‘Ramazan paylaşmaktır. Şimdi paylaşma zamanıdır’

Şeref Yıldız

Öncelikle yazımızın başında şunu peşinen söyleyeyim. Dini konularda yazı yazmak, kendimden başkasına söz söylemek haddime olmadığı gibi böyle bir liyakatim de yoktur.  Fakat bir Müslüman olarak herkes gibi bilmem gerekenlerle yetinen ve imkânları nispetinde bir şeyler yapmaya çalışan birisiyim. Bulunduğum konum itibariyle de topluma faydalı olabileceğimi düşündüğüm bazı fikirlerimizi paylaşarak bir hayra vesile olabilir miyiz düşüncesindeyiz.  Malumunuz Covid-19 salgını yüzünden bir çok fiziki tedbir alındı.  Önce kendi sağlığımız daha sonra toplumun sağlığı için getirilen ve özgürlüklerimizi kısıtlayan bu durumdan vazife çıkartarak, musibet gibi gözüken bu hali, hayra çevirmek elimizde bulunuyor.

Koronavirüs salgını uzun bir zaman dillendireceğimiz bir terim olarak kalacağa benziyor. Hani eski ramazanlar, iftar, sahurlar,  teravihler ve bayramlar gibi ibaretlerimizin hep hasretle hatırladığımız gibi bundan sonra "Koradan önceki ramazanlar" diye söze başlayacağız.  Evet, madem korona salgını yüzünden toplu iftarlarımız olmayacak, teravih ve sahura kadar sohbetlerimiz olmayacak, gündüzleri topluca mukabele okunmayacak biz de manevi ayların feyzinden istifade edebilmek için binlerce kilometre uzaklarda evimize davet edemeyeceğimiz iftar ve sahur sofrasında yiyecek ekmeği olmayan muhtaç  Müslüman kardeşlerimizin  sofralarına katkıda bulunuruz.  Bu bağışta bulunabilmek için bu işi ticari gaye haline getiren ramazandan ramazana Müslümanlığı hatırlayan kurum ve kuruluşlardan uzak durarak yapabiliriz.  Gerçekten bu işi yapabilecek onlarca hayır kurumları bulunuyor.  Bu ramazanı paylaşma ramazanı olarak ihya ederek hem manevi hazzına hem de din kardeşlerimizin sofralarını şenlendirerek yüzlerinin gülmesine vesile olalım. Olalım ki onların hayır dualarını alabilelim.

Belki birlikte bayram namazı kılamayacağız fakat bayramda bir yetimin, bir yoksul çocuğun bayramlığını alabiliriz. Yoksulları ve mazlumları gözetmek her varlıklı Müslüman'ın vazifesidir.  Böyle olağanüstü zamanlarda yapacağımız yardımların daha farklı anlamlı olacağını unutmayalım.  Yapacağımız her yardım bizi birbirimize daha da yakınlaştıracak, dindaş olmamızın bağlarını kuvvetlendirecektir.  İçinde bulunduğumuz manevi iklimin hassasiyeti vesilesiyle size Birleşmiş Milletler tarafından açıklanan birkaç bilgiyi paylaşarak içinde bulunduğumuz nimetin kıymetini bilmemize ve ihtiyaç sahibi olanların durumun izah etmeye çalışayım.  2025 yılına kadar dünya nüfusunun yüzde 48'ini barındıran 50 ülkede su sıkıntısı çekilecek.  Rapora göre gayri sıhhi içme suları ölüm nedenlerinin başında geliyor ve temiz olmayan su kullanımı nedeniyle her yıl 250 milyon kişi hastalanıyor ve bunlardan yaklaşık 10 milyonu ölüyor. Dünyadaki 1,2 milyar kişinin su için en az 15 dakika yürümesi gerekiyor. Oysa sadece düzenli el yıkamak bile su kaynaklı hastalıkları yüzde 35 oranında azaltmaya yetiyor. Batılıların sadece %2’si temiz suya erişim sıkıntısı yaşarken Afrika ve Orta Doğu’da yer alan 30’a yakın ülkede bu rakam yüzde 65 gibi çarpıcı rakamlara ulaşıyor. En çok susuzluk yaşayan ülkeler maalesef Müslüman ülkeler olması ayrı bir acıyı oluşturuyor.  Mesela bir ABD’li günde ortalama 700 litre su harcarken, bir Avrupalı 200, bir Filistinli 70, bir Haitili ise ancak 20 litre tüketebiliyor. Yani sömürülenler susuzluktan, sömürenler ise obeziteden ölüyor. Ağlayanın malı gülene kâr etmiyor.

Şimdi geçmişte verdiğimiz şaşaalı toplu iftar yemeklerini ve din adına yaptığımız israfları hatırlarsak ne kadar doyumsuz olduğumuzu idrak etmiş oluruz. Dindaşımız değil sofrasında bir tabak yemek içmeye su bulamadığını unutmayalım. Belki başka ülkelerdeki Müslümanlar bizim gibi hassas olmayabilir. Fakat biz “Ya Valiyete Külli Mazlum” (Tüm Mazlumların Sığınağı) olan Osmanlının bakiyesi ve torunlarıyız. Biz her mazlumu her yoksulu düşünmek zorundayız. Afrika’nın boğazını sıkıp suyunu içen sömürge vampirlerine inat, su kuyuları açmalı ve oradaki dindaşlarımızın yanında olduğumuzu göstermeliyiz. Ramazan paylaşmaktır. Şimdi paylaşma zamanıdır…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.