Kadir Uğur'dan Bakanlığa mektup: Görünen köy klavuz istemez
İsviçre merkezli tur operatörü Bentour'un CEO'su Kadir Uğur, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na hitaben 'Görünen köy klavuz istemez' başlıklı bir mektup yazdı.
Bentour CEO'su Kadir Uğur, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na hitaben bir mektup kaleme aldı. Uçuş desteklerinden reklamlara, bürokrasiden tanıtıma kadar pek çok konuda eleştiri getiren Uğur, eleştiri ve önerilerini 7 madde halinde sıralıyor.
İşte Kadir Uğur'un ''Görünen köy klavuz istemez'' başlıklı mektubu
''2014 sonlarında ben ve benim gibi uzun yıllar turizme gönül vermiş arkadaşlarım söylevlerle, yazılarla uyarmışız bakanlığımızı, turizm ile ilgili sivil toplum örgütlerini, otelleri. Benim o zaman yazdığım yazının başlığı ''kiriz gümbür gümbür geliyor, önlem alalım'' Bu arazinin gübresini şimdiden verelim diye. Ben reklamı turizmin gübresi olarak algılarım hep. Tarla ne kadar iyi olur ise olsun, her sene bu toprağın gübresini vermez isen ürünün kalitesi ve hacmi düşer.
Aptala malum olur, bugün olabilecekleri sıralamışız ve A ve B planlarımızın hazırlanması gerektiğini yazmışız. Kış kapıya dayandığı zaman odun toplamaya çıkamazsınız. Bunlar hep bizim güzel atasözlerimiz.
O zamanki Bakanımız zaten turizm dışında her konu ile ugraşıyordu. Ondan sonra gelen Bakanımız Mahir Ünal genç atak, konuyu bilmeyen, öğrenmek isteyen, konulara mantıklı yaklaşan bir Bakanımızdı. Tam ''şimdi kavradı problemlerimizi'' demeye kalmadı, baktık hükümet yenilendi. Mahir Bakanımız da hükümet dışında kaldı. Halbuki hepimiz ümitlenmiştik. Cumhurbaşkanımız Recep Erdoğan beye yakın bir isim diyorlardı partide. Ama kısmet bu kadarmış. Şimdi yeni ümitlerle, yeni Bakanımızı bekliyoruz. Yeni Bakanımızdan ne mi bekliyoruz? Kısaca sıralayayım:
1-Tarlayı gübrelemesini, yani reklamların kısılacağına arttırılmasını. Batı Avrupa için konuşursam minimum 150 milyon Avroluk reklam bütçesinin hükümetimize kabul ettirilmesini. Mega lobi şirketleri ile mega reklamların devreye geçirilmesini acilen halen bekliyoruz. Şu sıralar en ihtiyacımı oldugu dönemde Türkiye reklamını medyada mercek ile arıyoruz. Israrlarımıza rağmen ne sivil toplumlardan ne de Bakanlığımızdan ''biz güvenli bir ülkeyiz'' reklamını göremedik. Şimdi Mısır başladı biz güvenli ülkeyiz reklamlarına.
2-Yapılan reklamların ülke alışkanlıklarına uygun olması lazım. Almanya'da Amerika'da geçerli HOME reklamlarını İngilizce veremezsiniz. Zaten Batı Avrupa'da HOME reklamını mobilya üreticileri kullanıyor. 2000'li yılların başlarında kullandığımız yayınlar çok tutmuştu . Ne için değiştirildi HOME oldu anlayamadık. Şimdi o zamanlar bizi başarıya götüren reklam stillerini İspanya ve Yunanistan gibi ülkeler kullanıyor.
3-Destek adı altında uçak başına 6000 USD verilmesi için çıkarılan kanun veya kararnamedeki tezatlar, bu uygulamanın bürokrasiyi daha bürokratik hale getireceği şimdiden ortaya çıkmıştır. 11.04.2016 tarihinde Bakanlığımza yazdığım, halen bir cevap alamadığım bu kararname ile ilgili yorumumu sunuyorum.
Madde 2 (1) En az 100 yolcusu bulunan uçak yerine en az koltuk sayısı 100 olan uçak olarak değiştirilmesinde fayda görüyorum. Zaten yolcusu az olan bir uçağın kesilmemesi için bu destek uygulanıyor. Mesela 80 yolcu ile gelen bir uçak da zaten zararımız daha çok oluyor. Bu zararın desteklenmesi kanısındayım.
(1a) İstanbul ve Kayseri'nin (Nevşehir) havaalanı olarak teşvik kapsamına alınmasında fayda görüyorum. İstanbul otelleri kongrelerin de iptal edilmesi ile tam bir felaket yaşıyor. Keza Kapadokya bölgesi için de bu söylenebilir.
