Türkiye'yi şikayet ederek elinize ne geçiyor?

Cemil Baysal

İsviçre basınında ve diğer Batı medyasında yayımlanan Türkiye karşıtı haberlerin hızı kesilmiyor. Kaynağı bir noktadan çıktığı anlaşılan bu haberlerle, Türkiye düşmanlığı yayılmaya çalışılışıyor. Yıllarca İsviçre'de basının bu kadar çirkinleşip tek taraflı aslı araştırılmayan altı doldurulmayan 'çamur at izi kalsın'' yayın politikasına tanık olmamıştım. Bu haberlerin toplumuzdaki oluşturduğu karşı infial kimsenin umrunda değil. Birisi çıkıp kanal kanal gazete gazete dolaşıp ''tehdit ediliyorum'' diyor. Hiç aslı arkası araştırılmayan İsviçre'de yaşayan tüm Türkleri hedef gösteren bu demeçler, nasıl hangi akla hizmet ediyorsa gazetelerde haber değeri bulabiliyor.

15 Temmuz şehitleri için tek laf edemiyorsunuz..
15 Temmuz sonrası diğer ülkelerde olduğu gibi İsviçre'de de medya izlediği yayın politikasıyla adeta ülkede yaşayan Türklere saç baş yoldurttu. 15 Temmuz sonrası ülkesindeki gelişmelerden kaygı duyan ve ülkesini devletini demokrasiyi savunan sahip çıkan ifadelerle darbe karşıtı duruş gösteren Türkler İsviçre medyasında adeta hedef gösterildi. Ve hiç kimsenin anlayamadığı gerekcelerle darbeyi savunan kişiler kanal kanal gazete gazete dolaşıp darbeyi savunmakla kalmadı ve darbe karşıtı Türkler tarafından tehdit edildiklerini savundu.
Adı Türk olan veya Müslümanım diyen bu konuşmacıların, sözlerinde 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe kalkışmasında hayatını kaybedenlerle şehitlerle ilgili tek kelime etmeyişlerini ve sadece tehdit edildiklerini ve mağdur olduklarını söyleyerek, ülkesini devletini ve demokrasiyi savunan tüm Türk halkını hedef gösterip zan altında bırakmalarını hayretle okudum ve dinledim. Yangına körükle giden ve günlerce tek taraflı Türkiye karşıtı yayınlar yapan isviçre medyasının bu tutumu toplumsal huzur ve barışa büyük yaralar vermiştir. İsviçre medyasında demeçler vererek veya muhabirlerin kulağına asılsız kasıtlı bilgileri fısıldayarak, İsviçre'deki Türk kuruluşları ve şahıslarıyla ilgili beyanlarda bulunanlar, bazen kendilerini çok gülünç duruma düşürüyor. Bence iyi araştırarak dersinizi daha iyi çalışarak bir daha bu bilgileri paylaşmanızda yarar var. Öyle ki, İsviçre medyasında yaptırdıkları haberlerde darbeye karşı çıkan demokrasiyi savunan her Türkiye aşığını veya ülkesine bağlı olan Türk kurumunu ''Erdoğancı'' ve ''Erdoğan'ın İsviçre'deki uzun kolu'' olarak tanıtıyorlar.


Bu vatandaşlardan nasıl oy isteyeceksiniz?
Ülkenizi sosyal medya hesaplarınızdan karalayarak, Türkiye'ye tatile gitmeyin mesajları yayarak, İsviçre'li siyasetcilere gidip ülkenizi şikayet ederek elinize ne geçiyor? Sonra kalkıp bir referandum öncesi veya yabancılar karşıtı yasa oylamasında ''Bu hepimizin meselesi, buradaki tüm yabancıları ilgilendiriyor, SVP ırkcı, bunlara karşı birlik olalım'' diyerek oy istediğiniz bir siyasi partiye oy vermemizi desteklememizi nasıl bekliyorsunuz? 15 temmuz gecesinin Halis Özdemir gibi sayısız kahramanlarını Türk halkı nasıl unutmayacak ise, bu süreçten sonra ülkesine ihanet edip gazete ve televizyonlarda Türkiye'yi şikayet edip Türk halkını hedef gösterenleri de bu halk asla unutmaz. Türk halkı kahramanların isimlerini kalbinin, ihanet edenlerin isimlerini ise beynindeki ihanetciler listesinde en özel yerde saklı tutacaktır.

15 Temmuz ufkumu açtı
Kendi adıma şahsen 15 temmuz pek çok açıdan milad oldu. Bu gecede yaşananlar, sonrasındaki okuduklarım gördüklerim 10 senede okuyup bilgilenemeyeceğim kadar bilgi ve görgümü genişletti. Bizler her fırsatta nerede olursa kimden gelirse gelsin terörü kınarken, 15 Temmuz sonrası ülkemizde hayatını kaybedenlere ve darbe kalkışmasına karşı, haftalarca tüm Batı ülkelerinin kör sağır dilsiz kalmaları, 100 kitap okuyarak öğrenemeyeceğim bilgiyi ve görgüyü bana katmasının yanısıra gözümdeki bazı sis perdelerini de açtı. Her şerde bir hayır olur misali, 15 Temmuz'dan sonra bizler de bu ülkelerdeki dostumuzu düşmanımızı daha iyi tanıma fırsatı bulduk. Saklandıkları inlerden çıkanları gördük tanıdık. Kısa vadede gazetelerde demeç vererek televizyon kanallarına çıkarak kendini tatmin edenler, uzun vadede hayatları boyunca vicdan azabıyla yaşayacaklar. İsviçre'de yaşayan tüm vatandaşların bu zorlu süreçte yanlarında ve karşılarında olanları iyi tanıdı ve tanımaya devam ediyor.

Sağduyumuzu koruyalım
Ülkemizin en hassas bu olduğu bu mücadelede yardımcı olmak hepimizin vatandaşlık görevi. Ancak bazı kullanılan kavramlara dikkat etmekte yar var. Türkiye'de suç ve terör örgütü kabul edilen bir kavram İsviçre'de ve Avrupa'da hukuki açıdan farklı değerlendirilebiliyor. Özellikle sosyal medyada bazı söylem ve paylaşımlarımızla gereksiz yere başımızı ağrıtmayalım. Unutmayalım ki, suçu kanıtlanana kadar herkes masumdur. Etrafımızdaki tanıdığımız, sosyal medyada dikkatimizi çeken bazı kişileri emin olmadan bazı kanaatlare veya duyumlara dayanarak, belirli bir örgütle ilişkilendirip bağlantılı olduklarını yazıp yaftalayıp yaymayalım.

Medyadaki asılsız haberlere, Türkiye'yi İsviçre medyasında ve İsviçre'li siyasetcilere şikayet edenlere ne kadar öfke duyarsak duyalım lütfen sağduyumuzu koruyalım. Gerek günlük yaşamımızda gerek sosyal medya hesaplarımızda kimseyi hedef göstermeden, nefret ve şiddet içeren sözlerden sakınmamız gerek. İsviçre'nin iç ve dış güvenliğini tehdit edebilecek ve aynı zamanda Türkiye'nin güvenliği için tehdit olabilecek kişi veya kuruluşları kanun ve yasalar çerçevesinde İsviçre yargı makamlarına bildirerek hareket etmemiz en doğrusu.

Hepinize sağlıklı mutlu bayramlar

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.