12 Şubat günü sandıkta oylanacak 3 yasa teklifinin en önemlisi kolaylaştırılmış vatandaşlık konusu. Hem bizim hem ülkede yaşayan diğer göçmenlerin geleceğini yakınen ilgilendiren bu konuya özellikle vatandaşlık hakkını almış vatandaşlarımızın oylarını sandığa gidip oy kullanarak hassasiyet göstermeleri gerekiyor. Ne yazık ki çok kişiden duyduğumuz ''ben vatandaş oldum ne yaparlarsa yapsınlar'' mantığı çok yanlış.
Yasa teklifi ''Erleichterte Einbürgerung der 3. Generation'' yani ''3. Kuşağa kolaylaştırılmış Vatandaşlık hakkı''. Her ne Kadar adı kolaylaştırılmış vatandaşlık olsa da, dedesi İsviçre'ye 1960-70'li yılların başında gelmiş, sonra babası veya annesi gibi kendisi de burada doğmuş bir 3. kuşak göçmenin bir yığın bürokrasi sonucu vatandaşlığa kabul edilmesi bana göre haksızlıktır. Ülkenin anadilini hem yazılı hem sözlü kendi anadilinden daha iyi konuşan ve yazan 3. kuşak göçmenlerin bana göre otomatik vatandaşlık almaları gerekir. Bu oylanacak yasa teklifinde her ne Kadar kolaylaştırılmış kelimesi geçsede, gerçekte pekte kolaylaştırılmış vatandaşlık değil. Şayet yasa teklifi kabul edilirse, sadece süre diğer normal vatandaşlık bürokrasisine göre daha kısa ve daha ucuz olacak. 3. kuşak bir göçmen burada doğmuş, okulunu burada gitmişse otomatik vatandaşlık hakkı verilmeli. Bana göre, bunun da pek kolaylaştırılmış vatandaşlık olduğu aslında söylenemez.
Türkiye siyasetine odaklı yaşar olduk
Yatıp kalkıp artık Türkiye siyasetini konuşur tartışır hale geldik. Ben dahil, ne yazık ki sosyal medyada sürekli Türkiye siyasetinin gündemine dair paylaşımlarla tartışmalarla yaşadığımız ülkenin önemli konularından ana gündeminden uzaklaşmaya başladık. Buna İsviçre'deki bazı (STK) Sivil Toplum Kuruluşları da dahil olmaya başladı. Ülkemizle her yönden bağlarımızı koparmamamızı her zaman savunuyoruz. Ancak, tamamen Türkiye gündemine odaklı yaşamak buradaki asli sorumluluklarımızdan bizi uzaklaştırdıüğı gibi entegrasyonu zorlaştırır. Anayasa tartışmaları sonrası yakında referandum öncesi yine vekiller ve temsilciler, Anayasa'yı ve Başkanlık sistemini anlatmak amacıyla Avrupa'ya akın etmeye başlayacak. Başta emeklilik borçlanma primi, askerlik, boşanma bürükrasisindeki hukuk çilesi, kesin dönüşlerde araç götürme hakkı gibi Avrupa'da yaşayan vatandaşlarımızın pek çok sorunu var. Anayasa tartışmaları torba yasası kapsamında bu sorunları bir dile getiren bir siyasetci olmadı. Seçim öncesi verilen vaatlere ve kulağa hoş gelen kuru başlıkların arkasındaki açıklamalara iyi bakalım. Basının da şişirmesiyle ''gurbetciye müje üstüne müjde'' diye seçim meydanlarında verilen vaatler yankılanıyor. Ancak aradan geçen zaman sonrasında hepsinin arkasında bir AMA ile başlayan ve gerçekte bu vaatlerden çok az kişinin yararlanalabileceği görülüyor.
Turizmimize sahip çıkalım
Önümüzdeki yaz ayı için tatil planlarımızı yaparken, önceliğimiz mutlaka Türkiye olmalı. İnternet üzerinden otel ve uçuş bileti araştırması yapmadan önce, ülkemizin turizmini tanıtımını yapmak için büyük özveride bulunan her Türk Seyahat Acentası çok kıymetli. Ülkemizin tanıtımında büyük katkılar sağlayan Avrupa'da tek Türk tur operatörü Bentour, bünyesinde spor ve kültür turizminde yönlü hizmetler sunan çok değerli acentaları barındıran TİSAB ve kendi çapında Türkiye'ye turist göndermek için çabalayan ismini sayamayacağım sayısız Türk acentası var. Tatil planınızı önce yerli bu firmalara danışarak yapıp dayanışma gösterin. Onların yaşaması ayakta kalması ülkemizin turizmi için önemli.
Bizzat en son kendim Antalya'da dünyanın hiç bir yerinde olmayan yatırımları gördüm. Kapıdaki sıcak karşılamadan sahilde şezlong başında yerinizden hiç kalkmadan yandaki düğmeye basıp buz gibi içecek siparişi vermeye varana kadar hiç bir yerde kıyaslanamayacak hizmet kalitesi var. Paris'e, Venedig'e gittim. Bizdeki hizmeti ve kaliteyi kıyaslamam bile. Çevremizdeki yabancı dostlarımıza bize basit gelen konuları bile anlatmamız gerektiğini, sıkca karşılaştığım yabancı arkadaşlarımla yaptığım sohbetlerde tanık oluyorum. Ülkemizin içinden geçtiği bu zor dönemde, hepimizin yurtdışında birer gönüllü turizm elçicisi gibi yabancı dostlarımıza ülkemize tatile teşfik edip, Türkiye'nin muhteşem güzelliklerini tanıtıp anlatmalıyız.
Yerli ve Türk acentalardan alacağımız onların yaşamasına ayakta kalmasına, Türkiye'de geçireceğimiz tatille ülke ekonomimize, ekmek parasını otellerden kazanan binlerce insana, ve binlerce insana ekmek kapısı her biri bacasız birer fabrika olan o eşsiz müthiş otellerin ve turizmimizin ayakta kalmasına destek olacağımızı unutmalayalım.