Sahip Olduklarının Farkında Olup Şükür Etme Bilincine Varma

Hayatın telaşı içinde çoğu zaman sahip olduğumuz nimetlerin farkına varmadan yaşarız. Oysa İslam dini, insanı sürekli olarak düşünmeye, tefekkür etmeye ve Allah'ın lütuflarına karşı şükretmeye davet eder. Şükür etmek, sadece dil ile ifade edilen bir teşekkür değil, kalbin ve davranışların da bu bilinçle hareket etmesidir.

Şükür, Arapça kökenli bir kelime olup teşekkür etmek, minnettarlık duymak anlamlarına gelir. İslami terminolojide ise şükür, Allah'ın verdiği nimetlerin farkında olup, bu nimetleri O'nun rızası doğrultusunda kullanmak ve bu nimetler için O'na hamd etmektir. Kur'an-ı Kerim'de şükür kavramı sıkça vurgulanmış ve şükreden kulların Allah katında özel bir yere sahip olduğu belirtilmiştir.

"Eğer şükrederseniz, elbette size [nimetimi] artırırım; eğer nankörlük ederseniz, bilin ki azabım çok şiddetlidir." (İbrahim Suresi, 7. Ayet)

Bu ayet, şükrün sadece bir teşekkür ifadesi olmadığını, aynı zamanda Allah'ın nimetlerinin artmasına vesile olduğunu göstermektedir. Şükür, insanın kalbini huzurla dolduran, nimetlerin farkındalığını artıran ve insanı daha bilinçli bir yaşam sürmeye teşvik eden bir ibadettir.

İnsan doğası gereği, sahip olmadıklarına odaklanma eğilimindedir. Ancak İslam, insanı sürekli olarak sahip olduklarına bakmaya ve bu nimetlerin kaynağını düşünmeye teşvik eder. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurur: "Dünya işlerinde sizden aşağıda olana bakın, yukarıda olana bakmayın ki, Allah'ın üzerinizdeki nimetini küçük görmeyesiniz." (Müslim, Zühd, 9) Bu hadis, insanın sürekli olarak başkalarının sahip olduklarına imrenmek yerine, kendi sahip olduklarının farkına varmasını ve bu sayede şükür bilincini geliştirmesini öğütler. Tefekkür ve Farkındalık: Günlük hayatın koşuşturmacası içinde durup düşünmek, sahip olduğumuz sağlık, aile, arkadaşlar, maddi ve manevi nimetler üzerinde tefekkür etmek şükür bilincini artırır. Her sabah uyandığımızda ve her gece yatarken, gün içinde karşılaştığımız güzellikleri düşünmek ve bunlar için Allah'a hamd etmek, kalbimizi şükürle doldurur. Dil ile Şükretmek: Allah'ın verdiği nimetleri sözlü olarak ifade etmek, O'na hamd etmek önemlidir. "Elhamdülillah" demek, sadece bir söz değil, kalbin de eşlik ettiği bir minnettarlık ifadesidir. Her güzel olayda, her nimette bu ifadeyi kullanmak, şükür bilincini canlı tutar.

Amel ile Şükretmek: Şükür, sadece sözle değil, davranışlarla da gösterilmelidir. Allah'ın verdiği nimetleri O'nun rızası doğrultusunda kullanmak, ihtiyaç sahiplerine yardım etmek, ibadetlere devam etmek ve güzel ahlakı yaşamak, amel ile şükretmenin yollarıdır. Sabır ve Tevekkül: Zorluklar karşısında sabırlı olmak ve Allah'a güvenmek de bir çeşit şükürdür. Çünkü insan, başına gelen her şeyin Allah'ın bir imtihanı olduğunu bilir ve bu bilinçle hareket eder.

Şükürsüzlüğün Sonuçları

Şükürsüzlük, insanın kalbini karartan, nimetlerin farkındalığını azaltan ve kişiyi nankörlüğe sürükleyen bir tutumdur. Kur'an-ı Kerim'de nankörlük eden toplumların helak edildiği ve şükürsüzlüğün insanı hem dünyada hem de ahirette zarara uğrattığı anlatılır. Şükretmeyen insan, sürekli bir tatminsizlik içinde yaşar ve huzuru bulamaz.

Şükür, insanın hayatına anlam katan, kalbini huzurla dolduran ve Allah ile olan bağını güçlendiren önemli bir haslettir. Sahip olduğumuz her nimetin farkında olup, bunlar için Rabbimize hamd etmek, hem dünyada hem de ahirette mutluluğa ve kurtuluşa vesile olur. Hayatımızın her anında şükür bilincini canlı tutarak, daha bilinçli ve huzurlu bir yaşam sürebiliriz.

Allah Teâlâ bizleri şükreden kullarından eylesin ve kalplerimizi minnettarlıkla doldursun. Amin.

Bu yazı toplam 1176 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bilal Yıldız Arşivi