklerimizin ve avantajımızın farkında olan diğer büyük ülkeler uyuyan devin uyanmaması için sürekli ülkemiz üzerinde oyunlar yaratmaktalar.

Ülkemizin değerini bilelim, ne denli zengin topraklarda bulunduğumuzun bilincinde olalım, bu zengin değerlerimize sahip çıkalım ve tüm dünya ülkelerine tanıtımında yardımcı olalım.

Ancak diasporada, lobi oluşturmada halen başarılı değiliz. Yurtdışı basınında Türkiye aleyhinde çıkan haksız haberlere gereken cevaplar, sağlam, güçlü bir lobimiz tarafından maalesef verilememektedir. Ülkemizin yukarıda sayılan altın değerindeki tüm zenginliklerinin ve dünyadaki saygın yerinin yurtdışında kurulan sivil toplum kuruluşları (STK) lar tarafından, yaşanılan ülkedeki siyasi kurum ve kuruluşlar ile iletişim kurulup, daha etkili bir şekilde tanıtılması gerekmektedir.

Bu yazı toplam 413 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Hayim Arşivi