Yıllardır yazıyoruz yine yazacağız. Bir neticeye varıncaya kadar defalarca bıkmadan yazmaya devam edeceğiz. Türkçe Türk toplumunda hak ettiği yere gelinceye kadar bu feryadımızı duyurmaya çalışacağız. Yurtdışındaki Türk varlığından bahsedeceksek Türkçenin var olması gerekiyor. Türkçe yoksa Türk de yoktur. Türkçe yoksa din de yok oluyor. Bizim bütün külliyatımız Türkçedir. Türkçe yoksa neyi nereden kimden öğreneceğiz. Bağımsızlımızın sembolü nasıl ay yıldızlı bayrağımız ise Türkçe de dil bayrağımızdır. Türkçe yoksa bağımsız sayılmaz esaret altındayız.
Bu bayrak dalgalanmıyorsa bağımsızlıktan bahsedemeyiz. Türkçe kütür harcımızın çimentosudur. Türkçe yoksa başka kültürlerin esareti altına girmiş oluruz. Ana dilini konuşamayan, ana dilinde derdini anlatamayan psikolojik rahatsızdır. Türkçe hem kültür bakımından hem sağlık açısından hem de kariyer için önemli bir mihenk taşıdır. Türkçenin yaşatılması her vatandaşımızın birinci vazifesidir. Para her zaman kazanılabilir, lakin bazı şeyler zamanında yapılmasa ileride çok pahalıya mal olur. Türkçe böyledir. Eğer dede ile torun bir araya geliyor ve Türkçe konuşamıyorlarsa o aile yok olaya yüz tutmuştur. Dedesi ile Türkçe konuşmayan bir nesil onun değerlerine sahip çıkmaz. Mezarına gitmez. Aile dağılır. Alile dağılınca tolum ve millet yok olur
Maalesef biz Türkçe dedikçe birileri rahatsız oluyor. Kusura bakmayınız sizi çok daha rahatsız edeceğiz. Biz gelecek için şimdiden uykularımız kaçıyorsa sizin de uygularınız kaçacaktır. Milli Eğitim Bakanlığı İsviçre'nin 26 kantonunun 23'ünde Türkçe ve Türk Kültür dersleri veren 32 öğretmenimizi görevlendirdi. Bu cefakâr öğretmenlerimiz 182 okulda 2 bin 372 öğrencimize Türkçe ve Türk Kültür dersleri veriyor. Yani her öğretmenimize 74 öğrenci düşüyor. Oysa bizin daha fazla öğretmene ihtiyacımız var. Peki, İsviçre'de okul ilkokul cağındaki çocuklarımızdan kaçta kaçı bu derslere gidiyor?
Bir araştırmaya göre Türk öğrencilerimizden sekizde biri bu derslere dev ediyor. Hal böyle olunca nerede yanlış yapıyoruz? Demekten başka çaremiz kalmıyor. Aileler mi Türkçeyi önemsemiyor? Yoksa derslerin içeriğimi yeterli değil? Notlara tesir etmediği için mi dikkate alınmıyor? Oysa ana dilini bilmeyen çocuklar başka dillerde başarılı olması çok zordur. İsviçre'deki eğitim seviyemiz herkesin malumu. Türkçe Türk çocuklarını farklı kılan önemli bir ayrıcalıktır. Aynı sınıftaki arkadaşlarıyla ayni seviyede olan bir Türk çocuğu Türkçe bildiği için farklı ve avantajlıdır. Bu ilkokul sıralarında farklı olunca iş hayatında da bu fark her zaman avantaj olarak kalacaktır. Türkçe bilmek yazabilmek farklılıktır.
Türkçe bilmemek çok şeyleri kaybettirdiği gibi Türkçeyi biler çok şeyler kazandırıyor. Yabancılar Türkçe öğrenebilmek için kurslara yazılıp binlerce frank öderken biz kendi çocuğumuza ana dilini öğretmemizi izah edecek kelime bulamıyoruz. Biz Türkçenin onlarca faydasından bahsediyoruz. Biri çıksın da bize Türkçe öğrenmenin zararını anlatsın. Madem kimse zararlıdır diyemiyorsa o zaman lütfen kendimize gelelim. Türkçeye hep birlikte el atalım. Öğretmenleriniz öğrencilerin çokluğundan şikâyet ersinler de biz de Ankara'yı "Bize öğretmen gönderin" diyerek sıkıştıralım.
Okul Aile Birlikleri eğlence etkinliği yaparak görevinizi yapmış sayılmazsınız. Siyin esas vazifeniz öğrenci sayısını arttırmak olmalıdır.