Koronavirüsten korunmak için nasıl beslenmeliyiz?
Dünya Sağlık Örgütü’nün gündemine ilk sıradan yerleşip acil durum çağrısı yaptığı bu koronavirüsten kendimizi nasıl koruyabiliriz, beslenmede nelere dikkat etmeliyiz? Diyetisyen Müge Bozok anlattı.
Tüm dünyayı alarma geçiren, ulaşımın, ticaretin ve daha pek çok zincirin yüksek oranda etkilendiği bir virüs olan koronavirüs, güncel hali ile binlerce insanın ölümüne sebep oldu. Çin'in Wuhan kentinden dünyaya yayılan coronavirüsten korunmak için neler yapmalıyız? Diyetisyen Müge Bozok, koronavirüsten korunmak için bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
KORONAVİRÜS NEDİR?
Corona virüsü, MERS-CoV, SARS-CoV ve 2019-nCoV olarak türlere ayrılmaktadır. Aslında mutasyona uğramadan önceki halleri ile öldürücü semptomları yok denecek kadar azdır. Özellikle memelilerde ciddi semptomlara neden olmaktadır. Solunum sistemi başta olmak üzere semptomlarını sindirim ve boşaltım sistemi üzerinden göstererek tüm bağışıklığı olumsuz yönde etkilemektedir. Virüsün mutasyon geçirip geçirmeyeceğini kontrol edilemediğinden, bağışıklığınızı güçlendirmek için kendinizi korumak adına dikkat etmeniz gereken birkaç noktayı özet olarak şu şekilde sıralayabiliriz:
Her gribin virüsü, bulaş yolu ve vücutta tutulum yaptığı sistem farklılık gösterebilmektedir. Bu nedenle beslenme düzeninde bağışıklık güçlendirmeye yönelik, kış mevsimine uygun bir düzen oluşturmak korunmaya destek olmaktadır.
KORONAVİRÜSTEN KORUNMAK İÇİN BESLENMENİZE ÖNEM GÖSTERİN
Zerdeçal, zencefil gibi kök besinlere gereken önemi vermeli. İster tazesini ister kurusunu çorbalara, salatalara ekleyerek tüketebilirsiniz.
C vitamini başta olmak üzere bağışıklığı destekleyecek vitaminleri almayı ihmal etmeyin. Mevsime uygun taze sebze ve meyveler tercih edilmelidir. Günde 2-3 porsiyon mutlaka bu besinlerden tüketiyor olmalı, meyve ve sebzeleri iyice yıkamayı, bazı koyu yeşil yapraklıları sirkeli suda bekletmeyi ihmal etmeden, hijyenik koşulları sağlayarak tüketmeye özen gösterin.
Antioksidanların önemi bu dönemde daha da artmaktadır. Vitaminlerde A, C ve E; antioksidan özellikteki vitaminlerden olup hücrelerin olumsuz dış faktörlere karşı dayanıklılığını artırmaktadır. Vitaminlerin dışında flavonoidlerden antosiyanin, quersetin, kaempferol, sambucus nigra berry gibi besin bileşenlerinin de önemi büyüktür. Bu bileşenleri kış sebzeleri ve meyvelerinden alınabileceği gibi doktorunuza danışarak takviye olarak da eczanelerde bulunan seçenekleri tercih edebilirsiniz.
Bu dönemde sıvı alımı normalden kat ve kat fazla önem taşımaktadır. Normalden birkaç bardak daha fazla su tüketmek kış aylarında bağışıklığa destek olmaktadır. Gün içinde en az 8 bardak su içmek önemlidir.
Mevsime oldukça uygun olan bitki çaylarını tüketerek de hem sıvı alımına destek olur. Aynı zamanda ıhlamur, adaçayı, karanfil, zencefil gibi bitki çaylarının tedaviye destek, antiseptik özellikleri de bulunmaktadır. Herhangi bir rahatsızlık, alerji ya da hamilelik gibi özel bir durum bulunmuyorsa günde 2 fincan sevdiğiniz türde bitki çayını tüketmeniz bağışıklığınızı destekleyecektir.
Probiyotik ve onları besleyen prebiyotikler bağışıklığın en iyi elemanlarıdır.
Sağlam bağırsak demek sağlam bir bağışıklık demektir. Sebze ve meyvelerden gelen lifler bağırsak floranızı iyileştirmekte, besinlerle alınan faydanın maksimum olmasını sağlamakta, emilimi kolaylaştırmakta, faydalı bakterilerin daha iyi görev yapmasına olanak sağlamaktadır.
Faydalı bakteri olan probiyotikler ise vücudun daha dirençli olmasını sağlamaktadır. Besinlerin sindirim ve emilimi daha sağlıklı yapılmaktadır. Bunun için fermente besinlere gereken önemi verip kefir, yoğurt, turşu, boza tercih edebilirsiniz.
BESİNLERİ İYİ PİŞİRİN!
Özellikle et ürünlerini bu dönemlerde tüketirken daha dikkatli olun. İç kısımlarının iyice pişmesine dikkat edin. Dışarıda tüketiyorsanız güvendiğiniz bir restorandan yemeniz ve çok pişmiş seçeneğini tercih etmeniz yararınıza olacaktır.
Sarımsak, pırasa ve soğan gibi soğangiller ailesinden daha çok yiyin. İçeriğindeki sülfürlü bileşenleri ile bağışıklık sistemini desteklerken aynı zamanda içeriğindeki bu bileşenler ile doğal antibiyotik görevi görürler.
Gripten koruyan ya da gribi önleyen tek bir besin ya da ilaç maalesef ki yoktur.
Hijyenik olmak, bulaş riskini en aza indirmektedir.
Bu nedenle hangi hastalık, bakteri ya da virüs olursa olsun hijyen koşullarını iyileştirmek fayda sağlayacaktır. Bunun için en basiti elleri sık sık yıkamaktır. El dezenfektanları eğer eller sıkça yıkanmıyorsa kullanılabilecek alternatiflerdendir. Toplu kullanım yapılan yerlerde havlu yerine tek kullanımlık, kullan at şeklinde kağıt peçeteler avantajlıdır.
EVİNİZİ HAVALANDIRMAYI İHMAL ETMEYİN
Çok mecbur kalınmadıkça hastaların bulunduğu ortama, hastanelere girmemek de koruyuculuk anlamında önem taşımaktadır. Aynı şekilde oldukça kalabalık olan toplu taşıma araçlarından da bu dönemde mümkün olduğunca uzak durmak, eğer uzak duramıyorsanız ellerinizi öncesinde ve sonrasında yıkamak, damlacık yoluyla bulaşan bir virüs olduğundan maske kullanmak koruyuculuğu arttırabilir. Havalandırma önem taşımaktadır. Evinizi, arabanızı, iş yerinizi sıkça havalandırmayı ihmal etmeyiniz.
Özetlemek gerekirse coronavirüsün henüz netleşmiş bir tedavisi bulunmamaktadır. Türkiye’de henüz herhangi bir coronavirüs vakasına rastlanmasa da risk oldukça yüksektir. En önemli nokta bu ve benzeri hastalıklara yakalanmamak, korunmaktır. Risk faktörlerini azaltmak, virüslere teslim olmamak ve daha iyi bir bağışıklığa sahip olmak adına yukarıdaki önerilere kulak vermelisiniz.
Bu haber toplam 4473 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.