Dünyada nüfusa göre kanser görülme sıklığı en fazla Avrupa'da
Gelişmiş ülkelerde her 100 bin kişiden 268’ine kanser teşhisi konulurken az gelişmiş ülkelerde bu rakam her 100 binde 148 olarak belirtiliyor.
Dünya Kanser Araştırma Fonunun (WCRF) verilerine göre, nüfus yoğunluğu dikkate alındığında gelir seviyesi yüksek ülkelerde kanser görülme sıklığı, orta ve düşük gelirli ülkelere göre daha fazla.
Gelişmiş ülkelerde her 100 bin kişiden 268'ine kanser teşhisi konulurken, az gelişmiş ülkelerde bu rakam her 100 binde 148 olarak belirtiliyor. Öte yandan nüfusun üçte ikisinin gelişmekte olan ülkelerde yaşadığı göz önüne alındığında dünya genelinde yeni kanser vakalarının yüzde 57'si düşük ve orta gelirli ülkelerde görülüyor.
Ülkeler arasındaki dağılıma bakıldığında Avrupa ülkelerinin, nüfus oranına göre kanser görülme sıklığında üst sıralarda olduğu görülüyor.
Dünyada nüfusa göre en yüksek kanser görülme sıklığına, her 100 bin kişide 338 kişi ile Danimarka'da rastlanırken Danimarka'yı, her 100 binde 300'den fazla kişiyle Fransa, Avustralya, Belçika, Norveç, ABD, İrlanda Güney Kore ve Hollanda takip ediyor.
Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) GLOBOCAN verilerine göre, erkeklerde kansergörülme oranı kadınlardakinden yaklaşık yüzde 25 daha fazla. Dünya genelinde her 100 bin erkekten 205'inde, her 100 bin kadından ise 165'inde kansere rastlanıyor.
Erkeklerde kanser görülme oranı, bölgelere göre çok büyük değişiklik gösteriyor. Örneğin Batı Afrika'da her 100 bin erkekten 79'unda, Avustralya/Yeni Zelanda'da ise 365'inde (çoğu prostat olmak üzere) kanser görülüyor.
Kadınlarda ise kanser görülme oranı, bölgeler arasında büyük farklara rastlanmıyor. Kuzey Amerika'da her 100 bin kadından 295'inde, Güney-Orta Asya'da ise 103'ünde kanser görülüyor.
Kanserin gelişmiş ülkelerde daha fazla görülüyor olmasının tetikleyici faktörleri arasında tütün kullanımı, aşırı kilo / obezite ve fiziksel hareketsizlik yer alıyor. Tüm dünyada görülen kanser vakalarında enfeksiyonlar yüzde 17 oranında rol oynuyor.
Amerikan Kanser Derneğine göre, dünyadaki kansere bağlı ölümlerin yaklaşık yüzde 65'i düşük ve orta gelirli ülkelerde kaydediliyor.
GLOBACAN'in son verilerine göre, gelişmiş ülkelerde her yıl yaklaşık 6 milyon kanser vakası, yaklaşık 2,9 milyon kansere bağlı ölüm gerçekleşiyor. Az gelişmiş ülkelerde ise yaklaşık 8 milyon kanser vakası ve 5,3 milyon kanser ölümü kaydediliyor.
Afrika'da 645 bin kanser, 456 bin kansere bağlı ölüm görülürken Doğu Akdeniz bölgesinde yaklaşık 555 bin kanser vakası, yaklaşık 367 bin ölüm gerçekleşiyor.
Amerika kıtasında yaklaşık 2,9 milyon kanser vakası, yaklaşık 1,3 milyon kansere bağlı ölüm; Avrupa'da yaklaşık 3,7 milyon kanser vakası, yaklaşık 1,9 milyon kansere bağlı ölüm, Güneydoğu Asya'da yaklaşık 1,7 milyon kanser vakası, yaklaşık 1,2 milyon kansere bağlı ölüm ve Batı Pasifik'te yaklaşık 4,5 milyon kanser vakası ile yaklaşık 3 milyon kansere bağlı ölüm kaydediliyor.
Amerikan Kanser Derneğine göre, akciğer kanseri, hem gelişmiş hem de az gelişmiş ülkelerde erkekler arasında kansere bağlı ölümlerinin önde gelen nedeni olarak biliniyor.
Gelişmiş ve az gelişmiş ülkelerde kadınlarda en fazla ölüme yol açan kanser ise meme kanseri olarak belirtiliyor.
