Ajanlık çamuru tutmadı
Komşumuz Almanya'da başlayan ve bir kaç Avrupa ülkesinde hedefe konan, son olarakta İsviçre'de de gündeme gelen, haklarında asılsız iddialar atılan ve türlü iftiralara maruz kalan Türkiye Diyanet İşleri din görevlileri için ajanlık suçlamaları bağımsız mahkemeler tarafından yeterli delil bulunamadığı gerekçesiyle reddediliyor. Özellikle Alman Federal Savcılığı ajanlıkla suçladığı altı din adamını ve bir Diyanet görevlisini tutuklama talebi Federal Mahkeme iki kez din görevlilerinin tutuklanması için ret kararı vermesi dikkate ele alınması gereken bir sonuçtur. Yani atılan çamur tutmadı. İz de bırakmayacak.
Almanya dışındaki ülkeler ve özellikle İsviçre'de de aynı durumun tahakkuk edeceğini inanıyor, gerçek adaletin tecellisini sabırla bekliyoruz. Ülkelerinin gündemini farklı mecralara çekerek suni gündem oluşturanların iftiraları mahkemelerden geri dönmesi herkese bir ders olmalıdır. Faraza bilgilerle birilerini suçlamak ahlaksızlığının bundan sonra pirim yapmamasını diliyoruz. Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde yurtdışında ikili anlaşmalar neticesinde görev yapan din adamlarına ajanlık iftirası atmak onları böyle bir suçlama ile töhmet altına almak, Ortadoğu'yu kana bulayan milyonlarca insanın ölümüne ve milyonlarca insanın yurdundan göç etmesine neden olan DEAŞ terör örgütünün ekmeğine yağ sürmek olur. Çünkü terörün yeşerdiği en mümbit arazı din cahilliğinin olduğu yerlerdir. Gerçek dinin öğretildiği ve öğreten kişilerin bulunduğu yerde din adına terör olmaz. Bundan dolayıdır ki Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı olarak hizmet veren din adamlarının bulunduğu camilerde terör örgütü DEAŞ kendine taraftar bulamamıştır.
Diyanet İşlerine bağlı din adamlarına karşı ajanlık suçlaması yapanlar yakın bir gelecekte onlara yalvararak "ne olur ülkemizdeki Müslümanlara din eğitimini siz verin. Onların dini ihtiyaçlarını siz karşılayın" diye yalvaracaklardır. Bu zamanlar çok ta uzak değildir. DEAŞ Ortadoğu bölgesindeki hezimetinin ardından üyelerinin büyük bir bölümü geldikleri Avrupa ülkelerine geri dönmeye başladı. Yıllardır kan akıtan bu katiller, Avrupa'da rahat durmayacağı ülkelerin kamuoyuna açıkladıkları raporlarda belirtiliyor ve Avrupa'nın bu zamana kadar olmayan bir terör tehdidi altında olduğunu belirtiyorlar.
Demek ki Avrupa için esas tehlike yeni başlıyor. Bunun için terörün Avrupa'daki Müslümanlar arasında yer bulamaması için gerçek dinin öğretildiği müesseselerle mümkün olacaktır. Hiç şüphesiz bu kurumlar de Diyanet İşleri Başkanlığı din görevlilerin bulunduğu camilerdir. Bırakın casusluk ve ajanlık çamuru atmayı şimdiden özür dileyin. Bırakın İmam getirmeyi engellemeyi gidin onlara yalvarın ve gelmelerini sağlayın. Bırakın verdiğiniz sembolik maddi desteği kesmeyi, onlara yalvararak neye ihtiyaçları varsa onları yerine getirin.
Bir de camilere ve din adamlarına karşı alınan kararları ideolojik ve cahilliklerinden dolayıö doğru bulup selamlayanlar, ayakta gelmediğiniz ve aleyhinde olduğunuz bu camilere ve din adamlarının önüne yatarak geleceğinizi ve size son görevi onların yapacağını unutmayın. Biz Almanya'da olduğu gibi diğer Avrupa ülkeleri ve İsviçre'de de adaletin tecellisini, bu yanlış karardan geri dönülmesini bekliyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.