Nerede fikir, ifade ve basın hürriyeti!
Her fırsatta insan hakları, fikir, ifade ve basın özgürlüğünden dem vuran İsviçre'de sözde savunduğu bu değerlere hiç bir zaman uymadığını da son yıllarda açıkça görmekteyiz. Teröre ve terör destekçilerine her türlü kolaylığı verirken, mağdur ve mazlum olanlara karşı ise maalesef hiç de adil olmayan yaklaşımlar sergiliyor. Konuyu şöyle özetleyelim.
Schweizerischen Bundesbahnen (SBB) 33 bin çalışanı, yıllık 9 milyar franklık cirosu bulunan bir devlet kuruluşu. Bu kuruluş, sahip olduğu istasyonları daha karlı hale getirebilmek için yerleştirdiği açık hava reklam panoların çeşitli şirketlere ve kuruluşlara kiraya vererek para kazanıyor. Aynı zamanda bu işi günün şartlarına uygun olarak ülkenin bilenen reklam şirketlerinden APG reklam ajansı üzerinden yapıyor. Geçmişte terör örgütlerinin tanıtımı ile büyük tepki alan SBB, şimdilerde yaptığı çifte standartla gündeme geldi.
Binlerce masum insanın katiline özgünlük isteyenlere her türlü imkanı sunan SBB, mazlum ve mağdur olan ve seslerini duyurmaya çalışanlara ise karşı aynı yaklaşımı göstermedi. İsviçre Türk Toplumu İTT, terör örgütleri tarafından öldürülen sivillerin resimlerinin ve mesleklerinin yer aldığı bir çalışma ile terörün gerçek yüzünü ortaya koyan bir çalışma yaparak SBB'nin sahip olduğu reklam panolarında tanıtım yapmak istedi. RPG reklam ajansıyla yapılan görüşmelerde yayın tarihleri bile planlanması yapıldı. İTT tarafından yayınlanacak olan reklam tasarımları ve içerikleri gönderildikten sonra "Bunlar siyesi içerikli bir çalışma. Bunun SBB'ye sormamız lazım" deniliyor. SBB'de bunu hukuk servisimize sormamız lazım diyerek görüş belirtildikten sonra hukuk servisi "Bu bir can güvenliği sorunu, biz bu mesuliyeti alamayız" diyerek cevap veriyor. Yani İsviçre Türk Toplumu'nun yapmayı planladığı kampanya engellenmiş oldu.
İsviçre Türk Toplumu SBB'den şifayı gelen bu ret bilgilisini yazılı istedi, mail yoluyla bir yazı gönderildi. Bunun üzerine İTT İsviçre'de 52 medya kuruluşuna farklı dillerde olayla ilgili basın açıklaması göndererek durumu İsviçre kamuoyuna duyurmaya çalıştı. 52 basın kuruluşundan bir tanesi bile bu basın açıklamasına yer vermeyerek üç maymunu onadılar. Ülkelerinden engellenen bir çalışmaya ses çıkarmadılar. İsviçre Türk Toplumu karşılaştığı bu çifte standart karşısında şimdi imza kampanyası başlatarak bu konudaki Türk toplumunun tepkisini yetkili mercilere ulaştırmaya çalışacak. Dememiz o ki, İsviçre'de her fırsatta insan hakları, fikir ve hürriyeti basın özgürlüğü gibi insani temel haklar Türklere verilmek için geçerli değildir. Türkiye'yi her fırsatta fikir ifade ve basın hürriyeti konusunda eleştiren İsviçre medyası yine sınıfta kaldı. Gerçeklerin bir, bir ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır.