ZÜRİH- Günümüzde yoğun iş temposu ve dolu ajandalar, spontane yaşamı neredeyse imkânsız hale getiriyor. İsviçreli psikolog Danielle Meier, bu durumun modern yaşamın bir yan etkisi olduğunu ve bireylerin artık spontane etkinlikler yerine her anını planlama eğiliminde olduğunu belirtiyor.
Her Şey Planlı: Spontaneliğin Sonu mu?
Meier’e göre, insanların günlük hayatlarında spontane etkinliklere daha az zaman ayırmasının arkasında yalnız kalma korkusu ve sosyal medyada aktif bir yaşam sergileme isteği yatıyor. “Sınırlı boş zamanımızda hiçbir şeyi şansa bırakmak istemiyoruz,” diyen Meier, özellikle gençlerin bu konuda kendilerini daha fazla baskı altına aldığını ifade ediyor.
Sosyal Medya ve Etkileri
Sosyal medyada paylaşılan içerikler, bireyler üzerinde “sürekli bir şeyler yapma” baskısı yaratıyor. Meier, sosyal medyanın, insanların yalnız zaman geçirmekten çekinmesine neden olduğunu ve bunun bireylerin genel ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yarattığını söylüyor.
Yalnızlık: Bir İhtiyaç mı?
Meier, bireylerin kendi düşünceleriyle baş başa kalmasının genel refah için önemli olduğunu vurguluyor. “Yalnız kalmak, duygularımızı işlememize, düşüncelerimizi netleştirmemize ve gerçek anlamda dinlenmemize olanak tanır,” diyor. Ancak dolu programlar ve sürekli plan yapma isteği, bireylerin bu önemli fırsatı değerlendirmesini zorlaştırıyor.
Çözüm: Dengeli Planlama
Uzmanlar, spontane etkinliklere ve yalnızlığa zaman ayırmanın hayat kalitesini artırabileceğini belirtiyor. Her anı planlamak yerine, bireylerin kendilerine nefes alacak alanlar yaratması gerektiği öneriliyor.
Yoğun programlar ve sosyal medyanın baskısı, spontane yaşamı giderek daha zor hale getiriyor. Ancak, psikologların önerisi, yalnızlıkla barışık olmayı öğrenmek ve anın tadını çıkarmaya fırsat tanımak. Bu, hem bireysel huzur hem de genel yaşam kalitesi için önemli bir adım olabilir.