Madde 2 (1b) İzmir havaalanının tarifeli seferler olarak da teşvik kapsamına alınması gerekiyor. Çünkü İzmir'e tarifesiz sefer yok gibi bir şey. En çok uçan şirket SunExpress olup, bütün uçuşlarını tarifeli olarak deklare ediyor. İzmir havaalanını Çeşme, Özdere, Kuşadası, Alaçatı gibi turizm yörelerine gelmek isteyen turistler içn kullanıyoruz.
Madde 5 (3) Bu tarifeli seferlerde seyahat acentesi dışında uçak şirketinin de otelsiz yolcusu bulunacaktır. Hesaplama yaparken uçağın mesela Antalya Havaalanı'na inişinde 120 yolcu var ise, bu sayı mı göz önüne alınacak, yoksa kararda yazdığı gibi uçak içindeki seyahat acentesi yolcuları mı oran olarak alınacak? Eğer ikinci şık olacak ise bu sayı kim tarafından belirlenecek? Bir seyahat acentesinin diger seyahat acentesi yolcu sayısını bilmesine imkan yok gibi bakıyorum. Bu konunun açıklığa kavuşturulmasındaa fayda var.
EK 6 ve EK 7'de Gümrük imzası isteniyor. Burada turist mal olmadığı halde Gümrük Müdürlüğünün imzasına niçin gerek duyuluyor, anlayamadık. Bu kaldırılabilirse hiç olmazse bir kalem bürokrasi eksilmiş olur.
Ayrıca EK 6'da bahsi geçen ''HİZMET KURULUŞU YETKİLİSİ" kimdir? Bu noktanın açıklığa kavuşmasında yarar görüyorum.
Kargaşa daha baştan organize olmuş gibi gözüküyor bana. Bu kargaşa doğmadan deşişikliklerin yapılarak, bürokrasinin azaltılmasiı gerekmektedir.
4- Beraber reklam kampanyası senelerce bakanlık ile tur operatörlerinin yürüttüğü bir kampanya. Bu kampanyadaki bürokrasinin daha aza indirgenerek devam etmesi veya bu projeden vazgçcilmesi gerekir kanısındayım. Tur operatörleri gerek reklam verme sırasında, gerekse ödemelerde Bakanlık ile büyük sıkıntılar yaşamaktadır.
Örneğin, Bakanlığımız ile İsviçre'de Sat 7 ve RTL de reklam filmleri baŞlattık. Bu aksiyon biteli 3 ay oluyor, hala hakedişimizi alamıyoruz. İlk önce Goldbach isimli reklam şirketi üzerinden verdiğimiz reklama şüphe ile bakıldı. Goldbach'ın bu TV kanallarının resmi temsilcisi olduğunu yazılı kanıtlamak zorunda kaldık. Bakanlığın da yalnız başına verdiği reklamlarda bu firma üzerinden gittiğini yazdık ama bir türlü anlatamadık. Hala hak edişimizi alamıyoruz. Daha doğrusu bakanlığın ödemesi gereken kısmı da biz ödemek zorunda kaldık çünkü reklamı veren bizdik. Bu ve bunun gibi sebeblerden bizlere gına geldi. Bütün tur operatörleri demorilze olmuş durumda.
ÖNERİM:
Niçin diger memleketlerin yaptığı gibi tur operatörünü desteklemek ve reklamlarında yardımcı olmak için getirdiği turist başına belli bir miktar verilmez? Konuştuğumuz herkes olabilir diyor ama niye olamadığını anlatmıyor. İşler kolaylaşacağı için mi acaba?
5- Turizmi ihracatçı gibi değerlendirilip aynı teşviklerden yararlandırılması için senelerce önce hazırlanmış tasarının (1618 sayılı) hayata geçirilmesi şu günlerde büyük önem arzetmektedir.
Birçok bakanımızın söz vermesine rağmen bu tasarı bir türlü kanunlaştırılıp hayata geçirilememiştir.
6- Turizmde her zaman, her memlekette gel gitler, krizler yaşanır. Başka bir yerde biri hapşursa turizm hemen hasta olur. Onun için bir kiriz masasının her daim A ve B planlari ile bir itfaiye kurumu gibi hazırlanmış, organize olmuş bir şekilde beklemesi ve zamanı geldiğinde müdahale etmesi gerekir. Yoksa kriz geldiğinde düşünmeye ve planlamaya başlamak hem zaman kaybına, hem de güç kaybına yol açar.
7-Bakanlık dış teşkilatlarının daha çok oteoiteye sahip olabilmesi, atanan ateşelerin inisiyatif kullanabilmesi gerekmektedir. Karar vermede cesareti olan, turizm dünyası ile içli dışlı olabilen ateşeler ülkenin pazarlanmasında büyük pay sahibi olurlar.
Hayırlı sezonlar diliyorum."
Kadir Uğur
Bentour CEO
Bu haber toplam 4210 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.