Sevgili Okuyucular,
İnsanoğlunun kendisine verilmiş en kıymetli nimetlerin başında hayatı gelmektedir. İnsanın kendisine sunulmuş olan bu hayatını din, vatan, millet, bayrak, namus gibi milli ve manevi değerlere adaması ise, dünya ve ahiret için en yüksek mertebelere ulaşmasına vesiledir. Toprağı değerli kılanda, toprağı vatan parçası yapanda O'nun uğrunda ölebilecek olanların varlığı ile ilgilidir. İşte İslam Dinini benimsemiş ve hayat tarzı haline getirmiş Aziz Milletimiz bu uğurda ölmeyi şeref saymış ve şehadet mertebesine ulaşmıştır. Bizim kültürümüzde “ ölürsem şehit kalırsam gazi” anlayışı her gencimizin vazgeçilmez parolasıdır.
18 Mart Çanakkale Zaferinin yıldönümü ve şehitler haftası olması sebebiyle bu ayki yazımızda Şehitlik ve gaziliğin öneminden, Ecdadımızın Çanakkale’de göstermiş olduğu üstün başarıdan söz etmeye, bu yüce duyguları anlamaya, anlatmaya çalışacağız.
Öncelikle şu hususu siz kıymetli okuyucularıma aktarmak isterim ki; Çanakkale tıpkı, Bedir, Uhud ve Hendek gibi, Malazgirt gibi, Kurtuluş Savaşımız gibi bir ruhun eseridir. Bu ruhu özellikle birçok sıkıntılardan geçtiğimiz şu günlerde yeniden hayatımıza aktarmaya ihtiyacımız vardır.
Çanakkale ecdadımızın birlik ve beraberlik içerisinde neler yapabileceğinin en büyük göstergesidir. Çanakkale sadece düne ait bir olay değildir. Tarihte kalmış ve sadece tarih sahnelerinde yer alacak bir mücadele değildir.
Üstad Merhum Mehmet Akif Ersoy Çanakkale Şehitlerine atfettiği şiirinde ne güzel ifade etmektedir.
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid’i...
Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber’i kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe”desem, sığmazsın.
Tarihe gömülmeyen aslanların mücadelesidir Çanakkale. Tıpkı Bedir gibi. Bedir bir varoluş-yok oluş mücadelesidir. İşte Çanakkale'de Bedir gibi. Çanakkale'de bir varoluş-yok oluş mücadelesi verilmiş, mühimmat eksikliğinin başarısızlığa götürmeyeceği anlaşılmış, birlik ve beraberlik içerisinde mücadele edilir ve Yüce Allah'tan destek gelirse aşılmaz dağların aşılacağı anlaşılmış, azların çoklara karşı zafer elde edebileceği bir daha ispatlanmıştır.
Allah rızası doğrultusunda kişinin canını feda etmesine şehitlik denir. Şehit ise, Allah yolunda canını veren kimsedir. Şehit olan kişiye bu adın verilmesinin sebebi, cennete gireceğine şahitlik edilmesinden, şahadet anında bir takım rahmet meleklerin yanında bulunmasından, Cenâb-ı Allah'ın mânevî huzurunda rızıklandırılacak olmasından dolayıdır.
Ecdadımız İstiklal Harbini bu şehitlik ve gazilik ruhu ile kazanmıştır. Büyük şairimiz Yahya Kemal milletimizin Kurtuluş Savaşındaki duygularını şöyle dile getirir.
Şu kopan fırtına Türk Ordusudur Ya Rabbi
Senin uğrunda ölen ordu budur Ya Rabbi
Ta ki yükselsin ezanlarda müeyyed namın
Galip et, çünkü son ordusudur İslam’ın
Vatan hizmetine seve seve koşanların dünya ve ahiretteki değerleri pek yüce olur. Çünkü onlar hem yüce Allah’ın hoşnutluğuna hem de Sevgili Peygamberimiz’ in şefaatine nail olurlar. Hz. Peygamber “Allah yolunda ayağı tozlanan kimseye cehennem ateşi dokunmaz”buyurmuştur.
Yılmam ölümden, yaradan askerim
Orduma gazi dedi Peygamberim
Bir dileğim var ölürüm isterim
Yurduma tek düşman ayak basmasın
Âmin desin hep birden yiğitler
Allahu Ekber, gökten şehitler
Amîn, Amîn Allahu Ekber (M.Akif)
Kanının rengini bayrağına vermiş, aziz canını vatanı uğruna feda etmiş olan şehitlerimiz; bu yüce değerlerin korunmasını, savunulmasını ve ilelebet yaşatılmasını bizlere emanet etmişlerdir. Bu itibarla onları gönüllerimizde yaşatarak, emanetlerine ne pahasına olursa olsun sadık kalmalıyız.
Çanakkale'de nihayetinde Kurtuluş Savaşında Milletimizin göstermiş olduğu tek vücut mücadele, dünyaya bu topraklara namahrem eli değmeyecek olmasının en önemli işaretidir. Ülkemizi işgal altına almak isteyen düşman ordularına, ölmeyi şehitlik kalmayı gazilik sayan Müslüman Ecdadımızın bir dersidir.
Bu vesile ile Cennet Vatanımız için canını vermiş aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Ruhları şad olsun. Yüce Rabbim Devletimize dirlik, Ordumuza kuvvet, Milletimize birlik nasip etsin. Bizi birbirimizden ayırmasın. Yazımı şu dizelerle bitiriyorum.
Gün, ayrışma günü değil, kaynaşma günüdür.
Gün, kopma günü değil, birleşme günüdür.
Gün, benliklerimizden sıyrılıp biz olma vaktidir.
Gün Hacı Bektaşi Veli'nin ifadesiyle bir olma, iri olma, diri olma vaktidir.
Gün kültürümüze sahip çıkma ve İslam'ı hayat tarzı haline getirme vaktidir.
Gün dünyanın neresinde olursa olsun mazlumun yanında yer alma vaktidir.