Aklımızı kaybediyoruz
Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar: Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?
Doktor:
Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç sey veriyoruz.
Bir kaşık, bir fincan, ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz.
Doktor: Siz NE yapardınız mesela?
Adam:
OOO ! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova kaşık ve fincandan büyük.
Hayır, der doktor. Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.
Burdan şuna gelmek istiyorum değerli okurlar, artık o kadar tüketici ve hazırcı bir toplum haline geldik ki, bize verileni koşulsuz kabul edip akıl yürütme ve problem çözmeden uzaklaşmaya başladık. Oysa insanı diğer varlıklardan ayıran ve onu üstün kılan en önemli özelliği aklı olmasıdır.
Hemen her alanda üretmekten çok, her şey hazır önüme gelsin zihniyeti öyle bir hayatımıza girmiş ki, artık düşünmeyi ve akıl yürütmeyi bir kenara bırakmış durumdayız.
Meşhur bir söz vardır. Bana balık verme, balık tutmayı öğret.
Maalesef kimse balık tutmak istemiyor, balığın hazır önüne gelmesini bekliyor.
Peki nasıl bu hale geldik?
Bu hale tabiki bir günde gelmedik. Bunun bir süreci var. Ziraat toplumundan, sanayi toplumuna dönüşmemiz, teknolojik gelişmeler, köy hayatından şehir hayatına geçiş gibi daha bir çok gelişme ve değişim maalesef bizi üretim toplumundan tüketim toplumuna dönüştürmüş durumda.
Belki bütün bu gelişme ve değişimlerin iyi ve faydalı olduğunu düşünebiliriz ama değerli okurlar artık aklımızı eskisi gibi kullanmıyor karşılaştığımız en ufak sorunda sorunu çözmeğe çalışmak , çözüm üretmek yerine başka birilerinin çözmesini bekliyor veya başka birilerine havale ediyoruz.
Sonuç şu kullanmadığımız aklı kaybediyoruz, ki tımarhane bile buna fayda etmez.
Değerli okurlar İsviçre'de 28 Şubat 2016 Pazar günü yapılacak olan halkoylamasında oy kullanacak olan çifte vatandaşlarımızdan özellikle bir ricam var. Yapılacak olan bu halkoylamısında lütfen çifte pasaportlu vatandaşlarımız mutlak surette oy kullansın. Burda oturumlu olan vatandaşlarımızı da yakından ilgilendiren ve kamuoyunda suç işleyen göçmenlerin sınırdışı edilmesini öngören yasa tasarısı olarak bilinen 'Ausschaffungsinitiative' başlıklı yasa tasarısı oylanacak.
İsviçre de hemen hemen bütün siyasi partilerin karşı olduğu bu tasarı, bizzat İsviçre Adalet Bakanı tarafından da desteklenilmemesi gereken bir yasa olduğu yönünde.
Şimdi bize düşen sandığa giderek bu yasanın geçmesini önleme adına oylarımızı kullanmak olacaktır.
Aklımızı kullanmadığımız sürece aklını kullananlara mahkum oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.