Ey her şeyin sahibi olma arzusuyla ömrünü hebâ eden insan! Helâl haram demeden, yanlışları doğru gibi gösteren kişi! Ne kadar çabalarsan çabala, bütün uğraşların çıkmaz sokak! Hepsi beyhude! Bütün bu boş koşuşturma içinde, hayatın boyunca hiç çıkarma yapmadın. Hep topladın, hep çarptın ve sonunda bölmeyi başkalarına bıraktın. Tıpkı bütün tamahkârlar gibi, paraya, şöhrete, makama tapanlar gibi. Ama unutma ki, dünya ebedi değil ve ölüm var.
Dünya malına ve makamına duyduğumuz bu bitmek bilmez arzu, aslında bizi gerçek mutluluktan ve huzurdan uzaklaştırıyor. Hep daha fazlasını istemek, elimizdekilerle yetinmemek bizi derin bir boşluğa sürüklüyor. Herkesin peşinde koştuğu bu geçici dünya nimetleri, bizi kalıcı huzura ve mutluluğa ulaştıramaz. Sonunda, biriktirdiklerimizin hesabını vermek ve onları arkamızda bırakmak zorunda kalacağız. Hayatın gerçek anlamı, sahip olduklarımızda değil, paylaştıklarımızda ve bıraktığımız izlerde saklı.
Dünyanın geçici olduğunu, ölümün her an kapımızda olduğunu hatırlamak, bizi daha bilinçli ve anlamlı bir hayat sürmeye yönlendirmeli. Gerçek mutluluğu ve huzuru, sadece maddi kazançlarda değil, manevi değerlerde aramalıyız. Her şeyin sahibi olmak yerine, sahip olduklarımızı paylaşmayı, yardımlaşmayı ve sevdiklerimizle birlikte anlamlı anılar biriktirmeyi hedeflemeliyiz.
Unutmayalım ki, dünya üzerindeki yolculuğumuz sınırlı ve geçici. Önemli olan, bu yolculukta nasıl bir iz bıraktığımız ve nasıl hatırlandığımızdır. O yüzden, hayatımızı daha anlamlı ve değerli kılacak şeylere odaklanmalı, her anın kıymetini bilerek yaşamalıyız.