Türkiye mi İsviçre mi...?
2015 yılının yaklaştığı ve son bir ay içinde bulunduğumuz Aralık ayına girmek üzereyiz.
2015 yılı ülkemizde ve yaşadığımız ülke İsviçre'de oldukca hareketli geçecek. Yaz aylarından önce Türkiye'de yapılacak genel seçimlerin ardından, Ekim ayında İsviçre'de de genel seçimler yapılacak. Ayrıca 2015 yılında, 100. yıl anısına Cenevre'de açılması planlanan bir sözde soykırım anıtı ülkemizi ve burada yaşayan tüm vatandaşlarımızı yakından ilgilendiriyor.
Burada merak ettiğim ve herkesin merak edeceği konu, İsviçre'deki dernekler ve STK'lar ne yapacak? Avrupa'da yaşayan Türk vatandaşlarına seçme hakkını tanıdı ve vatandaşlarımız bu hakkı ilk defa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kullandılar. Yukarıda değindiğim önemli meselelerde İsviçre'deki Sivil Toplum Kuruluşları, Türkiye odaklı mı, yoksa yaşadıkları ülkedeki seçimlere odaklı mı çalışmalar yapacak bunu sizler kadar ben de merak ediyorum. Bir çok vatandaşımızın eleştirdiği konu, artık oy avı için Türkiye'den vekiller buralara gelip bizleri yeniden hatırlar oldu şeklinde.
Binlerce kilometre uzakta olmamıza rağmen, ülkemizde yaşanan gelişmeleri yakından takip ederek demokkratik haklarımızı kullanmamız çok güzel. Önümüzdeki genel seçimlerden önce çeşitli Sivil Toplum Kuruluşları belki Türkiye'den milletvekillerini İsviçre'ye davet ederek vatandaşlarımızla buluşturmaya devam edecek. Ancak, yaşadığımız ülkede çocuklarımızın, gençlerimizin, kadınlar ve yaşlılarımızın sorunları var. Bu sorunların direk muhattabı İsviçreli makamlar ve siyasi partiler.
SİYASET ÖNEMLİ
Daha sayamadığım bir sürü sorunun çözümü yaşadığımız ülkedeki siyasetten geçiyor. İsviçre vatandaşı olan çifte vatandaşlarımız aktif siyasete katılımları kadar, seçimlerde oy kullanmamız o kadar önemli.
Bir araştırma sonucunda 900 bine yakın göçmen kökenli İsviçre'li seçmen bulunuyor. Bunların 50 bine yakını bizim vatandaşımız. Artık siyasi partiler, büyük bir oy potansiyeli olduğuna inandığı göçmen kökenli seçmeni kazanmak için bazı stratejiler uyguluyor. Türkiye'den buraya davet edilecek siyasiler ve diğer misafirler kadar, İsviçre'deki siyasi parti vekillerinin burada yaşayan vatandaşlarımızla buluşturulması ve sorunların onlara aktarılması o kadar önemli.
Yıllar önce ilk gelen büyüklerimiz, aralarındaki dayanışmayı kaynaşmayı sağlayabilmek için dernek lokalleri ve mescid ve benzeri buluşma yerleri açmışlar.
Ancak yıllar geçtikce, konjuktürel şartlarla beraber o yıllardaki öncelikler değişmiş bugün vatandaşlarımızın çok farklı sorunları var.
KAPANMA TEHLİKESİ
Bazı dernekler bu geçişi iyi yöneterek gençleri kazanabilmeyi başarmış. Ancak bazı dernekler, kurucularının ve yaşlıların dışındakilere yönelik faaliyet yapamayınca kapanmanın eşiğindeler. Aynı şekilde devletimizin buradaki temsilcikleri de konjuktürel değişiklikle hizmetlerini yeniden gözden geçirmeliler. 30-40 yıl önce kurulan dernekler ve o günkü Türk profiliin ihtiyaçlarına göre temsilcilikler gönderilmiş ve o zamandan bu zamana hizmet veriliyor. Ancak, 30-40 yıl öncesinin Türk profili ile bugünkü Türk profili çok farklılaştı. Bugün yaşı ilerleşmiş vatandaşlarımızın işlerini kaybettikleri an iş bulamama, sayıları oldukca fazla olan gençlerimizin meslek yeri bulamama yabancılık karşıtı ayrımcılıkla karşılaştığı sorunların başı çeken, kadınların aile içi şiddet sorunları, gençlerimizin bağımlılık sorunları bulunuyor. Ve malesef işssizlik ve sosyal yardım para alarak geçimini sağlayanların arasında bizim vatandaşlarımızın sayıları da oldukca fazla. Yaşı ilerleyen vatandaşlarımızın iş ararken, gençlerimiz meslek yeri ararken, sosyal ve işssizlik parası alarak geçinen vatandaşlarımızın, evde şiddet gören ve çocuğu bağımlı olan ailelerin ciddi anlamda onlara rehberlik yapacak, İsviçre makamlarıyla aracılık yapıp, vatandaşlarımıza yol gösterecek bir danışma merkezine ihtiyaçları var. Bu anlamda yıllar öncesindeki önceliklere göre kurulan dernekler ve devletimizin yetkilileri bu önceliklere göre artık hizmetlerini yeniden güncellemeli ve pozisyon almalı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.