Afrin harekatı Avrupa'ya göç dalgasını engelleyecektir

Türkiye'nin Afrin'de başlattığı Zeytin Dalı Harekâtı ülkemizin en önemli gündemi olurken, İsviçre ve dünya basını da konuya geniş yer veriyor. Daha önceki pek çok önemli meselenin haberlerinde olduğu gibi, sosyal medya ve bazı basın kanalları üzerinden olay yine çarpıtılarak servis ediliyor. Farklı ülkelerde savaş bölgelerinde çekilmiş resimler, Afrin'den diye servis edilerek Batı medyasında ve kamuoyunda kirli algı oluşturulmaya çalışılırak hatta halkı sokağa çağırıyorlar.
Bu bölgedeki terör unsurlarına devam eden ABD silah desteği, sadece Türkiye'nin güvenliğini değil Suriye'nin geleceğini ve toprak bütünlüğünü de tehlikeye atmakta. Uzun süre sabredildikten sonra başlatılan harekât BM sözleşmesinde yer alan meşru müdafaa hakkı çerçevesinde, Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygılı olarak gerçekleştirilmekte. Sosyal medya hesaplarında paylaşılanların aksine, Zeytin Dalı Harekatı Afrin'deki Kürt ve Afrin halkının özgürleştirilmesi için başlatılmıştır. Zeytin Dalı Harekatı'na ilişkin Almanya Dışişleri Bakanlığı, "Suriye sınırında meşru güvenlik endişeleri bulunan Türkiye'nin kaygıları dikkate alınmalı" açıklamasını yaparken, NATO "Türkiye'nin terörden belirgin şekilde acı çektiğini ve her ülkenin kendisini savunma hakkı olduğuna" vurguladı. Benzer açıklamaları bugün Hollanda kanadından da geldi. Hollanda Dışişleri Bakanı Halbe Zijlstra, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) Suriye'nin Afrin bölgesinde başlattığı "Zeytin Dalı Harekatı"na ilişkin, "Türkiye'ye karşı açıkça saldırılar oldu. Türkiye'nin kendini savunması için yeterli işaretler var." dedi. Suriye ile 911 km sınırı olan Türkiye, insani felaketi bastırmak ve terör tehdidiyle mücadele etmek için çok büyük ve somut çabalar sarf etmekte. Suriye'de rejimin uygulamaları ve uluslararası toplumun söylem ve eylemleri arasındaki uçurum sonucu oluşan boşluk, tüm uluslararası toplumu etkileyen en ciddi terör tehdidini ortaya çıkarmıştır. Bu boşluk, DEAŞ, Nusra ve YPG gibi terör örgütleri tarafından doldurulmuştur. Hiçbir ülke bu tehditlerden Türkiye kadar çok etkilenmemiştir. Türkiye kendi evlatlarını tehlikeye atarak DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyona destek vererek Fırat Kalkanı Harekatı'nı yürütmüştür. Türk askerinin desteklediği Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), 2 bin 647 teröristi bertaraf ederek 2 bin 15 kilometrekarelik Suriye toprağını DEAŞ'tan temizlemiştir. Bu operasyonun başarısı sayesinde yaklaşık 70 bin Suriyeli evlerine dönmüş ve kendi yerel yönetimlerini kurarak refah içinde yaşamaya başlamıştır.
BBC'nin özel araştırması, 250 IŞİD militanı ve 3500 kişilik ailelerinin silah ve cephane yüklü kamyonlar eşliğinde Rakka'dan güvenli bir şekilde tahliye edildiğini ortaya koymuştur. ABD/PYD ortak operasyonunun sonucu olan bu vahim gelişme DEAŞ işe mücadelede ABD yönetiminin iki yüzlü tutumunun, samimiyetsizliğinin bir göstergesidir.

Avrupa'ya göç dalgasını engelleyecek
Fırat Kalkanı'nda olduğu gibi Zeytin Dalı Harekatı'nın başarısı da Avrupa'ya yeni bir göç dalgasını engelleyecektir. Buradaki terör örgütlerinin insan hakları ihlallerine ilişkin kayıtlar, Uluslararası Af Örgütü(AI), İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), hatta Avrupa Kürt Çalışmaları Merkezi (ECKS) gibi bağımsız uluslararası insan hakları kuruluşlarının raporlarında yer almaktadır. Bunlar, Kürt olmayanların zorla yerinden edilmesi, bölgenin demografik yapısının değiştirilmesi, köylerin tahrip edilmesi, siyasi rakiplerin ülke dışına çıkarılması ya da hapse atılması, işkence ve çocuk askerleri içermektedir. Tüm bu uygulamalar savaş suçlarına eş değerdir. TSK'nin Zeytin Dalı Harekatı'na destek veren ÖSO'nun Kürt savaşçılarının açıklamalarını google'de arama yaparak ayrıntılarıyla okumanızı tavsiye ederim.

Suriye Kürt Ulusal Konseyi çatısı altında organize olan Suriye'deki Kürt toplumunun meşru temsilcileri Cenevre'deki görüşmelerde kendilerine yer bulmuş ve Soçi'deki Ulusal Diyalog Kongresi'ne katılmaya hak kazanmıştır. ABD, YPG'ye olan silah desteğini derhal kesmeli ve bu silahlar toplatılmalı. Ayrılıkçı terör örgütlerine tam serbestlik sağlanır ve amaçlarına ulaşmaları için silah verilirse siyasi olarak birleşmiş ve toprak bütünlüğü olan bir Suriye'den söz edilemez. Terörizmle mücadele bir örgüte karşı başka bir örgütün yanında yer alarak kazanılamaz. ABD'nin bu ciddi hatadan geri adım atması ve terörist kıyafeti giyenler tarafından kendisine şantaj yapılmasına izin vermemesi gerekmektedir.
Cenevre sürecine destek amacıyla başlatılan Astana'da Türkiye, Rusya ve İran'ın garantörlüğünde yapılan görüşmeler sonucunda Suriye'deki şiddet azaltılmıştır. Suriyeli Türkmen ve Arap Aşiretleri Birliği Başkan Yardımcısı Cuğani: "Kendi vatanımızda bir terör örgütü tarafından işkenceye maruz bırakılmak tüm dünyanın ayıbıdır." ifadelerine yer vermiştir.

Bu yazı toplam 307 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cemil Baysal Arşivi