VATANDAŞLARINs RUH VE BEDEN SAĞLIĞINI KORUMAK, EN BAŞTA DEVLETİN GÖREVİDİR
Televizyonlardaki aile içi geçimsizlik programlarını bilmiyorsanız, yaşadığınızı sorgulamak gerekir. Toplumu ahlaken çökertmeyi amaçlayan bu programlar hız kesmeden devam ediyor. Sorunlu kişiler stüdyolara toplanıp hikayeleri anlatılarak insanlara izlettiriliyor. Maalesef, toplumun bir bölümü bu pespayeliği her gün seyrediyor gibi. Bu tür programlar önceleri evlilik programları adı altında başladı. Çöpçatanlar bu programları sunanlardı. Sonra bu programlar yasaklandı. Ancak daha sonra, 'Gitti Eteri, Geldi Beteri' misali, programlar farklı bir kavrama sokularak sunulmaya başlandı. Bu programlarda işlenen konular, fütursuzca faş ediliyor. Ahlak yoksunu kişi ya da kişiler, özel hayatlarındaki rezalete ballandırarak anlatıyorlar. Programı sunanlar ise bu durumu sanki önemli bir şey yapıyormuş gibi sürekli kaşıyorlar. Aslında bu programların yapımcılarının ve sunucularının amacı, insanların dertlerine deva olmak değil, para kazanmak. Hem de ciddi miktarda para. ATV televizyonu bu konuda öncü. Sabah kuşağında ayrı, öğleden sonra ayrı program var. Diğer televizyon kanallarında da benzerleri var.
Programlarda işlenen konular o kadar absürt ki, inanın sağlıklı bir insanın sağlığı bozulur. Mide bulantısı ise kaçınılmaz. İşin tuhafı, sanki Türkiye Cumhuriyeti'nin savcısı yok, hakimi yok, istihbaratı yok, hatta jandarması, polisi yok; ama bu kurum ve kişilerin görevlerini kendilerinin yaptığına inanan ve öyle pozlar takınan Muge'ler, Esra'lar, Didem'ler var. Gerçekten komedi. Evet, kim bu bayanlar? Gerçekten sorgu hakimi mi, savcı mı bunlar? Ya da psikolog mu, psikiyatrist mi? Yoksa doktoralarını Oxford'da, Sorbon'da, Yale'de yapmış sosyologlar mı? Sonra, bu programlara çıkan ya da çıkartılan insanlar Türkiye'nin kaçta kaçını temsil ediyor? Yurt dışından gelen herhangi birisi, her Allah'ın günü bu programlara katılan ve mağdur edebiyatı yapan meczup tipleri görse, demek ki Türkiye'deki aile yapısı böyleymiş, der geçer.
Bu kanaatin oluşmasına sebep olanlar ise bu programları yapanlar ve bu programlara bir türlü dur demeyenlerdir. Yani; en başta RTÜK'tür. Geçmişte toplumun ahlakını ifsad eden bu tür programları durdurması için RTÜK'ü göreve çağırdığım çok yazı yazdım. Ama hepsi beyhude çabaymış. Bir netice çıkmadı, çünkü! Siyasi ya da sosyal, kafasına uymayan birçok programa korkusuzca cezayı basan RTÜK, bu kanallara ve bu programlara neden sessiz kalıyor? Buradan bir kez daha RTÜK'e sesleniyorum; Aziz milletimizde hiçbir karşılığı olmayan bu programlar artık iyice sıktı. Lütfen gereğini yapın.
Son söz; vatandaşların ruh ve beden sağlığını korumak, en başta devletin görevidir. RTÜK, devletimizin önemli kurumlarından biridir.
Vesselam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.