NASIL DA GÜZELDİ O MAYIS’LAR!..
Kıymetli dostlarım, bugün 7 Mayıs..
Baharın son ayına girdik çok şükür!..
Ve bu güzel ay, ister istemez insanı maziye götürüyor..
Evet, Mayıs dendiği vakit içim kıpır kıpır olur..
Yeşeren ağaçlar, cıvıl cıvıl öten kuşlar, gelir aklıma!.. Tabiat açısından da önemli bir değişimin başlangıcıdır Mayıs!..
İstanbulular iyi bilir, Boğaziçinin her iki yakasını kuşatan “erguvan çiçekleri” de bu ayda neşvü nemâ bulur.. Biz İstanbullular için özel bir fotoğraftır boğazın erguvanları..
Tabi işin içinde, Mayıs ayı, aziz İstanbul, Boğaziçi, Erguvan çiçekleri, olunca kendinizi çok renkliliğin ve duygu selinin merkezinde bulursunuz..
Öyle ya, hatıralardan daha tatlı, daha lezzetli, ne olabilir?..
Pertevniyal Lisesi’nde talebe olduğum o güzel yıllar.. Arkadaşlarla Mayıs’ın gelmesini dört gözle beklerdik..
Zira Mayıs gelince talebe için her şey bitmiş olurdu..
O zamanlar, müfredat farklıydı.. Çocuklara fazla ders saati yüklenilmezdi..
Mayıs ayı gelince okul hocaları da talebeleşirdi..
Hele mayıs sonu oldu mu, tatil başlardı.. Yine o yıllarda 1 Mayıs resmi tatildi.. 0kullar kapalıydı.. Biz hemen arkadaşlarla kısa bir istişareden sonra 1 Mayıs’ta ne yapacağımızın kararını verirdik.. İstikamet belliydi.. Genellikle Ada’ya gidilirdi..
Ya Heybeli ya da Büyükada!.. Ama ekseri Büyükada’ya gidilirdi!.. Çamlıklar, Dilburnu, fayton sefâsı, unutulmayacak güzelliklerdi.. Hele o vapur seyahati, fevkalâdeydi..
İstanbul 1 Mayıs sabahlarında cıvıl cıvıl olurdu..
Tarihi Galata köprüsündeki Adalar iskelesinden Ada vapuruna binerdik..
0 zamanlar 1953 İtalyan yapımı üç vapur vardı ki, devrin en süratli ve modern gemileriydi...
Paşabahçe, Dolmabahçe ve Fenerbahçe!..
Bunlar hem Ada, hem de Yalova seferi yapan vapurlardı.. Birinci, ikinci ve lüks mevkileri vardı.. Lüks mevkiye hâli vakti yerinde olan insanlar otururdu.. Ayrıca bir de güverte kısmı vardı ki, neşe kaynağıydı.. Bizim grubun takıldığı yer orasıydı.. Gırgır, şamata, bir alemdi.. Ama her şey ölçülüydü, etraf aşırı rahatsız edilmezdi.. Vapurla ada seyahati, yaklaşık bir saati bulurdu.. Tabii esas film adadaydı.. Ağaçların yeşili de, denizin mavisi de daha çılgındı.. Dilburnu’na attık mı kapağı, gel keyfim gel..
0 zaman belki bol para yoktu.. Ancak bereket, şimdilere göre çok daha fazlaydı.. Herkes, evlerinden getirdikleri mütevazı yiyecekleri çıkartırdı..
Nefis bir muhabbet, meşveret ve neş'e sofrası çıkardı ortaya..
Pikaba takılan plâklardan dökülen nağmeler ise insana apayrı bir zevk veriyordu.. Adada olupta “Ada Sahillerinde Bekliyorum” mırıldanılmaz mıydı hiç?..
Ya da, merhum Şükrü Tunar’ın o unutulmaz Hüzzam şarkısı hatırlanmaz mıydı?..
“Ada’nın yeşil çamları, aşkımıza yer olsun!..
Ne çare ayırdı felek, kalplerimiz bir olsun!..”
Hey gidi günler!..
Ardından oyunlar, müthiş iddialı futbol ve voleybol maçları.. Derken, yeniden acıkan karınlar!..
Ve artan taamlardan bir yemek faslı daha!..
Çevreye olan saygıya bakın ki, içimizden birisi bıraktığımız çöplerin toplanması için görevlendirilirdi..
Yani; mıntıka tamamen temizlenirdi..
İşin en zevkli yanı dönüştü... Dilburnu’ndan iskeleye kadar konvoy halinde yürümek müthiş keyifliydi..
Ve 18.15 vapuru bizi yine Eminönü’ne getirirdi..
Ya sonra?..
Eminönü’nden 90 no’lu Draman otobüsüne bindiğimiz gibi doğruca Fatih'teki evimize varış!.. Ardından da o günkü maceranın muhasebesini yaparak uyuyacağımız deliksiz bir uyku!..
İşte böyle dostlar...
O zamanki Mayıs’lar bir başka güzeldi.. Daha sonra insanlar Mayıs’ları sulandırdılar..
Yazın müjdecisi olan bu güzelim ay, özellikle aşırı sol fraksiyon ürünü sendikaların teşvikleriyle yıllarca adeta kan emici vampirlerin cirit attığı korkunç bir ay haline geldi..
Özellikle de 1 Mayıs!..
Gezilip tozulan değil, milletin korkudan evlerinden çıkamadığı bir gün olarak yaşatılmak istendi..
Aziz İstanbul'un kâlbi mesabesinde olan Eminönü'ne, Beyazıt'a, Beyoğlu'na, Taksim'e gidemez oldu insanlar!..
12 Eylül darbesinden sonra Mili Güvenlik Konseyi tarafından tatil olmaktan çıkartılan 1 Mayıs Bayramı,
2009 yılında AK Parti hükümeti tarafından "Emek ve Dayanışma Günü" olarak yeniden resmi tatil ilân edildi.. Tabi artık o korku günleri geride kaldı..
Şimdilerde sükûn hakim!.. Herkes gezmesinde tozmasında!..
Gençliğimizde yaşadığımız o bereketli günler mazide kalsa da, buna da şükür diyoruz..
Bu aziz millet her türlü güzelliklere lâyık..
Allahu Tealabu güzelliklere su taşıyanlara ise, güç, kuvvet ve ferâset versin!..
Netice-i kelâm; mayıslar bir başka güzel, bir başka özeldir..
Ve ben de öyle özlüyorum ki o "1 Mayıs" ları..
Geri gelmeyeceğini bile bile özlüyorum!..
O müstesna günlere ah çeke çeke özlüyorum!..
Vesselâm.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.