TÜRKİYE’YE DÖNÜŞ HAYALİ

TÜRKİYE’YE DÖNÜŞ HAYALİ

Eğitimci -Sosyolog Sevda Yıldırım Celep "TÜRKİYE’YE DÖNÜŞ HAYALİ" adlı makeleyi siz okuyucularımız için kaleme aldı..

Yurtdışında yaşayan vatandaşların hep var olan Türkiye’ye kesin dönüş fikirlerinin gittikçe yoğunlaştığı kanaatindeyim. Birinci jenerasyonun kafasında ki para kazanıp, biriktirip geri dönme düşüncesi ikinci ve üçüncü jenerasyonda farklı da olsa mevcut aslında. Birinci jenerasyon bu düşünceyi gerçekleştiremeyeceğini anlayınca, emekli olup Türkiye’de yaşamayı planlamıştı. Kimisi bunu gerçekleştirdi, kimisi de bu hayali gerçekleştiremeden ebediyete intikal etti. Üçüncü jenerasyonu oluşturan gençlerin bir kısmı kesin dönüşü kesinlikle düşünmezken, diğer kısmı buna heves etmektedir. Hatta Almanya’da akademik eğitim almış gençlerin neredeyse yüzde kırkı bu hayali gerçekleştirmiş durumdadır. Türkiye’deki gençler Avrupa’da yaşamayı heves edinirken, Almanya’da doğmuş büyümüş bu gençleri böyle bir göçe sevk eden sebeplerden en yaygın olanı Almanya’da ayrımcılık görmelerinin yanı sıra aidiyet duygusunu elde edememeleridir. Ayrıca iklimi sıcak, genç nüfusu fazla, daha sosyal bir ortam bu gençler için daha cazip gelmekle birlikte, farklı alanlarda çalışma imkanı da sunmaktadır.

İkinci jenerasyonun kesin dönüşü gerçekleştirme durumunun ise daha sıkıntılı olduğu görülmektedir. Çocuklarının kimisi daha henüz eğitim görmekte, kimisi de evlenmiş, çoluğa çocuğa karışmış. Çocukları geçtik, iş durumu ne olacak? Geçinebilecek bir iş bulunabilecek mi? İş olsa bile Almanya’daki standartlarda yaşanabilecek mi? Malum Almanya’da artık para biriktirmek kolay değil, olsa bile hazıra dağ dayanmaz. Emekliliğe ise daha çok var. Türkiye’den emekli olacaklar biraz daha şanslı ama o da geçinmek için yeterli olacak mı? Ev veya dairesi olanlar en azından kira ödemeyecekler. Hadi evde tamam, emeklilik te tamam, çocuklar ne olacak, torunlar ne olacak? Birde Türkiye’deki düzene uyamama korkusu var. Sonuç itibariyle Almanya’da iyi de olsa kötü de olsa alıştığı bir düzeni var insanın. Orada yapamayıp geri dönmek zorunda kalma korkusu, huyuna suyuna alışamama korkusu, varda var..

Bir iki ay izine gidip gelmeye benzemez tabi ki tamamen Türkiye’ye yerleşmek. Kimisi, ‘yapanlar var bende yapabilirim’ diye cesaret verir kendine, kimisi ‘yapamayıp dönen çok, demek ki zor’ diye düşünür, kimisi de ‘doğru zaman hele bir gelsin, o zaman düşünür karar veririm’ diye bu hayalini sürekli dile getirir, sürekli erteler ama bir türlü cesaret edemez.

Almanya’nın soğuk, yağışlı ve gri iklimi kadar sosyal hayatı da insanı daha sıcak bir ülkeye yerleşme düşüncesini tetikleyen en etken unsurlardan biridir. Sonuç itibariyle yurtdışında yaşayan Türklerin bir alternatifi var: Türkiye. Köklerinin olduğu, dilini ve dinini bildiği, vatanım dediği bir ülkesi var. Ama Almanya’da bir vatan olmuş bu insanlara. ‘Almanya’da Türkiye’yi, Türkiye’de Almanya’yı özlüyorum’ diyenleri duyar gibiyim. Ama Türkiye ile Almanya arasında yaşanan her krizde kesin dönüş isteği daha da yoğunlaşmaktadır. Bazen o kadar kızıyoruz ki, neredeyse pılımızı pırtımızı toplayıp gidesimiz geliyor.

Elbette öfkeyle kalkıp zararla oturmamak gerekir. İyi düşünmek, iyi planlamak, öyle karar vermek gerekir. Sonuç itibariyle yeniden bir hayat kurmak o kadar da kolay değildir. Öncelikle şunu bilelim: Kimse Türkiye’de aç kalmaz. Ayağını yorganına göre uzatmayı bilen, her durumda çalışıp kazanmayı bilen her insan, dünyanın her yerinde yaşayabilir. Ama şunu da bilmeliyiz: Orada artık tatilci Almancı olmayacağız, orada artık Türkiyeli olacağız. Artık oranın kurallarına göre yaşamaya açık olmakla birlikte, kimsenin bize kollarını açmasını beklemeyecek, bir süre adapte olma mücadelesi vereceğiz.

Ve dönenler var gerçekten. Bir nebze garantisi olup çekip gidenler var. Almanya-Türkiye arasında gidip gelenler de var. Fakat bekar veya emekli olmayanlar için durum biraz daha zorlu olabilir. Çünkü eşler buna birlikte karar vermek zorunda olmakla birlikte, bu kararın varsa çocuklarını nasıl etkileyeceğini de iyi düşünmeleri gerekmektedir.

Türkiye’ye kesin dönüş için en uygun zaman çocukların okul öncesi veya en geç ilkokul çağında oldukları zaman gibi görünmektedir. Daha sonrasın da Türkiye’de de Almanya’da yaşadıkları dil ve uyum sorununun aynısını yaşamak zorunda kalabilirler. Türk terimlerine hakim olmayan bu çocuklar dersleri anlayamama, kendilerini ifade edememe, eğitimlerini tamamlayamama sıkıntısı çekebilirler. Bu durum aileden aileye, çocuktan çocuğa değişmekle birlikte, bilinçli destek ile bu sorunların çoğu zamanla aşılabilmektedir de.

Bazı Avrupalı Türkler ise çocuklarının eğitimlerini yurtdışında tamamladıktan, meslek edindikten ve evlendirdikten sonra kesin dönüşün doğru olacağını düşünürler. Ama bir kere çocukları olsun insanın, evlenseler dahi, sürekli uzak durmak kolay olmayacaktır. Hele birde torunlar meydana gelirse. Gel de bunlardan uzak yeni bir hayatı içine sindir sindirebilirsen. Kesin dönme hayalimiz yarım kalmakla birlikte, bekledikçe daha da zorlaşmaktadır. En uygun zaman yoktur aslında, sürekli ertelenen bir hayal vardır. Şunu iyi bilmek gerekir, hayatımız bizim elimizde ve çok ta kısa. Yeter ki insan bilsin ne istediğini, huzurun nerede olduğunu, iklimi sıcak, insanı sıcak, ezan sesi olan özlemini duyduğu bir yerde mi, sevdikleriyle bir arada olduğu yerde mi?..

 

Sevda Yıldırım Celep

Eğitimci -Sosyolog

Bu haber toplam 8776 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum