Gönüllü
İlk nesil gurbete çıkalı 50 yılı geçti. İlk geldiklerinde buralara biraz alıştıktan sonra arayışlar başladı,önce akrabalar,sonra köylüleri daha sonrada hemşehrilerini buldular bir araya geldiler memleketi konuştular özlemlerini dile getirdiler. Ancak bir araya geldikçe birlik ve beraberlik içinde olmalarının kendilerine bir güç verdiǧini hissettiler. Avrupaya daǧılmış Anadolu insanı örgütlenmeye başladı, dernekler,birlikler,Camiiler, okul aile birlikleri ve farklı isimlerde buralarda en ücra köşelerde bir bir örgütlendiler. Aileleri de gelmeye başlayınca bu birlikler güçlendi birinci nesillerin kurduǧu birlikler önce kiracı idiler şimdi mal sahibi oldular. Sonra ikinci neslin buraların dilini öǧrenmesiyle,okulları bitirmesiyle bu birliklern adı Türk Doktorlar, Avukatlar ve çeşitli meslek kurumları olarak birlik ve dernekler kurulmaya başladı. O günlerden bugünlere bu birliktelik daha da güçlenerek devam ediyor,İnşallah devam da edecek.
Bu derneklere hiçbir beklentileri olmadan gece ,gündüz hizmeten eden,koşturan fedakarca çalışan gönüllüler var. Sivil toplum kuruluşlarında çalışanlar gönüllü olarak algılanmaktadır. Zira gönüllü olarak çalışma esası sivil toplum kuruluşlarının var oluşunun temel sebebidir. İşletmeler çalışanlarının motivasyonu için prim, ikramiye ve çeşitli yöntemlerle gelir artışları sağlarlar. Oysa amacı kâr elde etmek olmayan sivil toplum kuruluşları için performans unsuru olarak herhangi bir ücretin kullanılamayacağı aşikardır. Zaten gönüllü emeği ücretsiz bir emektir. Buralardaki aǧır çalışma ve hayat şartlarına raǧmen Sivil Toplum Kuruluşlarında, Camii Derneklerinde yöneticilik yapan fedakar arkadaşlarımıza ,dostlarımıza binlerce teşekkür.
Toplum adına gönüllü çalışanlar cebini düşünmez önemli olan toplumun takdiridir desteǧidir.Bir işi parası için yapan ise ,işini iyi yaparsa şefinden zam alır. Maaşlı 8 saat çalışır ,gönüllü ise gerekiyorsa 24 saat çalışır. Gönüllü çalışan sivil toplum örgütleri yöneticilerine elimizden gelen desteǧi vermeliyiz.Önemli olan 50 yıl önce kurulmaya başlayan iyi faaliyetlerde bulunan birliklerimizin gelecektede 3. kuşak gençler tarafından devam ettirilmesi, onların bu kurumları gelecek nice 50 yılları taşımalarıdır
Vatan şairi Mehmet Akif Ersoy’un yazdıǧı şiir,12 Mart 1921 tarihinde İstiklal Marşı olarak kabul edildi. Bu büyük şairimizi saygı , sevgi ve minnetle anıyoruz. Aşaǧıda 105. Yılını kutlayacaǧımız Çanakkale zaferi ile ilgili yazdıǧı şiirden bir bölüm.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Yaralanmış tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni târîhe" desem, sığmazsın.
Başta Çanakkale şehitleri olmak üzere ,tüm şehitlerimizin Ruhları şad olsun
8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu olsun
Çocuklarımızı Türk kültür derslerine gönderelim,geleceğimize yatırım yapalım.
TEMA VAKFINA ÜYE OL, DESTEK OL,TÜRKİYE ÇÖL OLMASIN
Üzerinize vazife olmayan işlere karışın : BİR AĞAÇLA KARDEŞ OLUN
Sağlıcakla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.