Geçtiğimiz ay dövizle askerlik bedelinin artırılması ve yeni SSK düzenlemesiyle emekli olacak gurbetcilerin BAĞKUR'dan maaş bağlanacak olan yasanın kabul edilmesi haberine yönelik değerlendirmelerde bulunmuştum.
Ay boyunca gittiğim her dernekte, lokalde, camide, markette veya sokakta karşılaştığım vatandaşların ilk tepkisi bu konuya yönelik oldu. Tepkiler tahmin ettiğimden daha sert.
İktidara yönelik vatandaşların inanılmaz tepkisi var. Tepkilerin sonunda ''Bir daha seçim dönemi gelecek elbette'' diye hükümete mesaj gönderiyorlar.
SINIFTA KALDIK
Bir diğer konu yaklaşan ulusal seçimlerle ilgili.
20 Ekim'de İsviçre'de ulusal seçimler düzenlenecek. Ne yazık ki bu seçimler öncesi TÜRK STK, dernekler ve İsviçre'de yaşayan Türk vatandaşları olarak sınıfta kaldık.
Seçimlerden önce İsviçre gündemine odaklanmak yerine, bilhassa sosyal medya mecralarında Türkiye'deki iç sayeset odaklı paylaşımlar fikirler yorumlar yapmaya devam ediyoruz.
Bundan 2-3 ay öncesi yazımda STK'lar İsviçreli siyasetcileri dernek lokallerine davet ederek İsviçre'de yaşayan Türk çifte vatandaşların oy gücünü hissetirmeli. Türk toplumunun taleplerini sorunlarını siyasi partilere anlatmalı demiştim.
20'ye yakın Türkiye kökenli İsviçreli siyasetci ulusal seçimlere adaylığını açıkladı. Hem Türkiye hem İsviçre bayrağına saygısı olan bu siyasetcilerin bazılarıyla beraber bazı İsviçreli adayları, İsviçre siyasetini takip eden ve oy verecek İsviçre-Türk vatandaşı gençlerle buluşturulabinirdi.
Ne yazık ki seçime yaklaşık bir buçuk ay kaldı. Bu konuda bugünden sonra bir çalışma yapılır mı bilemem. Ancak geç kalındı hatta yine sınıfta kalındı.
Yaşadığımız ülkede söz ve hak sahibi olmak, gelecek yıllarda çocuklarımızın ülkeye en iyi şekilde uyum sağlayarak iyi konumlara gelmelerini istiyorsak, taleplerimizin muhattabı cami veya lokal köşelerindeki komşumuz veya arkadaşlarımız olmamalı.
Önümüzdeki Ramazan ayı ile beraber her STK'nın ayrı düzenlediği ve katılımcıların protokol masasının aynı kişilerden oluştuğu iftar programlarının artık değişmesi şart. Her stk'nın ayrı ayrı iftar programı düzenlemesi yerine topluca bir yerde daha geniş ve bilhassa yabancı halkların katılımının olduğu iftar programları daha amaca uygun olur. Yine diğer derneksel etkinliklerimizde deyim yerindeyse kendimiz konuşup kendimiz dinliyoruz. Artık kalıplaşmış bu programların değişmesi gerek. Birbirimize kendi kendimize yeterince anlattık, 30-40 yıldır anlatıyoruz.
Önemli olan etkinliklerimizi yabancılara anlatabilmek, etkinliğin yapıldığı köy veya şehirlerin yerel siyasetcilerini programlara davet ederek kendimizi anlatabilmek. Ülkedeki sistemle ilgili memnuniyetsizliğimizi veya haksızlığa uğradığımız konuları, lokalde okey masasında arkadaşlarımızla dertleşip isyan etmenin çözüme yönelik hiç bir faydası yok.
Sıkıntıları sorunları kendi kendimize ve sadece birbirimize anlatmaya, klasik derneksel etkinliklerimizi düzenlemeye devam ederek ''kendin çal kendin oyna'' modunda ilerleriz.
Siyasetteki etkimizi ne yazık ki ne Türkiye kökenliler olarak ne dernekler ne de Müslümanlar olarak birikte kamuoyuna açıklamalar yaparak ya da yönlendirerek kullanamıyoruz.
HABERİN İÇİNDEN
cemil.baysal@postgazetesi.ch