BERN- İsviçre Federal Konseyi, yeni nükleer santral inşaatlarına yönelik yasağın kaldırılmasını önererek, enerji arz güvenliğini artırmayı hedefliyor. Ancak, Avrupa’daki mevcut projeler, bu tür girişimlerin karmaşıklığını ve zorluklarını gözler önüne seriyor.

İnşaat Süresi ve Maliyetler

ETH Zürih’ten Nükleer Enerji Profesörü Annalisa Manera’ya göre, bazı projelerde altı yılın altında inşaat süreleri mümkün. Özellikle Güney Koreli KHNP şirketi, Birleşik Arap Emirlikleri’nde hızlı inşaatlar gerçekleştirdi. Ancak, Berlin Teknik Üniversitesi’nden Alexander Wimmers, Avrupa’daki projelerin genellikle uzun sürdüğünü ve maliyetlerin arttığını belirtiyor. Örneğin, Finlandiya’daki bir Fransız reaktörü 18 yılda tamamlandı. İsviçre’deki karmaşık onay süreçleri de inşaat sürelerini uzatabilir.

Güvenlik ve Riskler

Yeni nesil nükleer santraller, güvenlik standartlarını artırarak, çekirdek hasarı ve radyoaktif sızıntı riskini on milyon yılda bir gibi düşük seviyelere indirmeyi hedefliyor. Ancak, tamamen risksiz bir teknoloji henüz mevcut değil.

Ekonomik Değerlendirme

Wimmers, özel sektörün genellikle yenilenebilir enerjiye yatırım yaptığını ve yeni nükleer santrallerin devlet desteği olmadan kârlı olmadığını savunuyor. İsviçre enerji sektörü de devlet sübvansiyonları olmadan yeni nükleer santral projelerine sıcak bakmıyor. Manera ise yenilenebilir enerjinin depolama ve şebeke maliyetlerinin göz ardı edildiğini, uzun vadede nükleer enerjinin istikrarlı bir elektrik kaynağı sağlayabileceğini düşünüyor.

Atık Yönetimi

Yeni bir nükleer santral inşa edilse bile, yüksek radyoaktif atıkların nihai depolanması için mevcut planlanan derin jeolojik depolama alanları yetersiz kalabilir.

İsviçre’nin yeni nükleer santral projeleri, inşaat süresi, maliyetler, güvenlik ve atık yönetimi gibi birçok zorluğu beraberinde getiriyor. Avrupa’daki mevcut projeler, bu tür girişimlerin karmaşıklığını ve potansiyel gecikmeleri gösteriyor. Bu nedenle, enerji politikalarında dikkatli ve kapsamlı bir değerlendirme yapılması gerekiyor.