Kalabalıklar İçindeki Sessizlik

Etrafımız insanlarla çevrili. Konuşmalar, kahkahalar, telefon bildirimleri… Her şey sanki çok yoğun ve canlı. Ama bir düşünün: Bu kalabalığın içinde ne kadar gerçekten “var” hissediyorsunuz? Çoğu zaman yalnızlık, kalabalığın tam ortasında da bizi buluyor. İşte buna “kalabalık yalnızlık” deniyor. Türk Dil Kurumu’nun bu ifadeyi 2024 yılı için seçmesi, günümüz insanının sessiz çığlığını dile getiriyor.

Bir anne düşünün; sabahtan akşama kadar ailesiyle ilgileniyor, yemek hazırlıyor, çocuklarının sorunlarını çözüyor ama bir kez bile “Nasılsın?” diye sorulmuyor. Bir öğrenci hayal edin; teneffüste arkadaşlarıyla neşeyle vakit geçiriyor gibi görünse de akşam odasına çekildiğinde sosyal medyada gördükleriyle kendini sorguluyor: “Ben neden onlar kadar mutlu değilim?” Bir çalışan; gün boyu toplantılarda konuşuyor, yüzlerce mail yazıyor, ama gün bittiğinde kendini garip bir boşluk içinde buluyor. Ve bir yaşlı; torunları, çocukları etrafında ama herkes kendi ekranına gömülmüşken, bir köşede sessizce bekliyor. İşte yalnızlık, bazen tam da bu anlarda içimize sinsice yerleşiyor.

Sessizliği dinlemek ;Modern dünya bizden sürekli bir şey yapmamızı Kalabalıklar İçindeki Sessizlik bekliyor. Sürekli konuşalım, sürekli bir şeylerle meşgul olalım, sürekli “görünür” olalım. Ama hiç durup, tüm bu gürültünün ardında neyi sakladığımızı düşündünüz mü? Sessizlik, sadece dış dünyanın gürültüsünden değil, içimizdeki karmaşadan da kaçıştır.

Bir baba düşünün; çocuğuna bir hediye alıyor ama onunla gerçek anlamda vakit geçiremiyor. Oysa belki de çocuğun tek istediği, birlikte oturup sessizce bir masal dinlemek… Bir dost düşünün; size “Nasılsın?” diye soruyor ama cevabınızı dinlemeden başka bir konuya geçiyor. Sessizlik, bazen eksikliğini hissettiğimiz ama varlığını anlamakta zorlandığımız bir iyileşme alanıdır.

Modern çağda sessizlik, korkulan bir boşluk değil, şifalanmaya açılan bir kapıdır. Ancak bu kapıyı aralamak cesaret ister. Kendimizle yüzleşmek, bir süredir görmezden geldiğimiz o duyguları kucaklamak kolay değildir. Ama bazen en iyi konuşma, sessizlikte kendimizle yaptığımızdır.

Yalnızlıktan sessizliğe kaçış; Kalabalık yalnızlık, hepimizi kuşatmış durumda. Oysa sessizlik, bu yalnızlığın panzehiri olabilir. Sessizlikte sadece dış dünyayı değil, içimizdeki karmaşayı da susturabiliriz. Telefonu bir kenara bırakıp kitap okumak, doğada yürüyüş yapmak, hatta sadece birkaç dakikalığına gözlerimizi kapatarak derin bir nefes almak… Küçük ama etkili adımlarla bu kalabalık yalnızlıktan kaçabiliriz.

Bir anne örneğiyle yeniden düşünelim. O yoğun gün içinde, çocuklar için yemek hazırlayıp işlerini bitirdikten sonra bir köşeye çekilip bir fincan çayla kendine vakit ayırmak istiyor. İşte o birkaç dakikalık sessizlik, onun tüm günü yeniden anlamlandırmasına yardımcı olabilir.

Bir öğrenci, sosyal medya ekranından kafasını kaldırıp pencereden dışarı baksa, belki ağaçların dalgalanışı ona daha önce fark etmediği bir huzur getirecek. Bir yaşlı, torunlarının oyunlarını sessizce izlerken, geçmişin seslerini yüreğinde hissedebilir. İşte bu tür sessizlikler, kalabalık yalnızlığa karşı en güçlü panzehirlerden biridir.

Son bir soru;Belki de asıl yalnızlık, çevremizde kimse olmadığı zaman değil, kalabalıklar içinde bizi anlayacak birini bulamadığımızda yaşanıyor. O yüzden sessizliğe bir fırsat verin. Bir gün telefonunuzu kapatıp sadece kendinizle kalmayı deneyin. Sessizlikte kendinizi bulabilir misiniz? Bu kalabalık yalnızlığın gürültüsünden kurtulmaya var mısınız?

Muhabbetle…

Turgut TUNÇ

Bu yazı toplam 443 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Turgut Tunç Arşivi