Sadece ''YUHHHHH" yaz gönder..

1990 sonrasında dünyadaki bombalı saldırılara, iç karışıklıklara, etnik savaşlara baktığımızda, arkasında çoğunda sponsor devletlerin olduğunu görürüz. Yugoslavya'nın parçalanma sürecinde yaşananları sadece iç savaş olarak değerlendiremeyiz. Sponsor bir devlet muhakkak vardı orada. Yapılanların çoğu terördü. Dünyanın yakın dönemde yaşadığı en büyük terör saldırısıdır bu. Suriye ve Ortadaoğu ülkelerinde yaşanan son gelişmeleri hep birlikte takip ediyoruz. Nasreddin Hoca'nın damdan düşmesinden sonra kendisini anlamayanlara ''Bana damdan düşen birisini getirin'' demesi gibi; Bugün Avrupa ülkelerinde sokakta işyerinde karşılaştığımız bir Sırp, Hırvat, Makedon veya Ortadoğu'lu Arap Türkiye'de olanları sizin bir şey anlatmanıza gerek kalmadan anlıyor. İsviçre veya Alman basınında çıkışı aynı yerden olan çoğu objektif olmayan haberlere inanmıyor. Aynı oyunlar kendi ülkelerinde daha önce ya oynanmış ya da şu an oynanmakta. Ancak, bir İsviçre'li, Alman, bir Avrupa'lıya bazı yaşananları darbe kalkışmasını anlatmak pek kolay olmuyor. Gündem ne zaman Türkiye ile ilgili yoğun olsa karşılaştığınız ilk komşunuz veya iş arkadaşınız size 20min gazetesi veya Blick, NZZ'teki okuduğu Türkiye hakkındaki haberi soruyor. Veya okuduğu bu iki satır yarım yamalak haberle Türkiye'de ne olup bittiğini anlatıp üstelik sizi kendi doğrularını ikna etmeye kalkıyor. Objektif olmayan bu haberler Türkiye karşıtlarının İsviçre'deki uzantıları tarafından servis ediliyor veya bilgilerin altı dolduruluyor. Buna rağmen bilgilenmek isteyene hoşgörüyle yaklaşıp, anlamayana ve anlamak isteyene anlatmak sabırla izah etmek gerek. Sokakta saksı düşse bomba diye korkabilecek bir halkın, patlayan bombaların üzerine yürüyen, tankların altına yatan füzelerin üzerine balkondan atlayıp durdurmak isteyen, üzerine yaylım ateş eden helikoptere korkusuzca meydan okuyup söylenen bir halkı anlamaması çok olağan. Çünkü tüm bu olayları bizzat görmüş yaşamış aynı dili konuştuğumuz çevremizdeki Türkler daha olayları anlamıyor...

Örgüte değil arkasına bakmak lazım

Artık haritaları değiştirmek isteyen devletler, kendisine yakın, etnik veya mezhepsel bir konuyu tetikliyorlar. Avrupa'nın son dönem terör örgütlerine yaklaşımı ve çifte standart, onların terör belasından uzak kalmasına yaramıyor. Bütün terör örgütleri aynı bataklıktan besleniyor ve anlaşılması güç eylemlere imza atıyor. Örgüte değil, arkasına bakmak lazım.

''Son yıllarda bu kadar Türkiye düşmanlığı görmedim..'' diyorsunuz...

Son 20-30 yılda belki hepiniz gerek siyasilerin söylemleriyle gerek medyadaki aleni ikiyüzlü Türkiye ve Türk halkına saldırılarıyla ''ben bu kadar Türkiye düşmanlığı görmedim yaşamadım'' diyorsunuz. Özellikle AB ve AB ülkeleri Türkiye'nin ne dediğine değil, Türkiye ile sorunu olanların ne dediğine bakar dinler hale geldi. Kimse artık içindeki Türkiye kinini gizlemiyor. Bazı AB ülkeleri terör örgütlerini 'terör örgütü' değil diyebiliyor. Ülkesine sahip çıkan Türklerin yapacağı en ufak gösteride İsviçre, Almanya gibi ülkelerde en başta adı Türk olan Sosyal Demokrat geçinen siyasetciler ''Türkiye'deki siyaseti buraya getirmeyin'' derken, Türkiye'de tutuklanan gazeteci veya siyasetciler için meclis salonlarında ellerinde slogan ve dövizlerle kendileri Türkiye aleyhine önergeler sunabiliyor.

