Oy potansiyelimizi ve siyaseti ne kadar kullanabiliyoruz?

Cemil Baysal

Yıllardır gerek devlet yetkilileri gerekse toplumun kanaat önderleri her fırsatta vatandaşlara ''siyasete atılın aktif siyasete girin'' çağrıları yapar. Bunun pek çok nedenleri var. Yaşadığımız ülkede söz ve hak sahibi olmak, gelecek yıllarda çocuklarımızın ülkeye en iyi şekilde uyum sağlayarak iyi konumlara gelmelerini istiyorsak, taleplerimizin muhattabı cami veya lokal köşelerindeki komşumuz veya arkadaşlarımız olmamalı.

Ülkedeki sistemle ilgili memnuniyetsizliğimizi veya haksızlığa uğradığımız konuları, lokalde okey masasında arkadaşlarımızla dertleşip isyan etmenin çözüme yönelik hiç bir faydası yok. Yıllardır her fırsatta yazıyorum ve dostlarla yaptığımız sohbetlerde de bu mevzuları dile getiriyorum. ''Yapsan ne olacak nasıl olsa bir şey değişmiyor'' dersek bundan sonra da bir şey değişmez. Sıkıntıları sorunları kendi kendimize ve sadece birbirimize anlatmaya, klasik derneksel etkinliklerimizi düzenlemeye devam ederek ''kendin çal kendin oyna'' modunda ilerleriz.

Siyasetteki etkimizi ne yazık ki ne Türkiye kökenliler olarak ne dernekler ne de Müslümanlar olarak birikte kamuoyuna açıklamalar yaparak ya da yönlendirerek kullanamıyoruz.

 

—Önümüzde seçimler var—

 

Önümüzde yaklaşan Ulusal Seçimler var. Bu seçimlerden önce siyasi partilerin başkanlarını, vekillerini derneklere davet ederek taleplerimizi veya bu partilerle ilgili rahatsızlıklarımızı dile getirerek var olan oy potansiyelimizi hissettirmeliyiz.

 

—Tepkisiz kalınmamalı—

 

Sosyal medyayı oldukca aktif kullanan ve gazetede okudukları olumsuz Türkiye karşıtı haberlere gayet medenice tepki gösteren çok sayıda Türkiye kökenli vatandaşımız var. Ama bu sayı daha fazla olmalı.

Meydanı boş bulduğunu sanan ve her fırsatta Türkiye düşmanlığı ile prim yapmaya çalışan Sosyal Demokrat (SP) Fabian Molina veya Yeşillerden Baltasar Glättli gibi Ulusal Meclis Üyesi vekillere, çifte vatandaşlar ve aynı zamanda STK ve dernekler, hakaret etmeden e-mail yoluyla rahatsızlıklarını gayet medenice ifade etmelililer.

İsviçre'nin ana meseleriyle ilgili tek bir çalışma yapmayıp tüm enerjisini Türkiye'nin iç meselelerine harcayan bu gibi isimlere İsviçre'nin vekilleri oldukları ve İsviçre’de siyaset yaptıkları hatırlatılmalı. Bu rahatsızlıklar partileri o kadar rahatsızlık vermeli ki, kendi parti başkanı bile bu vekillerine ''Sizin bu tutumlarınız partimize oy kaybettiriyor'' diyebilmeli.

 

—Türk Toplumu rengini belli etmeli—

 

Önümüzdeki yaklaşan ulusal seçimlerden önce Türk Toplumu yani STK'lardan açıkca artık bu tarz vekillere karşı tavır koymalarını, Türkiye kökenli seçmenlere bu vekillere ve partilerine oy verilmemesi çağrısı yaparak saflarını belli etmelerini bekliyorum.

Kendi halkının siyasete ilgisinin ve sandıklara katılımın son derece düşük olduğu İsviçre'de, ciddi oranda oy potansiyeli olan bir STK veya dernek, siyasi partileri ve vekillerini ziyaret ederek veya mekanlarına davet ederek bu etkisini kullanabilir- kullanmalı.

 

Bu vesileyle tüm vatandaşarımızın mübarey Ramazan bayramını en kabli duygularımla tebrik eder, sevdiklerinizle mutlu huzurlu nice bayramlar geçirmenizi temenni ederim.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.