İnsanlar arası ilişkiler, toplumlar ve milletler arası ilişkiler ile ilgilenen ilme siyaset ilmi denir. Siyaset, insanları idare etme sanatıdır. Şu hususa da dikkatinizi vermenizde fayda var ki particilikle siyaset arasında büyük bir fark vardır. Ben burada particilik'ten değil, mutlak siyasetten bahsetmek istiyorum. Çünkü particilik takım tutar gibi, iyide yapsa kötüde yapsa her zaman partinin arkasında durmak demektir. Fakat siyaset, yerine göre içinde bulunduğumuz partiye hata yapıyorsun diyebilmektir karşısında durmaktır. Siyaset, hak, hukuk ve adaletten taviz vermemektir.
Son yüzyılda bütün dünyada Müslümanlar siyasetten uzak durdu belki de uzaklaştırıldı. Müslümanlar arasında “Müslüman siyaset yapmaz”, “din işleri ayrı, siyaset işleri ayrı” görüşleri maalesef çok etkili olmuş. Kanaatimce Ümmet-i Muhammed’e musallat olan en büyük hastalıklardan birisi de siyaseti din dışına itmeye çalışmaktır. Siyasetten uzak durmak, hoca karışmasın, hacı karışmasın, takva sahipleri karışmasın, tasavvuf ehli hiç karışmasın siyasete demek, nerde liyakatsiz, ehliyetsiz, üçkağıtçı, hırsız varsa o siyaset yapsın demek oluyor adeta. Bizzat görüyorum Müslümanları o kadar çok soğutmuşlar ki siyasetten neredeyse siyasete bulaşanlara Allah hidayet versin ve ihlas nasip etsin diyecek duruma gelmişler. Siyaset yapmadan, Müslümanlar olarak isviçre gibi bir ülkede ihtiyaçlarımızı nasıl dillendireceğiz? Manevi değerlerimizi ve hassasiyetlerimizi bilmeyen siyasetçilere derdimizi nasıl anlatacağız? Camii yapacağız, etkinlik yapacağız, din dersi istiyoruz, Müslüman mezarlığı istiyoruz izin vermiyorlar gibi meseleler söz konusu olunca hemen siyasette aktif olan, hakkımızı müdafaa edecek birini arıyoruz. Biz Müslümanlar maalesef dara düştüğümüzde siyasetin önemini anlıyoruz. Demeki neymiş? Siyatte olmazsak olmuyormuş!
Ben, İslam’a nereden bakarsan bak her tarafı siyasettir diyorum. Siyaset dediğimiz nedir? İdare etme ve yönetme sanatı değil midir? Bir Müslüman yönetici olamaz mı? Biz Müslümanlar, idarecide yöneticide olacak kudrete ve kabiliyete sahibiz elbette. Temizlik bizim siyasetimizde var, ahlak ve fazilet bizim siyasetimizde var. Haramdan kaçınma bizim siyasetimizde var. Zulmetmemek bizim siyasetimizde var. Aile yapısını muhafaza etmek bizim siyasetimizde var. Yaşadığımız ülkenin değerini bilmek bizim siyasetiminde var. Siyasi rakibine bile iyi davranmak bizim siyaset anlayışımızda var. İnsana dini, siyasi görüşü, hayat tarzı ne olursa olsun en şerefli mahluk nazarıyla bakmak bizim siyasetimizde var. İslam düşünürleri siyaseti sosyal hayat için vazgeçilmez ve yararlı bir uğraş olarak yorumlamışlar. İmam Gazali’ye göre siyaset, yaşayabilmek için zorunlu işler arasında yer alan şerefli bir meslektir. Toplumun sevgi, saygı, yardımlaşma ve beraberliğini sağlama aracıdır. İnsanlığı ıslah ile dünya ve ahirette selamete ulaştıracak doğru yolu gösteren bir faaliyettir.
Peygamber efendimiz (a.s.) en büyük siyasetçidir. 23 senede dünyanın en büyük medeniyetini kurdu. Medine’de kurduğu nizama bakınca ve modern çağdaki siyasî kriterlerle mukayese edildiği zaman onun siyasî bir nizam olduğunu söyleyebiliriz. Azınlıklar olan Yahudiler, Hristiyan, Yezidi ve Şamanlar’ın can ve mal güvenliğini ilmi siyaseti ile sağladı. Bu siyaset değilmi? Hıristiyanlar ve Yahudi Tüccarlar ile konuştu anlaştı, ekonomi ile uğraştı. Bu siyaset değilmi? Devletler ile anlaşmalar yaptı. Bu siyaset değilmi? Mekkeliler ile yaptığı Hudeybiye Antlaşması ya da Hudeybiye Barışı görüşmeleri siyaset değilmi? Şimdiki Müslümanlar “İslam’da siyaset yoktur” derken hangi İslam’dan bahsediyorlar anlamış değilim. İslam bütün hayatı kapsayan bir din olduğu halde hem hukuk, hem inanç, hem din, hem hürriyet olduğuna inandığımız halde neden siyaseti din dışına, İslam dışına itmeye çalışılıyor. İnancınız ve siyaset hayatın bir parçası değil mi? Elbette Müslüman siyaset yapabilir ve yapmalıdır. Sadece şunu unutmamalıdır. Siyaseti inancına, inancını da siyasete alet etmemelidir. Kendi inancını baskı unsuru olarak başkalarına dayatmamalıdır. Müslüman bir siyasetçi kimsenin inancını, etnik kökenini ve ideolojisini sorgulamaz sorgulamamalıdır. Vatandaşları arasında fark gözetmeksizin herkese aynı mesafede olmalı ve hizmet etmelidir. Öyle şeffaf bir siyaset yapmalıdır ki, Müslüman olmayanların bile dürüstlüğüne, ehliyet ve liyakatine, adaletine ve dostluğuna hayran olmalıdır.
Değerli okuyucularım açık ve net bir şekilde ifade etmek istiyorum. Yaşadığım ülke İsviçrenin yasalarını kabul ediyor ve bu çerçevede siyaset yapıyorum. İsviçre yasaları Müslümanların siyaset yapmasına engel getirmiyor. Manevi değerlerimizden vazgeçmemizi talep etmiyor. Elhamdulillah Müslümanım ve İnancım ile gurur duyuyorum. Ben, Müslümanın sadece siyasette değil, tıp, ticaret, bilim, eğitim, arkeoloji, antropoloji, tarih, coğrafya, ekoloji, etnoloji, psikoloji, sosyal psikoloji, hukuk, iktisat, felsefe, sosyoloji gibi bütün dallarda mutlaka olması gerektiğine inanıyorum.