Sosyal Demokrat ve Yeşiller arkasına saklanmayın...

Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşları Sosyal Demokrat veya Yeşiller Partisi arkasına saklanıp gizlenen seçim zamanlarında ''Hepimiz biriz sorunlarımız ortak'' diyen siyaseti hizmet için değil, ülkemizdeki etnik ve siyasi husumeti buraya taşımak ve bunun propagandasının bir parçası olmak için siyaset yapan Türk isimleri artık iyi tanımalı.

Dernekcilik ve STK anlayışı değişmeli...

Dünya değişti. Avrupa değişti. Ülkelerin savaş stratejileri öncelikleri değişti. İsviçre'de ve Avrupa ülkelerinde yaşayan vatandaşlar, dernekler ve STK'lar artık 30-40 yıldır kronikleşmiş düzeni mantığını anlayışını da değiştirmeli. Devletin buradaki temsilcileri de aynı şekilde. 20-30 yıl önceki Türk vatandaşlarının öncelikleri ve sorunları bugün aynı değil. Son yıllarda vatandaşlarımızı en çok rahatsız eden konuların başında Türkiye aleyhinde yapılan haberler geliyor. Bir gün sabah elimize aldığımız o gazetelerde Türkiye karşıtı bir haber göremessek şaşırır hale geldik. Kendi ülkelerinin siyasetcilerinden fazla bizim ülkemizi yönetenlerin haberlerini manşetten haber yapmak için adeta yalancılıkta birbiriyle yarışır hale geldi. Medya'da çıkan Türkiye aleyhindeki haberlere tepki göstermek istiyorum ama Almancam yetersiz diyen bazı vatandaşlara ''Al o haberi eline, altına üzerine sadece YUHHH yaz faksla gönder yine yeter'' diyorum. Ama bunu bir kişi değil 1000 kişi yaparsa anlam kazanır. Sosyal medya erişimini Whatsapp paylaşım ağını doğru kullanılmamız durumunda artık insanlara erişmek olumsuz bir haberin linkini paylaşıp ortak tepki vermek çok daha kolay. Önemli olan kitlesel topluca verilen tepkilerdir. Bir siyasi parti Türkiye kökenli isimlerin güdümüyle sürekli Türkiye aleyhine demeçler veriyor Türkiye'yi İsviçre medyasına şikayet ediyor. Türk Toplumu ve STK'lar topluca bir araya gelip İsviçre kamuoyuna ''Biz bu siyasi partiyi kınıyoruz ve tüm seçmen Türklere bu siyasi partiye oy vermemeye mesafeli durmaya çağırıyoruz'' diyebiliyor mu? Tüm dernek ve STK'lar birlikte hareket edebilirse, istediğiniz siyasi partinin en üst yetkilisini lokalinize meclisine de getirir, 20-30 bin oy potansiyelinin olduğu bir topluluğun sorunlarını savunur hale de getirebilirsiniz.

Türkiye'ye daha fazla saldırı olacak...

Bundan sonraki yıllarda daha az saldırı daha çok Türkiye övgüsü bekleyen varsa yanılır. Ülkemize karşı kirli hesabı olanların hepsinin yanyana elele kolkola olduğu bir ortamda topyekün algı saldırısı devam edecek. Medya'yı yönlendirip bilgi servis ederek her türlü algıyı oluşturanları biliyoruz. Bundan sonraki dönem kimse gazetelerde Türkiye'yi övmesini beklemesin. Bu saldırılara hazırlıklıyız. Buna karşı neler yapabileceğimizi düşünelim. Birlik olma yolunu düşünelim.

Bu yazı toplam 169 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cemil Baysal Arşivi