Bazı insanlar gerçekten de ne kadar marifetli! Övgüyü hak eden, işini ustalıkla yapan nice kişi var. Nitekim, “Marifet iltifata tâbidir; iltifatsız marifet zâyi olur,” diyen büyüklerimiz bu konuyu ne güzel özetlemiş. Gerçekten de bir insanın yeteneklerini takdir etmek, ona olan saygımızın ve hayranlığımızın bir göstergesidir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken ince bir çizgi vardır. Övgünün miktarını ve dozunu ayarlamak önemlidir.
Eğer abartılı övgülerle karşı tarafı yüceltirsek, bu övgüler bir süre sonra ters etki oluşturabilir. İnsanlar nefis taşıyor; çoğu zaman bulundukları konumun ya da sahip oldukları yeteneklerin ağırlığını kaldırmakta zorlanabilirler. Bu durumda da ayaklar yerden kesilir ve kişinin gerçeklikle bağlantısı zayıflayabilir. Bir bakmışsınız, övgülerin cazibesiyle kendini kaybeden kişi uçup gitmiş! Sonrasında onu tekrar yere indirmek, gerçeğe döndürmek epey zordur.
Dolayısıyla, marifetli insanları övelim; bu, onların yaptığı işi daha iyi yapmasına da katkı sağlar. Ancak bu övgüyü yaparken ölçülü olalım. Övgüyü bir ilâç gibi düşünelim; dozunu iyi ayarlayalım ki faydası olsun, zararı değil. Övgü verirken ipin ucunu kaçırmadan, abartıya kaçmadan, hakkaniyet çerçevesinde ve dozunda hareket edelim.
Sonuç olarak, her güzel işin takdiri yapılmalı, ancak övgünün de bir ölçüsü olduğunu unutmamalıyız. Aksi halde, kendi oluşturduğumuz abartılı övgüyle, aslında o kişinin başarısını gölgeler ve gerçeği bulandırabiliriz. Unutmayalım ki marifeti övmek güzeldir, fakat abartmamak en güzeli.