Türkiye’de ulusal TV kanallarından birisi, “Gurbetçilere uygulanan farklı fiyatlar” konusunu ekrana getirdi. Arabasının kilitli kaldığını açması için çilingir çağıran Ankaralı bir müşteri, çilingirciye 300 TL ödeyerek aracını açtırıyor. Aynı araç, aynı model yabancı plakalı bir gurbetçi arabasının açılması için aynı çilingir 5000 TL istiyor. Neredeyse 17 kat fazla ücret istemesi tam olarak yıllardır yaşadığımız hali anlatıyor.
Yıllar yılı akrabaları başta olmak üzere ülkelerimin kalkınması için vatan hasreti çeken ve gurbetçilere dönük bu farklı fiyat uygulaması ahlaki olanları müstesna tutup ne kadar sahtekârlaştığını gösteriyor.
Bu durum o kadar normalleşti ki, uçak biletleri, otel fiyatları, araba kiralamak gibi bir çok sahada adeta tavan yapmış bulunuyor. Anlı şanlı havayolları “Kazıklamaya” yüksek sezon gerekçesi uydurdular.
Bir basın gezisi için yabancı gazetecilerle Antalya’ya gitmiştik. İsviçreli gazeteci arkadaşımız hanımına bir çanta satın almak için benden yardım istedi. Kendi aramızda yabancı dilde konuştuğumuz için dükkan sahibi, beğendiğimiz çantaya yüksek fiyat istedi. Pazarlık neticesinde üçte bir fiyatına düşürdük. Sonra ben Türkçe konuşarak yaptığı işin yanlış olduğunu, bu kadar fiyat farkının ahlaki olmadığını söyleyince “Ticaretimi engelliyorsun” diyerek tehdit etmişti. Tabii ki bu ahlaksızdan çanta almasan dükkandan çıkarken tekrar fiyat indirimi yapacak kadar yüzsüzler.
Gurbetçiler, her izin dönüşü izin yolunda başlarına gelen olayları birbirlerine anlatırken, şimdilerde ise Türkiye’de yaşadıkları kazıklanmaları anlatıyorlar. Türkçe bilmemize ve doğduğumuz şehirde olmamıza rağmen böyle çirkinliklerle karşılaşmak ne hak ettik ne de ülkemiz böyle bir çirkinlikle anılmayı hak etmiyor.
Bu çirkinlikle fazla içimizi karartmayayım. Bizi anlatan Avrupalı gezginlerin tespitleri ile yazımızı bitirelim.
1850’li yıllarda İstanbul’da uzun yıllar kalmış batılı bir tarihçi olan M.A.Ubucini’nin şehirde yaşayan değişik milletlerin karakter yapılarını öğrendikten sonra hatıratında : “Bir kaide olarak Ermeni’ye istediği paranın yarısını , Rum’a üçte birini , Yahudi’ye dörtte birini veriniz. Fakat bir Müslümanla alışveriş ettiğiniz zaman fiyattan emin olunuz ve istediğini veriniz.” yazmıştır.
“Türkler pek farkında değil ama Avrupalılar şu gerçeğin farkındadır. Tarihten Türkler çıkarılırsa ortada tarih diye bir şey kalmaz.” Torquato Tasso
“Türkler bir ırk ve bir millet olarak yeryüzünün en şerefli insanlarıdır.” Lamartine
“Türkler denizin derinliğinde midye kabuğu içinde saklı inciye benzer. Değerinin takdir edilmesi için denizi bırakarak kralların tacını, gelinlerin kulağını süslemesi gerekir.” Tarih-i Mübarekşah (M.S.1206)
“Türk kadınlarının en büyük süsü Türk oluşlarıdır. Onlar süslenmek için elmas veya zümrüt takınmıyorlar, belki üzerlerinde taşıdıkları o taşları süslemiş ve kıymetlendirmiş oluyorlar. Çünkü her Türk kadını canlı bir inci ve paha biçilmez bir pırlantadır.” Ressam Alexandre-Gabriel Decamps
“Türkiye’de hırsız ve katillerin çoğunu acaba neden Hıristiyanlar, bilhassa Rumlar teşkil ediyor? Türkler fakirliğin en zirvesinde bile başkalarının malına canına acaba neden hürmet gösteriyor?” J. J Fallmerayer (1790-1861)
17. yüzyılda Ruslarla yaptığı savaşı kaybeden ve Osmanlı Devleti’ne sığınan İsveç Kralı 12.Charles (Demirbaş Şarl) Türklerden gördüğü alicenaplık karşısından: “Poltava’da esir oluyordum. Bu benim için bir ölümdü, kurtuldum. Buğ nehri önünde tehlike daha kuvvetli olarak belirdi; önümde su, ardımda düşman, tepemde cehennemler püsküren güneş… Su beni boğmak, düşman beni parçalamak, güneş beni eritmek istiyordu; yine kurtuldum. Fakat bugün esirim, Türklerin esiriyim. Demirin, ateşin ve suyun yapamadığını onlar bana yaptılar, esir ettiler. Yalnız ayağımda zincir yok, zindanda da değilim; istediğimi yapıyorum. Fakat bu defa da şefkatin, asaletin, nezaketin esiriyim. Türkler beni işte bu elmas bağa sardılar. Bu kadar alicenap, bu kadar asil, bu kadar nazik bir milletin arasında hür bir esir olarak yaşamak, bilsen ne kadar tatlı...” diyerek şükranlarını ifade etmiştir.
İngiltere başbakanlarından Genç William Pitt (1759-1806) :”Türklerin biricik sevdikleri şey hak ve hakikattir. Ve hiçbir haksızlık yapmadıkları halde haksızlığa uğramışlardır.”
Yukarıda okuduklarınız bizdik. Türklerle ilgili hiç bir baskı altında bulunmadan bu değerlendirmeleri yapanlar, bu günkü halimizi görseler ne yazarlardı acaba.
Tekrar böyle olmak temennisiyle herkese iyi tatiller dileriz.