Doğru Olmak

Değerli Okurlar,

Doğruluk hayatın temel ilkesidir. Dünya hayatının güzel bir şekilde geçirilmesine vesiledir. Doğru sözlü olmayanların, işlerinde doğru çalışmayanların aile yaşantısında doğru davranışlar sergilemeyenin sonu hüsranlıktır. Birkaç örnekle konumuzu daha iyi anlamaya çalışalım. Aile yaşantısında doğruluğu benimsemeyenler sonunda sıkıntıya düşmüşlerdir. Eve geç gelen koca doğru söz söylemeyerek eşine karşı nerde olduğunu saklar ise, evinde olanlar için kocasına doğru bilgileri kadın sunmaz ise böyle bir hayat yavaş yavaş eşlerin birbirinden uzaklaşmalarına sebep olacaktır. Özellikle çocuklarımızın yanında doğru davranışlar sergilemememiz, doğru sözler söylemememiz telafisi mümkün olmayan hataları beraberinde getirecektir. Mesela evde aile birlikte beraber otururken telefon geldiğinde baba, telefona bakan çocuğuna “babam evde yok de” şeklinde sözlerde bulunursa o zaman çocuk doğru sözün bazı zamanlarda söylenmeyeceğini zanneder ki, bir zaman sonra büyüdüğünde babası nerdeydin diye sorunca yanlış yerlerde dahi olsa çocuk doğru yerlerde dolaştığı yalanını söyleyecektir. Bu yalana ise başvurmasının altında yatan temel sebep aileden almış olduğu yanlış eğitimdir.

Çocuklar tertemiz birer varlıklardır. Bizler onları şekillendirmekteyiz. Bu sebeple onların yanında doğru davranışlar ve doğru sözler sergilememiz geleceğimiz için gereklidir. Neslimizin dünya mutluluğu elimizdedir ve lütfen yapmış olduğumuz –kendimizce doğru olan- yanlış davranışlarla bu mutluluğu hüzne çevirmeyelim.

İş hayatında doğruluk ilkesi ışığında çalışmamak kul hakkını ihlal etmek demektir. Bizlere verilmiş olan memuriyet, bütün milletimizin bir emanetidir. Yine ister devlet müesseselerinde, ister özel sektörde iş imkanı bulmuş isek bu bize verilen bir emanettir. Doğruluk ilkesi çerçevesinde çalışmamak ise emanete hıyanetlik etmektir.

Ticari hayatta doğruluk ise ticari canlılığın devam etmesinin en önemli sebebidir. Yalan üzerine bina edilmiş ticari hayatta, ne esnaf nede müşteri bir fayda elde edemez. Müşteriyi aldatan esnaf aslında kendisini aldatmış demektir. Aldata aldata en sonunda müşterisi kalmayan esnaf elbette iflas edecektir. Esnafı aldatan müşteri ise yine kendini aldatmış demektir. Özellikle borçlu olunan yerlere zamanında borçların ödenmemesi sebebiyle esnaflar mağdur olmakta ve nice küçük müesseseler bu şekilde kapanmak zorunda kalmaktadır. Buda küçük esnafın yok olmasına sebep olmaktadır.

Arkadaşlık ilişkileri ise yine doğrulukla sürdürülebilmektedir. Yalancılarla arkadaş olmak istemeyiz. Doğru sözlü olmayanların zararlarının mutlaka bir gün bize dokunacağını çok iyi bilmekteyiz. Bu sebeple bizde arkadaşlık ilişkilerimizde doğruluktan asla taviz vermemeliyiz.

Doğruluk emin olmak ve güvenilir olmak demektir. Yalancıdan emin olunmaz, yalancının asla güvenirliği yoktur.

Doğruluk konusunda Peygamber Efendimiz bizlere en büyük örnektir. O’nun hayatında yalana asla rastlanmamıştır. Sadece kendine inanalar değil, inanmayanlar dahi onun doğruluğunu tasdik etmişler ve kendisine Muhammedü’l-Emin demişlerdir.

Günümüzde ahlaki ilkelerin hiçe sayıldığını üzülerek görmekteyiz. Sözünde ahlakı vardır. Bu ahlak ise doğruluktur. Siz değerli okurlarım sözlerimi mevlanın güzel bir sözüyle bitirmek istiyorum.

Asalet boyda değil soyda olmalı.

İncelik belde değil dilde olmalı.

Doğruluk sözde değil özde olmalı.

Güzellik yüzde değil yürekte olmalı. Mevlana

Bu yazı toplam 202 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Zafer Terkesli Arşivi