YAPAY ZEKA İLE İYİ DOKTOR BAŞARIYI GETİRİYOR
YAPAY ZEKA İLE TEDAVİDE BAŞARI YÜZDE 95YAPAY ZEKA İLE İYİ DOKTOR BİRLEŞİRSE..
Turgut Tunç, İstanbul
Yapay zeka hayatımızın pek çok alanında. Eğitim, güvenlik, ticaret gibi alanların yanı sıra tıpta da oldukça iddialı. Prof. Dr. Oğuzhan Karatepe’ye göre kişiselleştirilmiş tedavi hem zaman kayıplarını önlüyor hem de doğru teşhis ve reçetelerle başarı oranı artıyor.
Yapay zeka pek çok alandan sonra tıpta da hayatımıza girdi. Önceleri endişeyle yaklaştığımız ancak teşhis ve tedavide ciddi kolaylıklar getiren yapay zeka uygulamaları, kanser ve obezite tedavilerinin de kaçınılmazları arasında yer alıyor. Prof. Dr. Oğuzhan Karape, bunun etkisini “İyi doktorla teknoloji birleşirse hata payı giderek azalıyor, sıfırlanabiliyor. Kişiyi gereksiz ameliyat ve ilaç tedavilerinden kurtarıyor” sözleriyle açıklıyor. Hatta başarılı tedavi oranlarının yüzde 95’i bulduğunu aktarıyor.
Günümüzün en önemli alanlarından biri yapay zekâ. Konuyu uygulama boyutu, etik boyutu, hukuki boyutu, ekonomik boyutu başta olmak üzere pek çok yönden tartışıyoruz. Bir taraftan da yapay zeka her alanda hayatımızın bir parçası olmaya devam ediyor. Bu alanların başında ise tıp geliyor.
Kişiselleştirilmiş tedavi yöntemi
Çalışma hayatı boyunca yurtiçi ve yurtdışında kanser cerrahisi ve organ nakli gibi pek çok prestijli ameliyata imza atan Prof. Dr. Oğuzhan Karatepe, özellikle laparoskopik cerrahi, invazif pankreatik, karaciğer cerrahisi ve obezite cerrahisi konusunda uzman bir isim. İleri evre kanser hastalarına umut olan Karatepe, obezite ile mücadele eden yüzlerce hastaya da yeni bir hayata başlama imkânı verdi. Daha çok hastaya umut olmak için çalışmalarını sürdüren Karatepe, kanser ve obezite tedavilerinde kullandıkları yapay zekanın önemine dikkat çekiyor. Her hastaya artık aynı tedaviyi yapmadıklarına dikkat çeken Karatepe, “Bir kişi size geldiğinde onun metabolizması farklıdır, diğerinin farklıdır. Tedavide yaklaşım her hastaya aynı değildir. Eskiden tek tip ameliyat yapıyorduk, tek tip tedavi yürütüyorduk. Şimdi kişiselleştirilmiş tedavi yöntemlerini kullanıyoruz” diyor.
Zaman kaybını önlüyor
Obezite tedavisinde hastanın tüm geçmişi, alışkanlıkları, diyet rutinleri, nasıl kilo alıp verdiği ve bağımlılıklarının önemli olduğunu belirten Karatepe, “Biz tüm bu bilgileri sisteme yüklüyoruz. Yapay zekâ ile oluşturulan bu sistem, dünya üzerindeki tüm verileri tarıyor. Ameliyat mı, ilaç tedavisi mi yoksa alternatif bir tedavi mi yapılması gerektiğini bize gösteriyor. Farklı tedavi alternatifleri sunuyor” ifadelerini kullanıyor. Tıpta yapay zekâ tedavisinin giderek arttığı ve başarı oranının yüzde 95’lere çıktığını kaydeden Prof. Karatepe, “Bu tedavi yöntemi öncelikle zaman kaybını önlüyor. Hastalar arasında birçok tedaviyi uygulayıp başarısız olanlar var. İnsanlar, umut içinde dertlerine şifa bekliyor. Bu süreci bir anlamda kısaltmış oluyorsunuz” diyor.
Dünya hastanın hizmetinde
Tıpta yapay zekanın önemini anlatırken, “İyi doktorla teknoloji birleşirse hata payı giderek azalıyor, sıfırlanabiliyor. Kişiyi gereksiz ameliyat ve ilaç tedavilerinden kurtarıyor” sözleriyle konunun önemine vurgu yapan Prof. Dr. Oğuzhan Karatepe, bu konunun özellikle çok da masum olmayan kemoterapi bir yöntemlerin kullanıldığı kanser tedavisinde çok önemli olduğunu aktarıyor. Diğer önemli bir noktayı ise veri tabanından dünyada uygulanan tüm tedavi yöntemlerinin taranarak en isabetli yöntemin belirlenmesi olarak ortaya koyuyor. Karatepe’ye göre, bu programlarla dünya bir nevi hastanın ayağına geliyor. Hastalar artık tedavi için yurtdışına, Amerika’ya, Almanya’ya, Hollanda’ya veya başka bir ülkeye gitmeye ihtiyaç duymuyorlar.
Kadim öğretilerle modern tıbbın birleşimi
Türk cerrahlarının çok başarılı olduklarını ve yurtdışından çok fazla hastanın kanser ve obezite tedavisinde Türkiye’yi tercih ettiğini kaydeden Prof. Dr. Oğuzhan Karatepe, “İsviçre ve Almanya’dan hastalarımız geliyor özellikle. Bu ülkelerde hem bekleme listeleri çok uzun hem de cerrahi o kadar iyi değil. Bizim tıp birikimimiz ve İslam medeniyetinin tıptaki kültürü kanıtlanmış bir şey. Kadim öğretilerle modern tıbbı birleştirerek bu alanda yavaş yavaş dünyanın gözbebeği oluyoruz” diyor. Bu topraklarda Osmanlı’dan, Orta Asya’dan gelen bir şifa kültürü olduğunu ve kadim hocaların yetiştiğini hatırlatan Karatepe, İbn-i Sina, İbnü-l Arabi ve Farabi’nin ismini sayıyor. Bu kadim öğretilerle Türk tıbbının önemli bir noktaya geldiğini, dünyada ilk 4-5’e girdiğini vurguluyor. Karatepe tedavi ettiği kanser hastalarının da yüzde 60-70’inin yurtdışından geldiği bilgisini veriyor.
Doktoru iyi tanımak şart
Türkiye’nin tıp alanındaki başarısı ve olumlu imajının çıkar çevrelerince yanlış reklam ve yönlendirmelerle yara aldığı uyarısını yapan Prof. Dr. Oğuzhan Karatepe, “Bunun önlemini almak hem hastalara hem de kurumlarımıza düşüyor. Hastalar bunu doktor seçerek ve doktorlarını iyi tanıyarak yapabilir” ifadelerini kullanıyor. Hastaların hekimi bilmeden, tanımadan yurtdışından geldiklerini, reklama bakarak karar verdiklerini hatırlatan Karatepe, muhakkak bu cerrahi tedavilerin uzman, güvenli ellerde yapılması gerektiği söylüyor. Bunun en güvenli yolu olarak da öncelikle merkezi değil hekimi araştırmayı gösteriyor. Aracı kurumlarla muhatap olmadan doğrudan hekimle görüşmelerini ve tecrübesi hakkında konuşmalarını öneriyor.
Bu haber toplam 2488 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.