İsviçre’deki Türk toplumunun değerleri
İsviçre’de görmeye alışık olduğumuz simaların dışında, nispeten daha az tanınan ama İsviçre’deki Türk toplumunun önemli birer parçasını oluşturan yeni nesillerden insanlarımız var. Genç yaşlardaki bu kişiler, gelecekte İsviçre’deki Türkleri çok daha önemli yerlerde temsil edecekler. Bugünkü yazımda, geçtiğimiz hafta kutladığımız 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel olarak Cenevre’de yaşayan farklı alanlardan 3 değerli Türk kadınını tanıtmak istiyorum.
Sıla Okay:
22 yaşındaki Sıla Okay, Adana’da dünyaya gelmiş. Henüz çocuk yaşlarda müziğe olan yeteneği ailesi ve öğretmenleri tarafından keşfedilen Sıla, 9 yaşında Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuarı’na başlamış. Keman konusunda uzmanlaşan Sıla, uzun bir süre konservatuarda Rus eğitmenler ile de eğitimini sürdürmüş. Bu süreçte Svetlin Roussev, Toğrul Ganiyev gibi tanınan keman solistlerinden dersler almış. Sıla, kemandaki uzmanlığının yanı sıra piyano gibi başka müzik aletlerini de oldukça başarılı bir şekilde çalabiliyor. Adana’da aldığı başarılı eğitimin ve öğretmenlerinin desteğiyle dünyanın en prestijli müzik okullarından Haute École de Musique de Genève’de okumaya hak kazanmış. Daha sonrasında da bulduğu burs desteğiyle İsviçre’ye gelmeyi başaran Sıla, okulunda Tedi Papavrami gibi dünyaca ünlü kemanistlerin öğrencisi şu anda. Okulunun yanında birçok konsere aktif olarak katılan Sıla, ülkemizi bulunduğu camiada büyük bir genç yetenek olarak temsil ediyor. Sıla’nın kendi gibi geçlere de anlamlı bir mesajı var: “İmkansızlıklar gençleri umutsuzluğa düşürmemeli, cesaret sahip olabileceğiniz en iyi yol göstericidir.”
Dilara Bayrak:
Türkiye’den İsviçre’ye yerleşen öğretmen bir annenin kızı olarak İsviçre’de dünyaya gelen Dilara ise hayatına doğup büyüdüğü İsviçre’de devam etmiş. Çocukluğundan beri hep aktif bir genç olarak ön plana çıkan Dilara, okul hayatındaki başarısı sonucu Cenevre Üniversitesi’nde hukuk eğitimine başlamış. 2019’da lisans eğitiminin son senesinde Yeşiller Partisi’nden Cenevre Kanton Meclisi’ne milletvekili olarak seçilmiş. Milletvekili seçildiğinde henüz 22 yaşında olan Dilara, şu anda parlamentonun en genç üyesi konumunda. Milletvekilliği ile beraber hukuk eğitiminin avukat olmak için bir gerekliliği olan 1.5 senelik stajını da sürdürmekte Dilara. İleride gayrimenkul avukatı olmak isteyen Dilara, siyasetteki aktifliğini de İsviçre’deki azınlıkların haklarını koruma ve iklim değişikliği ile mücadele konusunda sürdürmeyi diliyor.
Birsu Karaarslan:
1996 yılında Adana’da dünyaya gelen Birsu, Mersin’de Tarsus Amerikan Koleji’ni bitirdikten sonra Üniversite eğitimi için İngiltere’nin yolunu tuttu. Dünyanın önde gelen Üniversitelerinden Durham Üniversitesi‘nde Kriminoloji ve Sosyoloji üzerine lisans eğitimini başarıyla tamamlayan Birsu, dünyanın ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinde stajlar yapmış. İstanbul, Adana, Moskova, Tunus ve İspanya’da özel sektörde, üniversitelerde ve çeşitli STK’larda stajlar yaptıktan sonra Cenevre’ye Graduate Institute Geneva’da Master eğitimi için taşınmış. Okulu devam etmekteyken yaptığı Birleşmiş Milletler Türkiye Daimi Temsilciliği ve Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü Gaziantep ofisindeki stajlarından sonra Birsu, geçtiğimiz yıl Ekim ayında Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü Cenevre Ofisi’nde Silahsızlandırma ve Rehabilitasyon alanında danışman (Programme Support Consultant DDRR) olarak işe başladı. İşiyle beraber okuluna da devam etmekte olan Birsu, bu yaz Master’ını bitirmeyi hedefliyor. Herkesin ikinci bir şansı hakkettiğine inandığını ve inanmak istediğini belirten Birsu, bu ikinci şanstan ise kadına şiddet uygulayanları mahrum bıraktığını söylemeyi de ihmal etmiyor.
Sıla, Dilara ve Birsu bugünkü bu yazıya sığan yalnızca 3 tane örnek. Şu an İsviçre’de henüz 20’li ve 30’lu yaşlarında iş sahibi olan, şirketlerde önemli rollerde çalışan, bulundukları toplum içerisinde aktif olan, sanatla ve müzik ile uğraşan daha nice değerleri var İsviçre’deki Türk toplumunun. Bunun yanı sıra eğitimine İsviçre’nin en iyi üniversitelerinde devam etmekte olan birçok parlak arkadaşımız mevcut. Tüm bu insanlar ile beraber İsviçre’deki Türk toplumunun geleceği umut vadediyor. İsviçre’ye de iyi bir şekilde entegre olan bu genç insanlar, ileride iş hayatında, politikada, sanatta ve hayatın birçok alanında Türk toplumunu temsil edecekler ve İsviçre-Türkiye arasında sağlam köprüler kurulmasına katkı sağlayacaklar. Bu genç insanlar aynı zamanda da yeni yetişen daha genç kuşaklar, burada doğup büyüyen çocuklar için birer ilham, umut ve motivasyon kaynağı oluyorlar, olmaya da devam edecekler.
Sinan Şencan
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.