Ekim seçimleri ve bizim oylarımız
20 Ekim'de İsviçre'de 51. yasama dönemi için dört yıllığına göreve gelecek olan vekiller için genel seçimler yapılacak. Federal seçimlerde 200 sandalyeli Ulusal Konsey görevlisi ve 46 üyelik Kantonlar Konseyi üyesi seçilecek. Ulusal Konsey'de vekil sayısı, kantonun nüfus sayısına göre belirlenecek.
Beş milyon üzerindeki seçmenin oy kullanma hakkı bulunduğu İsviçre'de çifte vatandaş olan Türklerin de oy kullanma hakkı var. Yedi siyasi partinin yarışacağı seçimlerde her oyun çok kıymetli olduğu bir gerçek. 8.3 milyon nüfusa sahip İsviçre 50 yılı akşın bir zamandır koalisyon hükümetleri tarafından yönetilmektedir. Federal hükümeti oluşturacak olan kabinenin yedi üyesi bulunmaktadır. Seçimlere katılımın genelde yüzde 50'lerin altına olması, marjinal partilerin yüklenmesiyle her iki meclise de aday göndermelerine neden oluyor. İsviçre'de seçmenlerin büyük çoğunluğu tercihlerini, sandık başına gitmeden elektronik oylamayla ya da mektupla yapıyor. İsviçre’de 1,3 milyonu aşkın göçmen kökenli vatandaş bulunuyor. Seçime katılım az olunca göçmen kökenli seçmenlerin seçime giderek demokratik haklarını sandığa yansıtmaları halinde İsviçre'de hem Ulusal Konsey düzeyinde hem de Kantonlar Konseyi'nde bu oylar etkili olabilirler.
İsviçre’de ırkçılık ve yabancı düşmanlığını mülteci akınını bahane ederek körükleyen İsviçre Halk Partisi (SVP) 2015 seçimlerinin galibi olmuştu. Bu seçimlerde aynı argümanları kullanacağı kesin. Avrupa'da olduğu gibi İsviçre'de de ırkçı, aşırı sağ partilerde yükselişin devam edeceğine kaçınılmaz olarak bakılıyor.
Nüfusunun önemli yüzdesi göçmen kökenli olan İsviçre’de göçmenlerin oylarına sahip çıkarak, İsviçre politikasında da belirleyici bir güç olabilmesini sağlamak; seçme hakkı bulunanların sandığa giderek ırkçı gidişata dur denilmesinden geçer.
Gerek adaylarımızla gerekse de oylarımızla İsviçre'nin dört yıllığına gidişatına yön vermeli, oylarımızla varlığımızı hissettirtmeliyiz. Bu arada isimleri bize benzeyen, oylarımıza talip olanlar da şunu bilmelidir ki, bizim oyumuzu alacakların bizimle ve değerlerimizle kavgası olmaması lazımdır. Sandığa gidin, oylarınızı kullanın, diyorsak da çantada keklik değiliz. Kim oyumuzu alacaksa bizi dinlemeli ve bizim sorunlarımızı çözmeye çalışmalıdır. Bunu da isteyebilmemiz için de bizimde sandı ğa yoğun ilgi göstererek, farklılığımızı ortaya koymamız gerekiyor. Sonra da bizim için şöyle dediler, şöyle yaptılar diyerek sızlanmanın anlamı kalmaz. Ekime kadar daha vaktimiz var. Türk kökenli adaylarımız bu yarışa girerlerse ve bize ve değerlerimize karşı saygılı olurlarsa onları oylarımızla destekleyeceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.