SOLOTHURN- İsviçre Federal Mahkemesi, Kosova vatandaşı bir suçluya verilen sınır dışı kararını, “kişisel zorluk” gerekçesiyle kısmen iptal etti. Karar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 8. maddesi olan “özel ve aile hayatına saygı hakkı” çerçevesinde değerlendirildi.

Dava ve Kararın Arka Planı

Suçlu, 2023 yılında Solothurn Yüksek Mahkemesi tarafından kasten adam öldürmeye teşebbüs suçundan 7,5 yıl hapis cezasına ve 10 yıl süreyle İsviçre’den sınır dışı edilme cezasına çarptırılmıştı. Mahkeme, kişinin geçmişte de suç işlemiş olması nedeniyle kamu güvenliğini koruma amacıyla bu kararı almıştı. Ancak Federal Mahkeme, kişinin ailesiyle olan bağlarını ve özel durumunu dikkate alarak, sınır dışı edilme kararının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine hükmetti.

Aile Bağlarının Önemi

Suçlu, İsviçre’de yaşayan ağır engelli bir oğlun babası. Federal Mahkeme, babanın oğluyla düzenli temasının kesilmesinin çocuğun gelişimini olumsuz etkileyebileceğini ve bu durumun insan hakları açısından sorun teşkil ettiğini belirtti. Karar, babanın oğluna sağladığı duygusal ve fiziksel desteğin dikkate alınması gerektiğini vurguladı. Mahkeme, Solothurn Yüksek Mahkemesi’nden, kamu güvenliği ile baba-oğul ilişkisi arasındaki dengeyi yeniden değerlendirmesini istedi.

AİHS ve İsviçre Hukuku

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi, bireylerin aile hayatına saygı gösterilmesini güvence altına alıyor. Ancak, bu hakkın kamu güvenliği ve düzeni gerekçesiyle sınırlanabileceği durumlar da bulunuyor. Federal Mahkeme, bu dengenin doğru kurulmadığına ve sınır dışı kararının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine hükmetti.

Kamu Güvenliği ile İnsan Hakları Dengesi

Bu karar, kamu güvenliği ve bireysel insan hakları arasında hassas bir denge kurulması gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Suçlunun, geçmişte işlediği suçların ciddiyetine rağmen, ailesiyle olan bağlarının korunmasının da önemli olduğu vurgulandı.

Federal Mahkeme’nin kararı, İsviçre’de insan hakları standartlarının korunması açısından önemli bir emsal teşkil ediyor. Ancak, bu tür durumlarda kamu güvenliği ile bireysel haklar arasındaki dengenin nasıl sağlanacağı konusunda tartışmalar devam ediyor. Solothurn Yüksek Mahkemesi’nin vereceği yeni karar merakla bekleniyor.