"TÜM KANSERLERİN YAKLAŞIK ÜÇTE BİRİ ENGELLENEBİLİR"
Dünya Kanser Kontrol Örgütü (UICC) eski başkanı, Hacettepe Üniversitesi Çocuk Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Tezer Kutluk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Globocan'in en son yayımlanan 2012 verilerine göre, dünyada her sene 14 milyon kişiye kanser tanısı konduğunu kaydetti.
Kutluk, "Dünyadaki kanser istatistiklerini incelerken, kadınların ve erkeklerin risk davranışları konusundaki farklılıkları da dikkate alarak kadınlarda ve erkeklerde diye ikiye ayırmak gerekiyor. Erkeklerde görülen kanser türleri arasında birinci sırada akciğer kanseri yer alırken, ikinci sırada prostat, üçüncü sırada kalın bağırsak, dördüncü sırada mide, beşinci sırada ise karaciğer kanseri yer alıyor. Kadınlarda ise birinci sırada meme kanseri, ardından kalın bağırsak kanseri ve kadınlarda tütün kullanımındaki artışa bağlı olarak üçüncü sırada akciğer kanseri yer alıyor. Bunu rahim ve mide kanseri takip ediyor. Rakamlara baktığımız zaman, her iki cinste de ortak kanser türleri olduğunu görüyoruz." dedi.
Dünyada her sene 14 milyon kişiye kanser tanısı konduğunun altını çizen Kutluk, "Bu projeksiyonla dünyada her faktörün eşit olduğunu farz edersek, sadece nüfus artışından dolayı, 2030 yılında bu sayının 21-22 milyona çıkması öngörülüyor. Maalesef kanserde korunma, tarama ve tedavide devrim sayılabilecek olağanüstü başarılar yaşanmasına rağmen her yıl görülen 14 milyon kanser vakasının 8 milyonu ölümle sonuçlanıyor. Kansere karşı mücadele eden bizler, kanserle uğraşan bilim insanları, bu söz konusu kanser ölümlerinin 3-4 milyonuna 'erken ölüm' diyoruz. Hemen alınacak tedbirlerle kısa ve orta vadede ölümleri önleyerek kanserölümlerini yarı yarıya düşürmek mümkün." ifadelerine yer verdi.
"Tüm kanserlerin yaklaşık üçte birinin, tütün kullanımını engelleyerek, sağlıklı beslenerek ve fiziksel aktiviteyi artırarak önlenebileceğini" vurgulayan Prof. Kutluk, bu üçüyle ilgili bireylere, ailelere ve kuruluşlara, ülkelere düşen görevler olduğunu söyledi.
Kutluk, "50 yaşından sonra tarama yaptırarak kalın bağırsak kanserini, kadınlarda cinsel hayatın başlamasıyla birlikte rahim taramaları yaptırarak rahim kanserini, 40'lı yaşlarda meme taraması yaparak meme kanserinde erken tanıyla tedavi başarısı yüksek oluyor. 60'lı yıllarda yüzde 30-40'larda olan kanser tedavi başarı oranı doğru zamanda doğru yerde doğru tedavi uygulanabildiği durumlarda neredeyse yüzde 70'lere geldi." dedi.
Kanser hastalarının yüzde 30 gibi çok önemli kısmının kaybedildiğini ama tek tek bakıldığında meme kanserindeki ve çocuk lösemilerindeki başarı oranının yüzde 90'ları aştığını kaydeden Kutluk, prostat hastalığından mustarip olunsa da insanların neredeyse bu kanser türü yüzünden ölmeyecekleri tedavi yöntemleri geliştirildiğini belirtti.
Kutluk, "Kanser hala dünyadaki en önemli ölüm nedeni. Ancak korunma, tarama ve tedavi ile giderek marjinal bir hastalık olma yönünde ilerliyor. Bireylerin tek tek mücadelesi önemli elbette ama ülkelerin kanser korunma programları ve kontrol planlarıyla bu hastalığa karşı önlem alması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Dünyanın pek çok yerinde uygun koşullarda radyoterapi uygulanamadığına, uygun cerrahiye, uygun görüntüleme imkanlarına, ilaç ve tedaviye erişimin olmadığına da dikkati çeken Prof. Kutluk, Türkiye tedaviye erişim anlamında önemli gelişmeler kaydedildiğini ve tedavide başarı oranının arttığını dile getirdi.
Bu haber toplam 8159 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.