16 Nisan'da Türkiye'de anayasa referandumu olacak. Halkın karar vereceği bu referandumda Türkiye'den ziyade başkalarını daha fazla gerdi. Türkiye'deki "Hayır" diyenleri anlamak onlara hak vermek erdemli bir davranıştır. Bunlar Türk vatandaşı ve bir konu hakkında karar veriyorlar. Bu tavır "Evet" kullanacak olanlar için de geçerlidir. Hani biz geleceğimiz için bir konu hakkında karar vereceğiz de size ne oluyor. Türkiye'dekilerden daha hararetlisiniz. Gazetelerinden, vekillerine bakanlarından, başbakanlarına referandumla yatıp referandumla kalkıyorlar. Gazeteci olarak Avrupa medyasında çıkan haberleri takip etmekte aciz kaldık. Hatta son zamanlarda o kadar sıradan gelmeye başladı ki her aleyhte açıklama yapanı haber bile yapmıyoruz.
Avrupa medyası geçmişte direk olarak Türkiye'ye hedef alarak yaptığı algı operasyonlarını son beş yıldır Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden yapıyor. Görenlerde bunlar Erdoğan karşıtları olarak görüyor. Oysa geçmişten gelen geleneksel Türk düşmanlığının farklı bir maskeye bürünmüş şeklidir. Türkiye "Evet" derse işin sonunu felaket olarak görüyorlar. Yahu siz ne zamandan beri Türkün ve Türkiye'nin menfaatini düşündünüz veya menfaatiniz olmadan bu konuda bu zamana kadar ne yaptınız da şimdi panik halinde "Hayır" çıkması için çalışıyorsunuz?
Diğer yandan Türkiye'den gelip Türk vatandaşlarına referandumla alakalı bilgilendirme toplantısı yapmak isteyen Türk siyasilere engeller çıkarıyorsunuz. Sudan bahanelerle iptaller ardı ardına gelmeye başladı. Bu yasakçı zihniyetin ardında hangi demokratik gereççe var acaba? Türkiye "Evet" derse batıdan uzaklaşacak, demokratik değerler yok olacak gibi safsatalarla uğraşırken diğer yandan ırkçı ve yasakçı zihniyetini kamufle etmeye çalışıyor. Peki bu zamana kadar vatandaşlarımızla bir araya gelen siyasilerimiz toplumun güvenliğini tehlikeye atan hangi olaya şahit oldunuz?. Ama sizin Atlarınızla ve itlerinizle neler yaptığınızı gayet iyi biliyoruz. Türk düşmanlarına gelince bütün meydanlar açılacak, fakat sözde dost dediğimiz ülkeye gelen Bakanlarımız ve siyasilerimiz konuşturulmayacak. Yasaklar getirilecek ve göz altına alınacak sınır dışı edilecek ve adına demokrasi ve insan hakları diyeceksiniz. Geçin bunları huylu huyundan vazgeçmiyor. Bu zihniyetin insanlık tarihinde ne katliamlara neden olduğunu çok iyi biliyoruz. Söz birliği etmişçesine birbirlerine yapılanları kınarken demek ki aynı merkezden olayların sahnelendiğini de görülmüş oldu.
Diğer yandan yapılanlar, geçmişte yapılanlarla benzetilince dünyayı ayağa kaldırıyorlar. Mağdur olduklarının edebiyatını yapıyorlar. Kimse size durup dururken size böyle bir yapıştırma yapmadı. Siz kaşındınız gerekli cevabı aldınız. Mağduriyet yok iki yüzlülük var. Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak için her yönü deniyorlar. Siyasi bir çekişme yaşanırken hemen aba altında ekonomik bir sopa gösteriliyor. Hemen Turizm kartı ortaya atılıyor. Türkiye'ye yapılan yatırımlar konuşuluyor. Türk lirasının değer kaybetmesi Türkiye'deki işsizlik rakamları Avrupa basınında boy gösteriliyor.
Kavganızı bizim ülkelerimize taşımayın diyorlar, diğer yandan gündüz gazetelerinde manşetlerden Türkiye'yeyi düşürmüyorlar akşamları da TV ekranlarındaki açıkoturumların ana konusunu Erdoğan ve Türkiye konuşuluyor. Biz bu referandumu herhalde batılılara karşı yapıyoruz.
Şimdi kimin neye "Evet" diyeceği neye "Hayır" diyeceği daha belirgin bir hale geldi. Avrupalılar bu konuda gözümüzü açmış oldu. Her işte bir "hayır" vardır da, Avrupalıların Hayır demesinde "Hayır" yoktur.