Bizi kimler temsil edebilmeli?

Geçtiğimiz ay sıradan vatandaşlar olarak hepimizin tarihi ve dini konularda daha donanımlı olmamız gerektiğini, artık bilgisiz kalma lüksümüzün kalmadığını içeren yazı kaleme almıştım. Yazımı destekleyen çok sayıda telefon ve e-Mail yoluyla teşekkür içeren yazılar aldım. Bu yazımda da seçilmiş kişilerin bilgi donanımlarını ele alacağım.

İsviçre'de 160 üzerinde Türk Okul Aile Birliği ve 30 üzerinde Türkce ders öğretmenleri var.
Çocuklarını Türkce Kültür Derslerine gönderen saygın ve aydın eğitimli sayısız veli, okul aile birlikleri çatısı altında sorumluluk almaktan kaçınıyor. İsviçre ve Türk Toplumunda söz sahibi olan bazı velilerin, okul aile birliği yönetimlerinde ve diğer dernek yönetimlerinde görev almamak için çok haklı gerekceleri var. Bazıları okul aile birliği çatısında yönetimlerde hiç görev almamış, bazıları ise ya değişik cemiyet çalışmalarında canı yanmış, ya da çevresinde tanıdıklarının yaşadığı olumsuzluklara tanık oldukları için bu tip görevlerden uzak kalmayı tercih ediyor. Bu olumsuz tablo sadece okul  aile birliği yönetimleri için değil, benzer durum bazı stk ve dernek yönetimlerinde de yaşanıyor.

Bölgedeki Türkler adına demeç verip, gerektiğinde hem yabancı basına hem yerel resmi kurumların muhattabı kabul edilen seçilmiş kişilerin bilgi donanımı ne derece yeterli sorgulanmalı. Çok aydın ve saygın kişilerin görevden uzak durması sonucu, bazı dernek, stk ve okul aile birliklerinde en gönüllü kişi başkanlığa veya yönetime talip oluyor. Son derece iyi niyetle bu göreve talip olan ve gerçekten tüm eforuyla hizmet etmeye çalışan başkan ve yöneticilerin, gerçekten birer kültür elçisi olduğu veya olması gerektiği gözden kaçıyor.  Son yıllarda dünya genelinde artan islamafobi sonrası, bu mevkilere gelen kişilerin gerçekten tarihi ve dini konularda yeterli donanıma sahip olup olmadıkları pek araştırılmıyor. Özellikle dünyadaki gelişmelerle beraber, bu mevkilere seçilen kişilerin sorumlulukları arttı.
Küçük beldelerde bile, İsviçre'li belediye başkanları ve yerel gazeteler tarafından gündemdeki konular dahil, pek çok konuda İsviçre'lilerin ilk muhattap oldukları ve görüşlerine başvurdukları kişiler, okul aile birliği başkanları, stk ve dernek başkanları.  Bu noktada yeterli bilgi donanımına sahip olmayanların, Türk toplumu adına veya bölgedeki Türkler adına gazetelere veya resmi kurumların sorularına karşı verdikleri bilgi dezenformasyonu ciddi tahribatlar oluşturabiliyor. Yarım yamalak aktarılan bu bilgiler, daha sonraki yıllarda hem ülkemizin tanıtımı, hem turizm alanında bize olumsuzluk olarak geri döneceği aşıkar.

Bir kaç yıl önce bizzat tanık olduğum bazı bölgelerde, İsviçre devlet okullarında bazı sınıfların İslam ve Türkiye adlı konulu derslerde sınıfa, seçilmiş kişiler olması münasabetiyle misafir olarak davet edilen bölgedeki okul aile birlik başkanlarının, Türkiye ve İslam hakkındaki sorulara verdikleri yarım yamalak yanıtların içler acısı olduğunu gördüm. 5./6. sınıflardaki öğrencilerin Türkiye ve Islam hakkında edindikleri bu bilgi dezenformasyonunun oluşturduğu tahribat, bize daha sonraki yıllarda çok pahalıya mal olmuyor mu?
Devlet kurumlarının şu an belki pek önemsemediği bu konu, gelecek yıllarda çok ciddi sorunlar oluşturabilir. STK ve Okul  Aile birliklerine seçilen kişilerin birer kültür elçiliği vazifesi gördüğünü ve sorumluluklarının büyük olduğunu dikkate alırsak, bu bireylerin sadece iyi niyetli olmaları yetmiyor. Tarihi ve dini konularda bölgedeki Türk halkını her konuda temsil edebilecek kapasiteye sahip oldukları da sorgulanıp araştırılmalı. Ülkemizin büyük önem verdiği sözde soykırım konusu, kaç dernek, stk başkanı  veya okul aile birliği başkanı tarafından bir gazeteye demeç olarak anlatabilecek, bir İsviçre cemiyetinde konuşup bilgilendirebilecek düzeydedir?  Bu noktada, sadece gönüllü olarak hizmet vermeye çalışan her biri birer kültür elçisi olan dernek, stk ve okul aile birliği başkanları belli aralıklarla veya ilk seçimden sonra, devlet kurumları tarafından hiç bir masraftan kaçınılmadan, gerek Ankara'ya davet edilerek gerekse İsviçre'de belirlenecek bir yerde tarihi ve dini konularda bilgilendirme toplantılarına davet edilmeli. Yeterli bilgi donanımına sahip olan başkan ve yöneticilerin, gerek ülkemizin tanıtımı gerekse turizm kültür tanıtımı açısından kendimizi daha güvende hissetmemizi sağlayacaktır.  Önemli olan, çok tatsız telafisi zor bir olumsuzluğun  yaşanmasından sonra bu tedbirlerin alınması değil, herşey iyi gidiyor gibi görünürken bu adımların atılması.

Bu yazı toplam 3600 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cemil Baysal Arşivi