Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, kişinin görünür rütbe-i aklı eserin
Değerli okurlar,
Öncelikle yukardaki sözü açıklamakla başlamak istiyorum. Ünlü edebiyatçı Ziya Paşa' nın 1870 yılında Terkibi Bend isimli eserinde yer alan bu beyit, kısaca 'kişiyi anlatan yaptıklarıdır, sözleri değil' manasına gelmektedir. Bir insan hakkında herhangi bir yargıda bulunmak için söylediği sözlere değil yaptığı işlere bakmak gerekir. İnsanın yaptığı iş onun aynası gibidir.
Gelelim bu sözün benim için önemine. Çevrenizi dikkatle incelerseniz iki çeşit insan göreceksiniz. Biri devamlı çalışan, kendini geliştiren ve üreten kişiler, diğerleri ise hiç bir şey üretmeden sadece kendilerini olduğundan çok farklı göstermeye çalışıp bulundukları yada çalıştıkları ortamda pastadan en büyük payı kapmaya çalışan kişilerdir. İşin özü herkes iyi bildiği, en iyi yaptığı işi yaparsa mutlu olabilir. Aksine yaptığı işi sevmeyen, sırf yapmış olmak için yapan, amacı başka hedefler olan yaptığı işi bunun için reklam ve araç olarak kullanan kişiler sadece kendini kandırır. Ama yaptığı işi seven, işinin hakkını veren, hiç bir çıkar ve beklentisi olmadan bunu yapan kişiler her zaman kazanırlar. Çünkü dürüst, temiz ve doğru çalışana Allah her zaman yardım eder.
Geçenlerde bir organizasyonun davetine katıldım. Davette Türkiye'de hatırı sayılır öneme sahip girişimci bir kardeşimizin konuşmasını dinledim. Konuşmasındaki şu sözleri sanki ders niteliğindeydi. Aynen şunları söyledi;' Değerli konuklar, eğer bir işe giriyorsanız yada bir iş yapıyorsanız ve yaptığınız işe faydası olsun istiyorsanız yanınıza , eş, dost, akraba, arkadaş değil iş yapacak, size yük değil yükünüzü hafifletecek ve yapacağı işin kalitesine katkı sağlayacak ve direk ihtiyacınız olan kişilerle yola çıkın, yoksa o işte çok kısa sürede batar iflas edersiniz' dedi.
Eminim yukardaki sözlere birçoğunuz katılacak, ne kadar gerçekçi olduğunu düşünecek, ve hatta kendi hayatınızda bununla ilgili yaşadığınız olaylar aklınıza gelecektir. Başlangıçta güven açısından bakıldığında tabiki en yakınlarımızla bir işe başlamayı tercih ederiz. Ama aslında en büyük hatayı burda yaparız. Nasılmı? Mesela bir işletme açtık ve bir muhasebeciye ihtiyacımız var. Kuzenimiz geldi ve dediki;' Ben bu işi yaparım'. Sizde;'Ya elin yabancısı yapana kadar benim kuzen bu işi halleder' dediniz. Sonuç firma battı. Neden mi.? Sizin bir muhasebeciye ihtiyacınız varken bu konuda tecrübesi ve kalitesini sorgulamadan akrabanızla iş yaptınız. Bütün akrabalar, arkadaşlar böyledir demek doğru değil. Ama tercihler yapılırken neye ve kime ihtiyacım var sorusunu sormak lazım.
Değerli okurlar, kişiler, makamlar, mevkiler gelip geçicidir. Ama kubbede hoş bir sada bırakabilmek en önemlisidir. Makamımız, mevkimiz yada bulunduğumuz pozisyon ne olursa olsun, nerde olursak olalım, ne yaparsak yapalım öncelikle yaptığımız işin hakkını verelim. Beraber çalıştığımız, iş yaptığımız insanları sevmek onlarla dost olmak zorunda değiliz. Ama yaptığımız işin hakkını karşılığını vermek, katkıda bulunmak, ekibin parçası olmak en önemli özelliktir.
Bunu yaparken bir beklenti içerisine girmeyelim. Biz dürüst, temiz ve doğru çalışırsak nasıl olsa birileri bunu takdir edecektir. Ama hiç bir şey yapmadan, çok şey bekleyenler ise tarihin tozlu sayfalrı arasında unutulup gidecek ve onları hiç kimse hatırlamayacaktır.
At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır.(Atasözü
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.