Değerli Okurlar,
Bir işte emeği geçemeyen, o işin kazancından da hak iddia edemez manasına gelen ve bir insanın emek vermeden hiç bir işin üstesinden gelemeyeceğini ifade eden atasözlerinden biri de Tarlada İzi Olmayanın Harmanda Yüzü Olmaz atasözüdür.
Toplumumuzda atasözlerinin büyük önemi söz konusudur. Çünkü atasözlerinin her biri bir öğüt niteliği taşır. Tarlada İzi Olmayanın Harmanda Yüzü Olmaz atasözü de bu bakımdan insanlara önemli bir yol gösterici olmaktadır.
Hakkını vererek işini yapmayan ve işinin gereklerini yerine olması gerektiği şekilde getirmeyen kişi, o işten verimli bir sonuç elde edemez.
Anadolu topraklarında vücut bulmuş her sözün altında bir hikmet, irfan ve tecrübe vardır. O yüzden o sözler arı durudur, yüzyılların içinden süzülerek gelmiş ve insanoğluna yol işareti, hayat düsturu olmuştur. “Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz.” atasözü de bu şekilde damıtılmış ve saf, berrak bir su hâlini almış bir sözdür. İnsan emeğinin öneminin; “İnsan için ancak çalıştığı kadarı vardır.” âyetinin bir nevi yorumudur.
İş ahlakı, doğruluk, güven, saygı ve adalet gibi temel değerleri işimize yansıtmaktır. İşimizi sağlam yapmak, kul ve kamu hakkına riayet etmek, sözümüzde ve özümüzde dürüst olmaktır. Her daim helali gaye edinmek, kazancımıza haram, dilimize yalan bulaştırmamaktır.
İş ahlakı, çalışma hayatının tamamını kapsayan bir değerdir. Memur olmanın ahlakı olduğu gibi amir olmanın da ahlakı vardır. İşçi olmanın ahlakı olduğu gibi işveren olmanın da ahlakı vardır. Esnaf olmanın ahlakı olduğu gibi müşteri olmanın da ahlakı vardır.
Memur olmanın ahlakı, devletine sadakatle bağlı kalmak, milletine nezaket ve özveriyle hizmet etmektir. Amir olmanın ahlakı ise, hak ve adaletten asla ayrılmamak, himayesindeki kişilere hakkaniyetle davranmaktır.
İşçi olmanın ahlakı, işini sağlam ve kaliteli yapmak, işyerini işverenin emaneti olarak görmektir. İşyerinin imkânlarını şahsi ihtiyaçları için kullanmamaktır. İşveren olmanın ahlakı ise, işçiye huzurlu bir iş ortamı oluşturmaktır. Onu sosyal haklardan mahrum bırakmamak, alın teri kurumadan ücretini tam ve vaktinde ödemektir.
Esnaf olmanın ahlakı, dürüstlükten ayrılmamaktır. Malın kusurunu gizlememek, stok ve karaborsacılığa tevessül etmemek, helal kazancına haram bulaştırmamaktır.
İş hayatında duyarlılığın azaldığı, kanaat, doğruluk ve dürüstlük gibi erdemlerin zayıfladığı, ahlak kavramının içinin boşaltıldığı ve istismar edildiği bir çağda yaşıyoruz. Dünyevileşme, bencillik, bir malı değerinden fazlaya satmak veya kiraya vermek suretiyle çok kazanma arzusu gibi yanlış tutum ve davranışlar toplumsal huzuru ve barışı derinden etkilemektedir.
Sonuç olarak hiç bir gayret göstermeden bir şey elde etmek mümkün değildir. Çalışıp, gayret göstermeli, tembellik yapmamalıyız.Sebepler dünyasında yaşadığımız için sebeplere riayet etme mecburiyetindeyiz. Sizler hiç tarlasını ekmediği halde mahsül kaldıran birini gördünüz mü? Buğday ektiği tarlasından kavun-karpuz toplayan gördünüz mü? Görülmesi mümkün değildir.Yani herkes ektiğini biçmektedir.Ne ekersek, ancak onu bulduğumuz gibi bu imtihan dünyasında iyilik yapanların mükafat görmeleri, kötülük yapanlarında ceza görmeleri kaçınılmazdır.Herkes yaptığının karşılığını bulacak, İlahi adalet tecelli edecektir.Onun içindirki çalışmalı,gayret gösterilmelidir. Ben ekinimi ektim,gübremi-ilacımı attım,yapmam gerkenleri yaptım tevekküle ne gerek var diyemeyiz.Her hususta bu hassasiyet gösterilmeliyiz. Çiftçi, tarlasını ekmeden mahsul bekleyemez. Tarlasını ekip de gereken tedbirleri almadan da ‘Allah'a tevekkül ettim' diyemez. Kendine düşen neyse onları yapar, gerisini Allah'a bırakır. Neticeye de razı olur.