İsviçre’nin uzun zamandır süregelen bir imajı var. Oligarkların, yolsuzluğa bulaşmış hükümet yetkililerinin ve uyuşturucu kaçakçılarının tercih ettiği küresel bankacılık merkezi olarak tanınan ülke, bu imajı değiştirmeye çabalarken yeni ve ağır bir darbe aldı. 30 bin Credit Suisse müşterisinin hesap ayrıntılarını gösteren belgeler basına sızdı.
İçlerinde on yıllar öncesine tarihli olanların da bulunduğu gizli belgeler, basın kuruluşlarından oluşan bir konsorsiyum tarafından ortaya çıkarıldı ve son iki yıldır ismi skandallarla anılan, İsviçre’nin ikinci büyük bankası Credit Suisse’in utanç zincirine yeni bir halka eklendi.
Ancak olayın etkileri İsviçre finans sektörünün tamamına yayılma tehlikesi taşıyor; ülkedeki bankaların hisseleri geçtiğimiz pazartesi günü Rusya-Ukrayna sınırındaki gerilimden ağır bir darbe alan Avrupalı bankaların çoğundan daha sert bir düşüş yaşadı.
Avrupa Parlamentosu’ndaki en büyük siyasi grup olan Avrupa Halk Partisi olay üzerine Avrupa Komisyonu’na çağrıda bulunarak İsviçre’nin “kara para aklanma riski yüksek” ülkeler listesine alınmasının görüşülmesini istedi.
Aslında İsviçre bankaları son on yılını vergi kaçakçılığını ve kara para aklamayı sınırlamaya yönelik küresel standartlara uyum sağlamaya adamış, uluslararası düzenleyici kurumlardan gelen baskı sonucu kârlı ama şüpheli müşterilerin hesapları kapatılmıştı.
İsviçre’nin bankacılık mahremiyetine yönelik sıkı kontrolü gevşerken Credit Suisse, UBS ve Julius Baer gibi ülkenin en büyük bankaları, müşterilerine sunmak üzere gizlilik kılıfı haricinde bir şey bulmak zorunda kalacak.
18 YÜZYILDAN KALMA MAHREMİYET
İsviçre’nin banka mahremiyeti takıntısı 18. yüzyıla kadar uzanıyor. O günlerde Katolik Fransa kralları Fransa’nın Protestan bankacılık sisteminden kaçmak için Cenevre’deki bankaları kullanıyordu.
1934 tarihli Bankacılık Yasası ile bu mahremiyet İsviçre mevzuatı içinde kutsal bir yer edindi. Yasanın amacı ülkenin vergi kaçakçılığına bulaştığına dair artan tartışmaları hafifletmekti ama Alman Yahudilerin varlıklarını Nazi partisinden korumaya yardımcı olmaya yönelik bir hüküm de içeriyordu.
Gizli bankacılığa duyulan bu bağlılık 20. yüzyıl boyunca despotları ve vergi kaçıranları ülkeye çekti; son dönemde dünyadaki vergi yetkililerinin öfkesi de buraya yöneldi.
İsviçre 2017 yılında uluslararası otomatik bilgi paylaşımı standardına dahil oldu; buna göre İsviçreli finans kuruluşları müşterilerinin mukim vergi mükellefi olduğu ülkelerle müşteri bilgilerini paylaşmak zorunda. Aynı standarda tabi yüzden fazla ülke var; dolayısıyla İsviçre’nin vergi kaçakçıları gözündeki cazibesi neredeyse tamamen kaybolmuş durumda.
VERGİ AVANTAJI BİTTİ
Credit Suisse ve UBS’de çalışmış bir yönetici “Fransa veya Almanya’da doktor ya da avukat olup hafta sonları ek gelir amacıyla ekstra iş yapanlar için İsviçre bankaları tasarruflarınızı vergiden muaf bir şekilde saklamak adına cazip bir yerdi” diyor ve ekliyor: “Ama o günler mazide kaldı: İsviçre’de banka hesabınız olmasının vergi açısından avantajı yok.”
Morgan Stanley, JPMorgan ve Bank of America gibi uluslararası kuruluşların da dünyadaki ultra zenginlerin varlıklarını saklama niyetinde olduğu, yani rekabetin kızıştığı bir ortamda, İsviçreli bankalar geçmişteki hatalarının ceremesini çekiyor.
“Suisse Secrets” adı verilen sızıntı olayı Credit Suisse’in insan kaçakçılığı, cinayete azmettirme gibi suçlardan tutuklanan ya da rüşvet ve yolsuzluk suçlamalarına maruz kalan müşterilere ait hesapları bile kapatmadığını ortaya çıkardı.
Credit Suisse müşterileri arasında ismi verilenlerden biri de Ronald Li Fook. Hong Kong Borsası eski başkanı Fook, rüşvet aldığı için hapse atıldıktan on yıl sonra bankada hesap açmış.
Credit Suisse sızan belgelerde yer alan hesapların yüzde 90’ının kapalı veya kapatılma aşamasında olduğunu söyledi.
Banka “Kalan aktif hesaplar hakkında mevcut çalışma planımız uyarınca gerekli özenin, incelemelerin ve diğer denetim adımlarının gerçekleştirildiğinden eminiz” ifadelerini kullandı. “Konuyu incelemeye ve gerekirse ek adımlar atmaya devam edeceğiz” dedi. Belgelerin sızdığı dönem özellikle önemli. Credit Suisse Bulgar mafyasına mensup bazı kişilerle yaptığı işlemler yüzünden İsviçre Federal Ağır Ceza Mahkemesi’nde önemli bir duruşmanın parçası.
Bu ay mahkemede verilen ifadelere göre, altıdan fazla banka yöneticisi ve bankanın hukuk departmanı, bir müşteri grubunun içinde uyuşturucu kaçakçılarının bulunma ihtimalinin farkında olmasına rağmen, hesapları dondurulmadan önce bu kişiler adına milyonlarca euro’luk işlemlere onay vermiş. Başka bankalar da geçmişteki hatalarının bedelini ödemeye devam ediyor. 2019’da Fransa’daki bir vergi davasında zengin müşterilerinin vergi kaçırmasına yardım etmekten suçlu bulunan UBS, bugünlerde karara itiraz ediyor.
İTİBAR SIKINTISI
Julius Baer de dünya futbolunu yöneten FIFA’yı içeren bir davada adı geçtiği için epey yara aldı. Venezuela devletine ait petrol ve doğal gaz grubu Petroléos de Venezuela’nın dahil olduğu bir davada da Julius Baer’in ismi geçiyordu. Neticede İsviçre Mali Piyasalar Denetleme Kurulu iki yıl önce bankanın büyük çaplı işlemler gerçekleştirmesini yasakladı.
Sektörün lobi grubu olan İsviçre Bankalar Birliği, üyelerinin yeni skandalları önlemek adına son yıllarda uyum tedbirlerine ciddi yatırım yaptığını ifade etti.
Gruptan gelen açıklamada “İsviçre finans merkezinin, kaynağı şüpheli paralara yönelik hiçbir ilgisi yoktur. İtibarını ve dürüstlüğünü korumaya azami önem vermektedir” denildi.